PİRHA- KESK Eş Genel Başkanı Şükran Kablan Yeşil, toplu sözleşme görüşmelerinde kadınların taleplerinin ayrıca görüşülmesi gerektiğini belirterek, “Toplu İş Sözleşmesi için kurulan masa giderek erilleşiyor. Sadece erkeklerden oluşan bir masa değil, kadın ve erkeğin eşit temsil edildiği bir masa olmalı. Öte yandan kadın taleplerinin ayrıca görüşülmesi gerekiyor” dedi.
Memur ve memur emeklilerini ilgilendiren 2024-2025 yıllarındaki hakları ve zamları belirleyecek olan 7’inci dönem Toplu İş Sözleşmesi (TİS) görüşmeleri kamu emekçileri ile hükümet arasında sürüyor.
Kamu Emekçileri Sendikası Konfederasyonu (KESK) Eş Genel Başkanı Şükran Kablan Yeşil, kamuda çalışan kadınların talep ve beklentilerini PİRHA’ya anlattı.
“ERKEK BİR MASA”
Şükran Kablan Yeşil, toplu sözleşme görüşmeleri için 7’inci defa kurulan masayı kadınları yok saydıkları gerekçesiyle eleştirdi. Görüşmelerin her dönem daha da erilleşip erkek bir masa haline geldiğini söyleyen Yeşil, bu anlayışın değişmesi için KESK’li kadınların yıllardır mücadele ettiğini dile getirdi.
Kadınların taleplerinin ayrı bir masada görüşülmesi gerektiğinin altını çizen Yeşil, “2014 dönemindeki TİS görüşmelerinde kadın sekreterimiz taleplerimizin dile getirilmesi durumunda Memur Sen ve Kamu Sen, kadın sendikacının masada bulunması halinde masayı ter edeceklerini ifade etmişlerdi. Bu aslında masanın kuruluş mantalitesinin kadınları yok sayan, kadın kamu emekçilerini çalışma hayatında görmeyen bir anlayışın yansıması. AKP var etmek istediği anlayışı kadınları kamusal alanın dışında bırakarak eş, çocuk ve aileye bağımlı hale getirerek istihdamın dışında tanımlıyor. Dolayısıyla bu politikalara karşı KESK’li Kadınlar mücadeleyi yükselttiler. Benim bugün o masada bulunmam geçmişten bugüne kamuda da var olma mücadelesi veren kadınların mücadelesinin sonucudur” dedi.
TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ ODAKLI TALEPLER
Şükran Kablan Yeşil, toplu sözleşme taleplerini cinsiyet eşitliği odağında, iktidarın kadın düşmanı söylem ve politikalarına karşı şekillendirdiğini belirtti.
Yeşil, kadın kamu emekçilerinin taleplerine ilişkin şunları söyledi:
“En temel talebimiz demokratik, grevli toplu iş sözleşmesi. Demokratik çalışma ortamının, güvenceli çalışmanın düzenlenmesi ile ilgili başta kamudaki cinsiyetçi, ötekileştirici uygulamalara son verilmesini, görevde yükselmelerde kadınların önünde set oluşturan her türlü uygulamanın ortadan kaldırılmasını, cinsiyetçi iş bölümünden dolayı kadınları daha çok ev iç hizmetini kadınların üzerine yıkan tüm düzenlemelerin ortadan kaldırılmasını, kamu kreşlerinin derhal açılmasını istiyoruz.
Doğum izinlerinin İLO standartlarında düzenlenmesini, toplamda 32 hafta doğum iznini talep ediyoruz. Yer değiştirme ve tayinlerde özellikle ülkemizde kadına yönelik şiddetin arttığı, mevcut eril yargının da cezasızlıkla bunları pekiştirdiği koşullarda şiddete maruz kalan kamu emekçisi kadının yer değiştirirken herhangi bir belge ve ispat gerekmeksizin bu talebinin yerine getirilmesi, HPV aşısının ücretsiz yapılması, tek adam rejiminin hukuksuzca feshettiği İstanbul Sözleşmesi’nin hayata geçirilmesi, aynı zamanda iş yerlerinde şiddet, taciz ve mobbing ile mücadeleyi tarifleyen İLO 190 sözleşmesine imzacı olunması gibi isteklerimiz var.
Kadın kamu emekçileri ciddi anlamda mobbing ve ayrımcılığa maruz kalıyor. Kamuda güvenceli olmayan performansa dayalı olan çalışma biçiminde kadın kamu emekçilerinin karşı karşıya kaldığı ücret eşitsizliği adaletsizliğinin ortadan kalkmasını, eşit işe eşit ücret uygulamasının derhal hayata geçirilmesini istiyoruz”
KAZANIMLAR İÇİN MÜCADELE ÇAĞRISI
Yeşil, tüm bu taleplerin hayata geçirilmesinin örgütlü olmakla, ortak mücadeleyle mümkün olabileceğini ifade ederek kadınlara şu çağrıda bulundu:
“Yılmadan, umudumuzu kaybetmeden inandığımız ve savunduğumuz değerler etrafında birleşerek kazanımlarımızı arttırabiliriz. Bugün karşı karşıya kaldığımız ekonomik kayıplarımızın, özlük haklarımızın kazanılmasında yürüttüğümüz kadın mücadelesinin deneyimleri ortadadır. Bu deneyimlerin bizlere kazanım olarak dönmesi, birbirimizin sesine ses katan duruşumuza çok büyük bir katkısı oldu. Bundan sonra da aynı inanç ve kararlılıkla bunu sürdürmek oldukça anlamlı. Bu mücadeleyi kendi yaşamlarımıza, haklarımıza, kazanımlarımıza daha fazla sarılarak mücadeleyi daha da büyütmeliyiz”
Fatoş SARIKAYA- Diren KESER/ MERSİN
Yoruma kapalı.