PİRHA- Ana Fatma Cemevi DAD Ankara Şube ile İnsan Hakları Derneği Ankara Şubesi, Aralık ayı içerisinde yapılan Msraş, cezaevi ve Roboski katliamlarına ilişkin panel düzenledi. Panelde yapılan konuşmalarda katliamlar bir kader olmadığı, halklara, inançlara diz çöktürülmek istendiği belirtildi. Siyasal iklimin değişmesi ile katliam dosyalarının da açılacağı vurgulandı.
Ana Fatma Cemevi Demokratik Alevi Derneği (DAD) Ankara Şube ile İnsan Hakları Derneği Ankara Şubesi, “Bir Daha Asla” başlıklı panel düzenledi.
Panel öncesinde, 19 Aralık 2000 Cezaevleri Katliamı, 19-26 Aralık 1978 Maraş Katliamı ve 28 Aralık 2011 Roboski Katliamı’nda yaşamını yitirenler için saygı duruşunda bulunuldu.
Program, Dede Müslüm Metin ile Sevgi Kişin’in birlikte Türkçe ve Kürtçe çerağ uyandırması ile başladı.
Zakir Hıdır Çelebi’nin, katliamda yaşamını yitirenler için okuduğu ağıtların ardından konuşmalara geçildi.
Panelin moderatörlüğünü ise Av. Nilay Nayman yaptı.
“KATLETTİKLERİ KİŞİLERİN MALLARINA EL KOYDULAR”
Panelin ilk konuşmacısı Av. Kazım Bayraktar oldu. Bayraktar, Kürt ve Alevilerin katliamlarla yokedilemediğini belirterek “Aleviler inançları, Kürtler ise farklı dilleri nedeniyle, yüzeysel olarak öyle katledildikleri görünüyor. Hep şunu gördük, katlettiler, sürgüne gönderdiler ve mallarına el koydular. Özellikle de Ermenileri…Bugün Koç, Sabancı, Çukurova Grubu gibi holdinglerin kökeninde bu katledilen insanların malları vardır. Katledilenlerin mallarının nasıl paylaşılacağı ise kanunlarla belirlenmiş, gizli saklı da tutulmamıştır. Kürtlerin katledilme sebepleri ise Kürt halkının yaşadığı bölgelerdeki kaynakların İstanbul’daki zenginlere verilmesidir. Alevi katliamlarında da sürgünlere rastlıyoruz.” dedi.
Kazım Bayraktar, cezaevleri katliamında ise siyasal soykırım amaçlandığını vurgulayarak “Bu soykırım örneğinin en taze örneğini yaşıyoruz. Şu anda HDP’nin içini boşaltmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Kobane Davasında buna tanık oluyoruz” ifadelerini kullandı.
“BİR DARBE MEKANİĞİ MEVCUT”
Panel konuşmacılarından Ana Fatma Cemevi DAD Ankara Şube Eş Başkanı Mustafa Karabudak ise “Günümüzde Anadolu ve Mezopotamya coğrafyası halklar ve inançlar bahçesiyken adeta çoraklaştırılmış, adeta halklar inançların mezarlığı haline getirilmiştir. Fiziki ve kültürel katliamlarla direniş coğrafyalarına karşı toplum kırımı yaşatılmak istenmiştir.
Günümüzde de hala inanç, dil, kültür, etnisiteler bu zihniyetin katliamı ve yok etme tehdidi altındadır. Katliamlar halkların kaderi değildir. Halklara, inançlara soykırımcı politikalarla diz çöktürülmek istenmektedir. Ancak inanç, dil, kültürümüze yönelen bu katliamları nasıl durdurabileceğimiz ve demokratik, eşit, özgür bir arada bir yaşamı nasıl kurabileceğimiz sorununa yoğunlaşmamız gerekmektedir. Katliamlar sadece fiziki yoketme siyaseti değildir. Halkların inançların hafızasının yok edilmesidir. Yani katliamlar gerçekleştirilirken ulusal, kültürel, ekolojik, ekonomik ve inançsal olarak toplum yok edilmek istenmektedir.
Maraş Katliamı ve diğer katliamlardan gördüğümüz sadece fiziki olarak toplum katledilmiyor. Ekonomisi coğrafyası, kültürü etnisitesi ve hafızası yok edilmiş oluyor.
İkinci yüzyıla girerken Türkiye bir darbe mekaniği ile karşı karşıyadır. Adeta coğrafyada savaş yıkım yaşanmaktadır. Halklar inançlar bu darbe mekaniğinin yarattığı tehdit ve yok edilişin eşiğindedir.
Yani tüm ezilen ve ötekiler; Kürt’ü, Türk’ü, Alevisi, Sünisi ile bu emevi yezit siyasetine karşı ortak bir mücadele yaratabildiğimiz oranda katliamlardan korunabilir ve katli vacip bir toplum olmaktan çıkabiliriz.” ifadelerini kullandı.
“İRADEYİ KIRMAK KOLAY DEĞİLDİR”
Konuşmacılardan insan hakları aktivisti Mehmet Acettin ise konuşmasına cezaevleri katliamına hapishanede tanık olduğunu belirterek başladı.
Acettin, “insanı tekleştirmek, yanlızlaştırmak, ailesi ile ilişkilerini kesmek istediler. Politiksizleştirmek amaçları vardı. Biz de bu direnişte gönüllü olarak kendimizi ortaya koyduk. Bugün ise F tipleri yetmezmiş gibi S tipi gibi hapishaneler yarattılar. Ama iradeyi kırmak kolay değildir. Hapishane direnişi tanığı olarak, çok kayıplar vererek bugünlere geldik. Ancak enerjimizi tüketmedik. Kürt hareketi de bir halkın direnişidir. Bizler de hapishanede bu konuda kendimizi ortaya koyduk. Ama irademizi teslim alamadılar. F Tipi saldırı karşısında 1 yıl mücadele edildi ve 122 kişi yaşamını yitirdi. Tek tipleştirme politikaları devam ediyor” dedi.
“TAKİPÇİSİ OLMAZSAK UYKULARIMIZ HARAMDIR”
Konuşmacılardan HDP Ağrı Milletvekili Abdullah Koç ise Türkiye’de her toplumsal hareket karşısında bir katliamın yapıldığını belirterek şunları söyledi:
“Mevcut iktidarlar, katliamdan nemalanıp, bir süreci devam ettirmişse yeni bir katliamın da habercisi anlamındadır. Eğer Kürtler, Aleviler mücadele yürütüyorsa karşılarında hep olağanüstü mahkeme sistemini görmüşlerdir. Ulusal basınının hemen hemen hepsi ve siyasal iktidar bu katliamı kabul ediyor ancak ‘vahim olay’ deniliyor. Ama emri veren, istihbari bilgiyi veren kim? O kişilerin 34 kere ağırlaştırılmış hapis cezasına çarptırılması lazım. “Vur” emri politiktir. Ne yazık ki devam eden bir dava yok. Çünkü karşılarında Kürtler var, o nedenle rafa kaldırıldı o dosyalar. Eğer bunun hesabı sorulmaz, hukuki karşılığı olmazsa bu katliamların devamı olacaktır. Bunun takipçisi olmazsak uykularımız haramdır. Çünkü bu insanlığa karşı bir suçtur, unutturmayacağız.”
“SİYASAL İKLİM DEĞİŞMESİYLE BU DOSYA AÇILACAKTIR”
CHP Ankara Milletvekili Levent Gök de konuşmacılar arasında yer alan isimlerdendi. Milletvekili Gök, 15 yıldır Roboski Katliamı’nın takipçisi olduğunu vurgulayarak şöyle devam etti:
“Bu konuda konuştuklarımla ilgili kimse kalkıpta bana ‘doğru söylemiyorsun’ diyememiştir. Bazı komutanlar, kaçakçıların içinde PKK’lilerin olduğunu iddia etti. Genelkurmay İstihbarat Daire Başkanı Yaşar Güler ile Genelkurmay 2. Başkanı Hulusi Akar o gün hava harekatı kararını aldı. O gün Genelkurmay Başkanı Necdet Özel’di. Bu olaydan 3 yıl sonra İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, ‘devlet neyin ne demek olduğunu biliyordu’ demişti. Siyasal iklimin değişmesi ile bu dosya açılacaktır. Bu olayı unutturmayacağız. Bizlere düşen ahlaki, vicdani olan budur.”
PİRHA/ANKARA
Yoruma kapalı.