PİRHA-Eski Bakan Ziya Halis, Alevilerin devlet yönetiminde olamadıklarını ifade ederek, “Kimliğine sahip çıkan Kürtler ile inançlarını yaşamak isteyen Alevilerin ortak bir paydası var. Bunlar birlikte oldukları sürece Türkiye’de varlıklarını gerçekleştirebilirler” dedi. Türkiye’de demokrasinin yerleşemediğini belirten Halis, “Türkiye’nin demokrasiye kavuşmasına dönük bütün çabalar hep provoke edilerek engellendi” şeklinde konuştu.
19. Dönem Sivas Milletvekilliği ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik ve Devlet Bakanlığı yapan Ziya Halis, mevcut siyasal süreç hakkında PİRHA’ya değerlendirme yaptı. Aynı zamanda Eşitlik ve Demokrasi Partisi (EDP) Kurucu Genel Başkanlığı da yapan Halis, doksanlı yılların siyaset geleneği ile günümüzü kıyasladı.
Ziya Halis, 1991 yılında ilk milletvekili seçildiğini belirterek, öncelikle o döneme ait “Türkiye 90’lı yıllarda da ne yazık ki çok kötü yönetiliyordu” yorumunda bulundu. Özellikle Tansu Çiller döneminde faili meçhul cinayetler ile yargısız infazların arttığına vurgu yapan Halis, SHP olarak Doğru Yol Partisi ile kurdukları koalisyon sürecine dair şunları söyledi:
“Koalisyon temelinde bir protokol imzalandı. Bu bir tür demokratikleşme protokolüydü. Eğer hayata geçirilebilseydi Türkiye önemli kazanımlar elde edecekti ancak protokolün ruhuna Doğru Yol kanadı uymadı. Dolayısıyla Türkiye’de o zamanki yargısız infazları, faili meçhul cinayetleri önleyemedik. Sivas Madımak olayı Gazi olayları bunlardan birkaçı…
SHP kanadından bir takım milletvekilleri olarak bizler bir toplumsal barış konusunda ‘Ateşkes yapılsın, bir af çıkarılsın’ gibi çaba içerisindeydik. Ama Elazığ-Bingöl yolunda meydana gelen 33 erin öldürülmesi olayından sonra onu da dümen altı ettiler. Yani hep bir provokasyon dönemi yaşandı. Türkiye’nin demokrasiye kavuşmasına dönük bütün çabalar hep provoke edilerek engellendi.”
“AKP’NİN KAYBETMESİNİ ÇANTADA KEKLİK GİBİ DÜŞÜNMEMEK LAZIM”
Ziya Halis, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli için de “Provokasyonların en başında yer alan kişi” yorumunda bulundu. Halis, AKP’nin de MHP ile aynı çizgiye geldiğini ifade ederek, güncel siyasete dair şunları söyledi:
“Biliyorsunuz Bahçeli 2002’den sonra CHP ile muhalefet çizgisine gelmişti. Ne zaman ki HDP 2015 seçimlerinde ciddi bir oy aldı, yan çizdi ve Tayyip Erdoğan’a yardımcı rolünü oynamaya başladı. Her gün Tayyip Erdoğan’a küfür eden Bahçeli, sonrasında muhalefeti elinin tersiyle itti. MHP siyasetinde demokrasi, kardeşlik vurgusu yok. Gerçek anlamda Kürtlerle ilgili bir kardeşlik duygusu yok. Bu konuları şiddetle yola getirme derdinde. Tabir yerindeyse ‘Kürt anasını görmesin’ diyen ve ondan beslenen bir durum içinde.
Halen iktidarda kalabilmek için Bahçeli’nin çizgisine gelmiş bir AKP ile bugün karşı karşıyayız. Ülkemizdeki bütün haklı ve meşru talepleri ezmeye çalışıyorlar.
Cumhur İttifakı ciddi bir düşüşte. Parlamentoda çoğunluğu elde edemeyecek bir durumdalar artık. Ama muhalefet partilerine çok önemli bir görev düşüyor. HDP burada kilit rol oynayan bir parti. İkinci boyutu ise AKP, iktidarda kalabilmek için her türlü dalavereyi yapabilir. Yapacak durumda da görünüyor ve toplumun sesini kesmek, korkutmak için çok ciddi tedbirlere de başvuruyor. Dolayısıyla AKP’nin kaybetmesini öyle çantada keklik gibi düşünmemek lazım.
“İKİ YAKAMIZ BİR ARAYA GELMEZ!”
Ülkedeki temel sorunlara dikkat çeken Ziya Halis, toplumsal barış konusunda önerilerini de paylaştı. “Önce evrensel hukuk ilkelerinin ülkede tesis edilmesi lazım” diyen Halis, Kürt ve Alevi sorunlarının temel başlıklar olduğuna vurgu yaparak şunları kaydetti:
“2000’li yılların başında AKP’nin demokrasiyi savunuyor olması bize neyi gösterdi? Demek ki bunlar demokrasiye inanmıyorlar. Hatta kendilerinin de bir sözü var. Demokrasiyi herhangi bir istasyonda inilecek bir araç olarak görüyorlar. Dolayısıyla bir demokrasi paydasında bir araya gelmek ve demokrasiyi gözümüz gibi korumak anlamında ortak duruş sergilenmesi lazım. Bu olmadığı sürece Türkiye’nin hiçbir zaman iki yakası bir araya gelmez. Her zaman mağdur, mağdur olacak, ezilen ezilmeye devam edecek. Türkiye uzun yıllardır süren bir kavganın içinden kurtulamayacaktır. Ayrıca fakirlik fukaralık da yakamızı bırakmayacaktır. Bugün Türkiye’de ekonomik olarak müthiş bir fukaralık var. Enflasyon yükselmiş ve insanlar nana muhtaç olmuş durumda. Bunların sebeplerinden biri Türkiye’de demokrasinin olmaması, bir iç savaşın olması, yıllardır süren Kürt karşıtlığına dayanan bir kavganın olması. Bu sorunlar çözülmeden, yani ekonomik sorunlar dışında Kürt sorunu, Alevi sorunu, demokrasi sorunlarının çağdaş bir yöntemle çözüme kavuşturulması gibi esaslara dönülmediği sürece iki yakamız bir araya gelmez.”
“ALEVİ DÜNYASI İNANÇALRINI, KİMLİKLERİNİ YAŞATMANIN MÜCADELESİNİ SAMİMİ OLARAK VERMELİ”
Avrupa ülkelerinin Alevi inancını tanıyıp statü sağlaması başlığı da Ziya Halis’in değerlendirmeleri arasındaydı. Halis, son olarak Avusturya devletinin Aleviliği bağımsız olarak tanımasını olumlu yönde değerlendirerek, “Benim dünyamda insanlar, inanç olarak kendini nasıl tarifliyorsa o inanca başkalarının saygı göstermesi lazım. Asimilasyoncu bir yaklaşımla insanları baskı altına almanın dünyanın en kötü eylemlerinden biri olduğuna inanırım. Avrupa, gerçekleri görmeye başladı. Dolayısıyla Avrupa, Alevi inancını gerçekten tanıma doğrultusunda önemli atılımlar yapıyor. Ama Türkiye devletinin temel yaklaşımı Türk-İslam sentezine dayanıyor. Dolayısıyla Türkiye, inanç bakımından Alevileri şiddetli bir şekilde asimile etmeye çalışıyor. Cemevlerinin statüsü ortada. Alevi çocuklarına din dersi uygulaması devam ediyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarına rağmen… Gerçi hangi karara uyuyorlar ki! Alevilerin de mücadelelerini gevşetmemeleri lazım. Mücadeleyi biraz daha Alevi inancını siyasi sıçrama tahtası olmanın dışında Alevi kimliğini, kültürünü topluma yaymak, geliştirmek üzere örgütlerin yoğunlaşması lazım. Alevi dünyası öncelikle Alevilerin inançlarını, kimliklerini yaşatmanın mücadelesini örgütlü ve samimi olarak vermeli. Alevilik gerçekten benim nezdimde dünyanın bütün inançları içerisinde en itibar verdiğim kültür. Yani bir an için Alevi bir aileden doğup büyümeyen biri olmadığımı varsayarak söylüyorum, diğer inançlara da bakıyorum, onları ötelemiyorum ama yeniden doğmuş olsam ve bana ‘bir inanç seç’ denilse Alevilikten memnun olduğumu belirtirim” diye konuştu.
“DİYANET, ALEVİLER AÇISINDAN 10 KEZ TALİHSİZLİKTİR”
Ziya Halis, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın faaliyetlerine de değindi. Yakın zamanda Tunceli Müftülüğü üzerinden Dersim’de kimi faaliyetlerde bulunan Diyanete ilişkin eleştiri yapan Halis, şunları söyledi:
“Diyanet Türkiye’nin her tarafında asimilasyon işini üstlenmiş. Tayyip Erdoğan da diyor ya ‘Ali’yi sevmek Alevilik ise ben de Ali’yi seviyorum’ işte burada Ali’yi bir paravan olarak kullanıyorlar. Diyanet İşleri Başkanlığı aslında demokratik bir ülkede olmaması gereken bir kurum. Şu anda birçok bakanlığın üstünde bütçesi var. Ve bu iktidar, Diyaneti olduğundan çok daha fazla desteklemiş ve ona misyon biçmiş durumda. Dolayısıyla son yıllarda AKP iktidarının daha çok dine sarılması ve Diyaneti öne çıkarması maalesef Türkiye açısından talihsizliktir. Aleviler açısından ise 10 kez talihsizliktir.”
“CENAZELERDEN KORKMAK, BASKI YAPMAK İNSANLIK DIŞI DAVRANIŞTIR”
Ziya Halis, Kürt Siyasetçi Aysel Doğan’ın cenaze erkanına yapılan saldırıya ilişkin de konuştu. “Cenazelerden korkmak, baskı yapmak insanlık dışı bir davranıştır” diyen Halis, AKP iktidarının, son yıllarda özellikle Bahçeli ve Destici ile beraber olmalarından dolayı Alevi ve Kürt toplumuna “baskı ve zulüm” yaptığını ifade etti.
“TÜRKİYE MACERA PEŞİNDE”
Ziya Halis, siyasetteki sağ kesimin, iktidarda kalmak için şiddeti merkez alan bir politika yürüttüğünün altını çizerek şöyle devam etti:
“Halen ülkenin dışında bir çatışma yaşanıyor. Ben bir kere prensip olarak Türkiye’nin kendi sınırlarını koruyamayacak, sınırlarının ihlal edildiği iddiası ile gidip yurt dışında askeri operasyonlar yapmasını kesinlikle doğru bulmuyorum. Bu birçok bakımdan yanlış. Türkiye’nin sınırlarını koruyamayacak gibi bir güçsüzlük içerisinde olmadığı gibi Türkiye bir macera peşinde. Oralarda yeni topraklar kazanmak, yeni bir takım mevziler elde etmek üzere müthiş bir silahlı güç kullanıyor. Şimdi insanlarımız pandemi yaşadı ve şu anda enflasyon yaşanıyor, bu paralar nereye gidiyor? Türkiye gidip Irak’ta, Suriye’de, Libya’da ya da başka bir ülkede emperyalist ruhla davranan bir duruma girdi. Dolayısıyla bu halkın fakirleşmesine bu durum sebebiyet veriyor. Türkiye kendi toplumsal barışını sağlayamadığı için bu fakirliği yaşıyor. Bu barışı sağlamak da istemiyor. Bahçeli’nin ya da diğerlerinin iktidarda kalması için bu barışı yapmaması gerekir.”
“KÜRTLER İLE ALEVİLERİN ORTAK BİR PAYDASI VAR”
Ziya Halis, son olarak Kürtler ile Alevilerin ortak bir temelde hareket etmesi gerektiğine vurgu yaptı. Kimi kesimlerin, Kürt ve Alevi hareketlerini ayrı tutmak için çaba sarf ettiğini söyleyen Ziya Halis, “Türkiye’de kitlesel olarak kalabilen Alevi ve Kürt toplumu var. Bu iki toplumun da ötekileştirildiği bir gerçek. Yani Kürtlerin bir kısmı belki Türkiye devleti içinde yer alıyorlardır ancak onlar kimliklerini inkar ederek ya da gizleyerek bunu yapıyorlar. Ama kimliğine, ana diline sahip çıkan Kürtler ile inançlarını yaşamak isteyen Alevilerin ortak bir paydası var. Bunlar birlikte oldukları sürece Türkiye’de varlıklarını, hedeflerini gerçekleştirebilirler. Birlikte olmadıkları zaman tek tek dağılırlar. Zaten devletin politikası da böyle. Ayrıştırarak, birbirleriyle kavga ettirerek bu beraberliği engellemeye çalışıyorlar. Mutlaka mağdur olan kesimler olarak bir arada bulunmak ve Türkiye’yi demokratik, özgür bir ülke haline getirmek gerekiyor. Alevilerin bunun mutlaka farkına varması lazım. Alevileri bu konuda bazı kesimler, Kürt mağdurlardan uzaklaştırmak istiyor. Doğru olan bu iki mağdur kesimin diğer mağdurlarla, vicdanlı kesimlerle birlikte bir arada olmaları lazım. Mesela Aleviler bu devlette yoklar. Bir vali, kaymakam ya da bakan yok. Bu konuda soğuk, mesafeli duranlara sesleniyorum; ‘biz Kürtlerden uzaklaştıkça belki bu devletin imkanlarından daha fazla pay alabiliriz’ diyorlarsa bunun bedeli ancak asimile olmakla olabilir. Alevilerin hakkı olan, bu ülke yönetiminde ortak olmaktır. Bu bakımdan Alevi inancında olan insanların daha çok düşünmesi gerektiğini vurguluyorum.”
Eren GÜVEN/ANKARA
Yoruma kapalı.