PİRHA- Ankara’nın en yoksul mahallelerinden olan Çinçin’de yaşayan yurttaşlar ekonomik krizden en çok etkilenen kesimlerden biri oldu. ‘Ötekileştirilmiş’ mahalle olan Çinçin’de yaşayan Abdal kadınlar yaşadıkları geçim sıkıntısını anlatarak, “Yağ alıyorsak tuz alamıyoruz, hep bir şeyler eksik kalıyor. Her şey ateş pahası. Hiçbir istediğimizi alamıyoruz, çocuklarımızın yüzüne bakamıyoruz. Bunalıma girdik” dedi.
Dövizdeki rekor yükseliş ve Türk lirasındaki tarihi değer kaybı sonrası peş peşe gelen zamlar, yurttaşın alım gücünü iyice düşürdü.
Ankara’nın en yoksul mahallelerinden olan Çinçin’de yaşayan yurttaşlar ekonomik krizden en çok etkilenen kesimlerden biri oldu. Burada yaşayan insanlar genelde işsiz ve sosyal güvenceden yoksun. Çoğunun devamlı bir işi yok. Okuma yazma oranı oldukça düşük. Bu duruma mahallenin ‘kötü şöhreti’ de eklenince hayatları oldukça güçleşiyor.
‘Ötekileştirilmiş’ mahalle olan Çinçin’de yaşayan Abdal kadınlar yaşadıkları ekonomik zorlukları ve geçim sıkıntısını anlattı.
“NAYLON TOPLAYARAK GEÇİNMEYE ÇALIŞIYORUM”
Mahallelerinin ve kendilerinin yoksulluk sarmalı içerisinde olduğunu belirten bir kadın yaşadığı durumu şöyle özetledi:
“5 çocuğum okula gidiyor. Ne emekli maaşımız var ne doğru düzgün bir gelirimiz var. Her şeyimiz borç. Ödeyemiyoruz. Emeklimiz, Bağ-Kur’umuz, sigortamız hiçbir şeyimiz yok. Naylon toplayarak geçinmeye çalışıyorum.”
“BU ZAMLARLA DEVLET BİZİ ÖLDÜRDÜ, ARTIK YETER”
Diğer bir kadın ise içinde bulunduğu zor koşulları ve yaşadıkları ekonomik sıkıntıları şu şekilde dile getirdi:
“Biz evde 10 kişi yaşıyoruz. İnanın ekmek, yağ alacak gücümüz yok. Bir yağ 120 lira olmuş. Bunu nasıl alabiliriz? Biz küçücük bir yağ alıyoruz iki günlük yemeğimiz çıkıyor. 10 kişiye yetmiyor. Kendimizden kısıp çocuklarımıza yediriyoruz. Ben emekliyim. Emekli maaşımla 10 kişiye bakmaya çalışıyorum. Çocuğum işsiz. Sadece emekli maaşı ile elektrik, doğalgaz, su, gıda harcamamızı karşılayamıyoruz, yetiştiremiyoruz. Çocuğuma çeyiz yaptım. Onun parasını ödeyemedim. O yüzden icra geldi. Fakir fukarayı artık devlet görsün. Devlet bizi öldürdü. Artık yeter. Bu zamlara bir son versinler. Hükümete çok kızıyoruz.
“YAĞ ALIYORSAK TUZ ALAMIYORUZ, HEP BİR ŞEYLER EKSİK KALIYOR”
Açız aç! Gidelim eve dolabımı açayım size. İçinde hiçbir şey yok. Kahvaltılığımız yok. Dün pazara gittim. 50 liraya bir patlıcanla brokoli alabildim. Çoluk çocuk evde meyve istiyor. Meyve alamıyoruz artık. Çocuklar et istiyor, tavuk bile alamıyoruz. Küçücük bir tavuk 40 lira olmuş. O da kimseye yetmez evde. Ben tavuğu alsam, içine malzemesini alamıyorum. Pirincini, yağını, salçasını alamıyorum. Hep bir şeyler eksik kalıyor. Yağ alıyorsak tuzu alamıyoruz, tuzu alıyorsak ekmek alamıyoruz. Buradaki insanlar aç. Ben aynı zamanda peçete satıyorum camilere gidip. Buradaki insanlar hurdaya gidiyor, naylon satıyor, teneke toplamaya gidiyor…
“SÜREKLİ ZAM ZAM ZAM… HİÇ BİR İSTEDİĞİMİZİ ALAMIYORUZ”
Ben şu anda terlikle geziyorum, ayakkabım yok. Çocuğum ayakkabı istiyor, mont istiyor. Almamız lazım ama imkansız. Sürekli zam zam zam… Kafayı yedik artık. Büyükşehir Belediyesi doğalgaz yardımı yaptı. Onun sayesinde ısındık yoksa biz bir göz odada UFO yakıp ısınmaya çalışıyorduk. 4 aydır markete gidip alışveriş yapamıyoruz. Her şey ateş pahası. Hiçbir istediğimizi alamıyoruz, çocuklarımızın yüzüne bakamıyoruz. Bunalıma girdik.
“BİZ ÖTEKİLEŞTİRİLİYORUZ, BURAYA KİMSE BAKMIYOR”
Çinçin’de küçük bir gecekonduda yaşayan ve birçok hastalıkla da mücadeleye etmeye çalışan diğer bir kadın ise içinde bulunduğu yoksulluğu şöyle ifade etti:
“Geçim sıkıntısı çekiyoruz. Hayat çok pahalı. Ben kendim özürlü maaşı alıyorum, eşim de hurdaya gidiyor. İdare etmeye çalışıyoruz. Hiçbir birikimimiz yok. Evimiz yok, barkımız yok doğru düzgün. Bir gecekondumuz var. Bu da kayınbabamdan bize kaldı. Burası kırsal kesim olduğu için hiçbir hizmet gelmiyor. Biz ötekileştiriliyoruz. Buraya kimse bakmıyor. Biz bu gecekonduda topluca yaşıyoruz. Oğlum evli asgari ücretle çalışıyor. Kıt kanaat geçinmeye çalışıyoruz. Ama hiçbir şeye yetiştiremiyoruz. Belediyeden yardım alıyoruz. Bu kışı belediyenin verdiği odun kömür ile geçirmeye çalışıyoruz. Bu da yeterli gelmiyor. Bazen yetmediğinde gidip yıkık evlerden, sokağa atılanlardan toplayıp, getirip yakıyoruz.”
Melis CİDDİOĞLU/Eren GÜVEN-ANKARA
Yoruma kapalı.