Alevi Haber Ajansi

‘Neden bu kadar çok cemevi var, neden içinde Alevi az?’-VİDEO

PİRHA – Araştırmacı-Yazar Naz Atmaca, cemevlerinin dönüşümünü ve doğuşunu PİRHA’ya anlattı. Şehirlerdeki cemevlerinin değişimini ve sayılarının giderek artışına dair değerlendirme yapan Atmaca, neye ve kime hizmet ettiğinin sorgulanması gerektiğini söyledi. Atmaca, ayrıca cemevlerinin çoğaldığını ancak içinde az sayıda Alevi olduğuna dikkat çekti. 

Alevi inancı bin yılların birikimiyle günümüze kadar dilden dile, gönülden gönüle, bin bir ırmaktan beslenerek günümüze kadar taşınmış bir inanç. Alevi inancının ibadethanesi dağ, taş, ağaç, akarsu, çeşme, hane (ev) kısacası tüm coğrafya olsa da  günümüz dünyasında insanların bir araya geleceği, sorunlarını konuşacağı, sosyal ve kültürel aktarımların yapılacağı alanlar oluşturulmaya başlandı.

Köylerde köylünün bir araya geleceği evde cem erkanları yürütülürken, şehirlere yerleşen Alevi toplumu inançlarının gereğini yerine getirmek için cemevleri inşa etmeye başladı.

1990’lı yıllarda Alevi yurttaşların kendi imkanlarıyla aldıkları arsalarda daha sonra cemevleri yapıldı. Günümüzde ise daha çok belediyeler veya merkezi hükümetlerin desteğiyle cemevleri inşa ediliyor.

Belediyelerin cemevleri yapılırken verdikleri maddi desteğin sonuçları da ağır olabiliyor. 25 Eylül 2021 tarihinde Isparta Cemevinin açılışında, belediye başkanının “Bu cemevini ben yaptım” diyerek provokasyon yapması belediyeler ve Alevi kurumları ilişkisinin yeniden gözden geçirilmesi gerektiği tartışmalarını beraberinde getirdi.

Peki cemevleri; günümüzde asimilasyonun kıskancında olan, Alevi kimliği inkar edilen, inanç merkezlerine ‘cümbüş evi’, ‘sosyal tesis’, ‘kültür evi’ denilen Alevi toplumunun inançsal, sosyal ve toplumsal ihtiyaçlarını karşılıyor mu?
Hükümet ve belediyelerle doğru bir ilişki kuruluyor mu? Alevi kurumları ve inanç önderleri cemevlerini inancın gereklerini yerine getirecek noktaya taşıyor mu?

Tüm bu soruları ve daha fazlasını Alevi kurum başkanlarına, inanç önderlerine ve yazarlara sorduk.

Araştırmacı-Yazar Naz Atmaca, cemevlerinin günümüzdeki durumuna ilişkin sorularımızı yanıtladı.

“BİR İNANÇ VAR İSE İNANÇ RİTÜELLERİNİN MEKANI DA VARDIR”

PİRHA: Cemevlerinin yapılma fikri nasıl doğdu? Cemevlerinin tarihsel arka planını aktarabilir misiniz?

NAZ ATMACA: Alevi toplumunun metropollere gelişi ile birlikte cemevi kavramı da değişti. Tarihe baktığımızda cemevlerinin ‘cemevi’ adıyla olmasa var olduğunu söyleyebilirim. Büyüklerimiz de “cemevi” kavramını kullanıyor, ancak bu mekanlar ayrıca kurulmuş yapılar değil. Omar köyü Cemevi’nin yapılışının 800 yıllık olduğu söyleniyor. Hemen yanı başımızdaki Şahkulu Sultan Dergahı’nın, 700 yıllık olduğu söyleniyor. Burası “cemevi” olarak geçmese de “meydan evi” olarak geçmiş ve içinde cemler yapılmış. Hacı Bektaş Veli keza öyle. Doğduğum ev ve köyümüzdeki birçok ev de cemevi olarak anılırdı ancak metropollerdeki biçiminin yeni olduğunu söyleyebilirim.

Düşünün bir inanca ait yüzbinlerce, milyonlarca insan olacak, ibadetleri olacak, ancak bu ritüelleri yaşayacak mekanları olmayacak. Böyle bir şey düşünülebilir mi? Tabiki düşünülemez. Yörelere göre bu mekanlar farklı isimlerle anıldığı da olmuştur. ‘Meydan odası’ gibi isimlerle alınmış, yaşadığım Hubyar coğrafyasında ise cemevi olarak anılıyor. Alevilerde mekanlar kutsallığını, içinde yapılan ibadetlerden alır. Benim çocukluğumda bütün yaşantımız o evde geçerdi. Ancak akşam ev düzenlenirdi. O evde cemlerimiz yapılırdı. Sözlü tarih çalışmalarımda da gözlemlediğim, cemin yürütüldüğü her evin cemevi olduğudur. Yani yaşanılan tüm evler cemevidir.

NEDEN BU KADAR ÇOK CEMEVİ VAR, NEDEN İÇİNDE BU KADAR ALEVİ AZ?

İstanbul örneğinden yola çıkarsak, 1990’lı yıllarda mütevazi cemevleri inşalarına başlanıyor. 1980 sonrası göçün İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyükşehirlere doğru gerçekleşmesi ile Aleviler de ibadetleri için alternatifler aramaya yöneliyor. Ötekileştirme ve nefret söylemine maruz kalan Aleviler her şeyi aşıyorlar ancak aşılmayan bir nokta vardı: “Cenazeleri nereye götüreceğiz?” Bu soruya cevap bulmak ve yaşanan ızdırabı gidermek adına, o dönemde kurulan cemevleri yalnızca cenazelerini kaldırmak amacıyla kuruluyor. Birinci öncelik cem yapmak değildi. Yapılarının küçüklüğü ve alanı da buna göre düzenlenmiş.
Cemevlerinin çoğalması Sivas ve Gazi katliamlarının ardından arttı. Günümüzde ise büyükşehirlerde özellikle de İstanbul’da neredeyse her ilçede cemevleri var. Hatta bazı ilçelerde mahallerin cemevleri var. Bu haliyle, her mahalleye bir cemevi çok yeni. Tartıştığımız nokta ise gerekli mi? Elbette cemevleri gerekli ancak bu şekliyle; mimari ve işleyiş gerekli mi diyecek olursak, kesinlikle “Hayır” diyebiliriz. Neden bu kadar çok cemevi var, neden içinde Alevi az?” sorusunu da sorduruyor.

-Cemevleri içinde inanca, inancın üzerindeki asimilasyoncu politikalara karşı faaliyetler yeterince yürütülüyor mu? Artan cemevi sayısıyla inancın yaşanması aynı orantıda mı?

Maalesef. Her cemevinde bir dede var ancak biz her birimiz farklı ocakların talipleriyiz. O dede farklı bir ocağın dedesi. Cemevlerinin yapılmasının ardından Aleviler asıl güç aldığı ocaklıktan ve ocak dedeliğinden, ocak talipliğinden; cemevi dedeliğine ve cemevi talipliğine geçiş yaptı. Bu geçiş süreci bize çok pahalıya mal oldu. Daha da olacaktır. Çünkü asimilasyonun bir parçası haline geldi. Evet biz bir dedenin etrafında cem oluyoruz. Ancak ikrarımız yok. Ne o dedenin bize karşı sorumluluğu var ne de bizim o dedeye karşı bir sorumluluğumuz var. Biz bu cemlerin pasif izleyicileriyiz.

Geleneksel olarak baktığımızda bir cem toplum ile ortak üretilirdi. Günümüzdeki cemevlerinin semah ekipleri, zakirleri, dedeleri var. Biz o ceme gittiğimizde izliyoruz sadece. Ceme katılan canlar Hakk ile ne kadar Hakk olmaya gayret ediyor. İkrarlık anlamında ne o cemevleri bizim ikrarımızı alacak konumda ne de biz onlara ikrar verir konumdayız.

Cemevlerini, yönetimlerini suçlamak kolay. Peki biz ne yapıyoruz? Bizler ikrarlı olmaya gönüllü müyüz. Pir-talip ilişkisinde zayıflama var. Pirini arzulama ya da bu konuda çaba sarf etme zayıf. Cemevine gidip ceme katılma daha kolay. Çünkü hiçbir sorumluluk yok. Bundan çıkış yolunu bulmak zorundayız. Kentlerde Pir-talip ilişkisini nasıl kurabilirizin yollarını bulmak zorundayız. Gelecek için nasıl adımlar atacağız, geleneksel olan ile geleceği nasıl bir potada buluşturacağız, bunun üzerine yoğunlaşmalıyız.

DEVLET ALEVİLERİ TANIMIYOR ANCAK CEMEVİ YAPILMASI İÇİN YARDIM VERİYOR

-Yasal statüye kavuşmamış cemevleri gerçekliği var. Değişik adlar altında açılan bu cemevlerinin büyük çoğunluğu yerel yönetimler veya merkezi hükümetler tarafından yapılıyor. Bunun yönetimsel ve inançsal yansıması bakımından nasıl okuyorsunuz?

Biz Alevileri sevdikleri için bu kadar çok cemevi açılmasına destek olmuyor. Hala yasal olarak bir statümüz yok ancak, belediyeler cemevlerimizin yapılması için kendi deyimleri ile “çimento, beton” veriyor. Cemevinin yapılmasına bir taraftan destek vermesini düşünmemiz gerekiyor. Bu yardımlarla kendine de bağlamaya çalışıyor. Başka bir amacı var. Kendimize nasıl yol çizeceğiz? Konuşulması ve uygulanması gerekiyor.

– Isparta Cemevinde görüldüğü üzere Alevilik Aleviler eliyle belediyeler üzerinden yola getirilmek isteniyor. Son dönemde yapılan cemevlerine kendilerince katkı koydukları üzerinden yerel yönetimler Alevilere, ‘Parayı ben verdim düdüğü de ben çalarım’ mantığı ile müdahalede bulunuyor. Bunu neye bağlıyorsunuz? Sizce Alevi kurumları, cemevlerinin yerel yönetimler ile ilişkilenme boyutu ne durumdadır ve nasıl olmalıdır? 

Bu saldırı sadece Gani Kaplan’a yapılan bir saldırı değil. Yüzlerce yıldır Aleviler’e yapılan saldırılardan biri. Aynı zamanda Gani Kaplan’a yapılan hakaretin üzerine alanda kalıp ardından da cem yapılmasını ve Isparta Belediye Başkanı’nın ağırlanmaya devam edilmesini kabul etmek mümkün değil.
Ne oldu da biz bu belediyelerden yardım kabul eder hale geldik?” Alevilerin aklı başında eylemler yapması gerekiyor.

ALEVİ KURUM BAŞKANLARI DÜZENLİ TOPLANTI YAPIYOR: NE KARAR ALINIYOR?

Alevi kurumlarının düzenli toplantılar aldıklarını ve bunu paylaştıklarını ancak nasıl kararlar alıyorlar ve ne kadarını uyguluyorlar. Bunu bilmeliyiz. Çünkü Alevi toplumu adına bir karar alınıyor.

Alevilerin siyasilerle yakınlıkları olabilir ancak bunun kurumlardaki niteliğini tartışmak gerektiğini düşünüyorum. Cemevleri üzerinden kendilerine çıkar alanları yaratmaması lazım. Aleviler kurumlarını denetlemesi gerekir. Düşünüyoruz işte, neden bu kadar cemevi var diye. Aleviliğe mi hizmet ediyor yoksa kişiler Aleviliği kendine hizmet için mi kullanıyor? Bunu düşünmek de herkesin boynunun borcu.

Helin YILMAZ-Cebrail ARSLAN/PİRHA

İLGİLİ HABERLER

1-‘Alevi hareketi Alevilik ve siyaset ilişkisini belirlemeli; Alevi meclisi oluşturulmalı’
2-‘İçinde talip olamadığımız cemevleri gerçekliği ile karşı karşıya kaldık’
3-‘Türkiye’de bugün ne kadar cemevi varsa yasadışı ve gecekondu statüsündedir’
4- ‘Aleviler sistemli bir politikayla kontrol altına alınmak isteniyor’

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak