PİRHA-1996-2003 yılları arasında inşa edilen Uzunçayır Barajı ve HES Projesi’nde Ağustos 2009’da da su tutulmaya başlandı. Baraj yapıldıktan sonra nasıl mağdur olduklarını PİRHA’ya anlatan yurttaşlar, her şeylerinin su altında kaldığını, köylerini, ziyaretlerini özlediklerini belirttiler.
Türkiye’de doğası en çok tahrip edilen illerin başında Dersim geliyor. Bölgede son 10 yılda altı baraj ve Hidroelektrik Santral (HES) projesi tamamlanarak enerji üretimine geçildi. Dersim’in doğal sınırlarını oluşturan Karasu ve Peri çayları üzerinde yapılan projelerle ilin etrafı göllerle çevrelendi.
Dersim’de 80’li yılların başından bu yana 4 baraj ve 6 HES’in yapımı tamamlanarak, işletmeye açıldı. Mercan HES’i, Uzunçayır Barajı ve HES’i, Dinar HES’i, Tatar Barajı ve HES’i, Seyrantepe Barajı ve HES’i ile Pembelik Barajı ve HES’i.
1996-2003 yılları arasında inşa edilen Uzunçayır Barajı ve HES Projesi’nde Ağustos 2009’da da su tutulmaya başlandı.
Dersim’in Merkez ilçesinin Turuşmek köyünde yaşayan yurttaşlar, baraj yapıldıktan sonra yaşadıkları sorunları PİRHA’ya anlattı.
“HER ŞEYİMİZ SUYUN ALTINDA KALDI”
“Barajın yapılacağını bilseydik karşı çıkardık” diyen Fatma Çam, “Haber vermeden barajın suyunu tuttular her şeyimiz suyun altında kaldı. Evlerimiz baraj yüzünden suyun altında kaldığında ağladık çok zorluk çektik her şeyimiz barajın altında kaldı. İnsanlar kendilerini öldürsünler ama yine baraja izin vermesinler, biz çok pişmanız köyümüzün toprağını özlüyoruz” dedi.
Baraj yüzünden evinin ve tarlalarının su altında kaldığını vurgulayan Sakine Ertuğrul, “Köyümüzün sular altında kalması nedeniyle kalp ve tansiyon hastası oldum. Baraja kimse izin vermesin, biz çok zorluk çektik. Evimiz, hayvanlarımız, ziyaretlerimiz ve mezarlarımız suyun altında kaldı, bu kadar zulüm olmaz. Baraj kurursa eski evimin olduğu yerde çadır kuracağım insan hasret kalıyor köyüne” diye belirtti.
Baraj yüzünden her şeyinin suyun altında kaldığını ve imkanı olmadığı hiçbir şeyini çıkartmadığını ifade eden Sakine Kuladul şunları söyledi:
“Herkes baraja karşı çıksın ben üzüntüden kalp hastası, tansiyon hastası oldum. Başkasının evinde yaşıyorum adeta sürünüyorum. Çok zorluk çektik eşyalarımız hep suyun altında kaldı, imkanımız yoktu ki çıkartalım suyun altından.”
“BARAJIN BİZE HİÇBİR YARARI OLMADI”
Barajın kendilerine hiçbir yararının olmadığını dile getiren Zülfü Gül de, “Barajdan önce her taraf bağ, bahçeydi doğal bir yapısı vardı. Herkes sebze ekiyordu, şehir merkezinin sebze ihtiyacını köyümüz karşılıyordu. Eskiden insanların ufakta olsa barınacak bir yeri vardı; meyvesinden, sebzesinden faydalanıyordu. Baraj yapıldıktan sonra her türlü olumsuzluk meydana geldi, ama hiç kimse insanları çevre konusunda veya barajın ileride ki zararları hakkında bilgilendirmedi” diye belirtti.
“Ziyaretlerimiz baraj yüzünden suyun altında kaldı, gerçekten çok vicdansızca bir şey” diyen Zeki Göner ise, “Köyüne geri dönememe hissi çok zor, bazen gelip tepeden köyümün eski yerine bakarım ve ağlarım. Köyümüzün toprağı çok verimliydi. Dersim’in sebzesi bizim köyden gidiyordu” diye konuştu.
Cihan BERK-Nuray ATMACA/DERSİM
Yoruma kapalı.