PİRHA-Ünye Alevi Kültür Derneği Başkanı Yüksel Beşli, yöre halkının geçim kaynağı olan fındık üretimi konusunda yaşadıkları sorunlara dikkat çekti. Beşli, son beş yıldır civardaki siyanürle altın ayrıştırma maden ocaklarının çevreyi kirlettiğini söyleyerek “Bu coğrafya hepimizin ortak yaşam alanıdır. O anlamda havamıza, suyumuza, toprağımıza sahip çıkmak durumundayız. Yöneticiler, bu konuya özen gösterip dikkat çekmelidirler” dedi.
Ünye Alevi Kültür Derneği Başkanı Yüksel Beşli, Ordu’nun Ünye ilçesindeki fındık üreticilerinin sorunlarına dikkat çekti. Beşli, civar bölgedeki halkın, genel olarak geçim kaynağının fındık üzerinden olduğunu belirterek son yıllarda türeyen çeşitli bitki hastalıklarının sebeplerini anlattı.
ALTIN UĞRUNA ÇEVRE FELAKETİ!
Yüksel Beşli, ‘küf’ ve ‘dalkıran’ hastalıklarının en temel sorunlar olduğunu söyledi. Beşli, bu bitki hastalıklarının üretimi düşürüp bahçeleri kuruttuğuna işaret ederek şunları söyledi:
“Küf hastalığı, yaprağın üzerinde beyaz lekeler oluşturuyor. Bunun bilimsel tanımı ise ‘mantar hastalığı’ olarak ifade ediliyor. Kozalar sanki kireçliymiş gibi beyaz bir hal alıyor. Ve bu mantarlar giderek fındığın içerisine zarar veriyor ve çürütüyor. Bu sorun son dört beş yıldır bölgemizde oluştu. Hastalığın meydana gelmesinin en büyük nedeni olarak hemen batımızda bulunan Akçay Irmağının kenarında kurulu olan santrali görüyoruz. Bu santralden havaya karışan gaz ve kimyasalların bulutlarla birlikte doğaya inerek bu hastalıklara neden olduğunu düşünüyoruz. Keza Ünye-Fatsa sınırında siyanür ile altın ayrıştırma maden ocağı var. Oradaki çalışmalardan sonra bu hastalıklar çoğaldı. Bu tür doğaya zarar veren çalışmaların, geçim kaynağımız olan fındığa zarar verdiğini düşünüyoruz. Bu santrallerin sularımızı kirlettiğini düşünüyoruz.
“MEYVELER AĞAÇLARDA ÇÜRÜYOR, SEBZELER KÜF HASTALIĞINA YAKALANIYOR”
Akçay bölgesinde kurulan termik santral ve Fatsa’nın Bahçeler mevkiindeki altın ayrıştırma ocağının açılmasından sonra özellikle yöredeki fındık bahçelerinde olumsuzluklar gündeme geldi. Meyvelerimiz ağaçlarda olgunlaşmadan çürüyor. Kendi ihtiyaçlarımızı karşılayacak sebzelerimiz dahi olgunlaşmadan küf hastalığına yakalanarak çürüyor. Bu sorun Karadeniz’in nem oranından kaynaklı diye düşünülür olabilir ama eskiden de nem vardı ve böylesi bir hastalık görülmüyordu.
Kestane ormanlarımız kurumaya başladı. O alanları yok ederek altın ayrıştırma bölgesi haline getiriyorlar. Böylelikle su ve havamız zehirleniyor. Bu anlamıyla siyasi iradeler, yönetenler, konuya mutlaka eğilmelidirler. Bu coğrafya hepimizin ortak yaşam alanıdır. Burada yönetenler de çalışan, Emek verenler de aynı havayı soluyor. Havamıza, suyumuza, toprağımıza sahip çıkmak durumundayız. Yerel yöneticiler, bu konuya mutlaka özen gösterip dikkat çekmelidirler.”
“BABALARIMIZDAN MİRAS ARAZİLERİ BİZE SATMAYA KALKMASINLAR”
Ünye Alevi Kültür Derneği Başkanı Yüksel Beşli, bölgelerinde yaşadıkları bir diğer sorunun ise Fındık Alan Bazlı Gelir Desteği olduğunu söyledi. Bu konuda sadece Çiftçi Kayıt Sistemi (ÇKS) belgesi olan üreticilerin destek alabildiklerini söyleyen Beşli, bölgedeki arazilerin çoğunun tapusuz olduğunu belirtti.
Yüksel Beşli, Ünye ve civar bölgedeki fındık üreticilerinin, tarımsal destekten yoksun olduklarını vurgulayarak şunları anlattı:
“Biz bu konunun ele alınmasını, tapusuz, tarımsal hale gelmiş arazilerin, üzerinde üretim yapan yurttaşa devrini talep ediyoruz. Bizi idare edenler, babalarımızdan miras kalan arazileri bize satmaya kalkmasınlar. Bu ormanlar, bahçeler onların babalarının mirası değil. Buralar hepimizin ortak değeri. Üzerinde üretim yapmış, emek vermişiz. Ömür çürütmüşüz buralara. Hiçbir ücret talep etmeden yasal bir düzenleme yapılmalı. Üzerinde yaşayan, emek veren insanlara, arazilerin devri sağlanmalıdır. Hal böyle olunca tapusuz arazi üzerinde üretim yapan veya evi olan yurttaşlarımız huzursuz bir şekilde hayatlarına devam ediyor. İdarecilerin asıl görevi; yurttaşlarını mutlu etmek, yaşamlarını kolaylaştırmaktır.”
Rohat EMEKÇİ-İsmail SİVASLI/ORDU
Yoruma kapalı.