PİRHA-Sağlık emekçileri sendikasına yönelik yapılan operasyonda gözaltına alınan SES Eş Genel Başkanı Selma Atabey yaşadıklarını PİRHA’ya anlattı. Atabey, pandemi sürecinin yönetilemediğini teşhir ettikleri için operasyon gözaltına alındıklarını belirterek, “Bu operasyonun adı Covid operasyonudur” dedi. Atabey, gizli tanık ifadesiyle gözaltına alındıklarını, bir arkadaşlarının ise ağabeyinin cenazesini morgta yıkarken gözaltına alındığını aktardı.
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası’nın (SES) Eş Genel Başkanı Selma Atabey’in de aralarında bulunduğu 8 kişi 25 Mayıs günü sabah erken saatlerde evlerine yapılan polis baskınıyla gözaltına alınmıştı. 8 gün Ankara Emniyet Müdürlüğü’nde gözaltında tutulan SES üyeleri ‘örgüte üye olmak’, ‘örgüt kurmak ve yönetmek’ iddialarıyla çıkarıldıkları mahkemece tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.
Hakkında ‘yurt dışına çıkış yasağı’ ve ‘haftada bir gün imza atma’ şartıyla adli kontrol kararı verilerek serbest bırakılan SES Eş Genel Başkanı Selma Atabey yaşadıklarını anlatarak sağlık emekçilerine yönelik yapılan operasyon hakkında değerlendirmeler de bulundu.
AKP iktidarı döneminde sağlık meslek örgütlerine baskının hep olduğunu ancak sendika olarak özellikle pandemi sürecinin yönetilemiyor oluşunu teşhir ettikleri için bu operasyona maruz kaldıklarını belirtti.
“İKTİDAR ‘BEN EMREDERİM SİZ ÇALIŞIRSINIZ’ NOKTASINDA HAREKET EDİYOR”
AKP iktidarının, bu tür baskı ve operasyonlarla sağlık emekçilerinden ne istediğini sorduğumuz Atabey şunları dile getirdi:
“Aslında bu sürecin üstünü örtmemizi istiyor. Yaşanılan yönetememe krizi var. Özellikle pandemi sürecinde yönetememenin açığa çıkmasını istemiyor. Sağlık emekçilerinden ne istiyor? Ben ne dersem onu yapın diyor. Yani halk sağlığı sizi ilgilendirmez, şehir hastaneleri sizi ilgilendirmez, savaşlar sizi ilgilendirmez, ben vururum siz tedavi edin, ben katlederim, ben emrederim siz çalışırsınız noktasında hareket etmeye çalışıyor. Maalesef karşısında böyle bir sendika yok. Çünkü yaklaşık 25 yıldır Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçilerinin topluma yaklaşımı, halk sağlığına yaklaşımı ve sağlık emekçilerinin özlük, mali, sosyal ve demokratik hakları için çalışan bir sendikayız. Diğer sağlık meslek örgütleri olarak da bu dönem buluştuğumuz ve birlikte mücadele ettiğimiz çok gerekçelerimiz oldu.
Özellikle bu son 1,5 yıldır pandemi süreciyle birlikte emek meslek örgütleri ile gerçekten çok ciddi bir emek sarf ettik. Birlikte çok ciddi mücadeleler ortaya koyduk ve sağlık emekçileri olarak da yönetilemeyen ve şeffaf olunmayan pandemi sürecinin doğal olarak toplumun bilgi alma hakkı üzerinden, sağlıklı olma hakkı üzerinden, yaşam hakkı üzerinden yürüttüğümüz politikalarla hem toplumu bilgilendiren, hem sağlık emekçilerinin sağlığını korumaya çalışan bir noktada bizler hareket etmeye çalıştık.”
“PANDEMİ SÜRECİNİN YÖNETİLEMİYOR OLUŞUNU TEŞHİR ETTİĞİMİZ İÇİN OPERASYONA MARUZ KALDIK”
İktidarın pandemiyi yönetemediğini sendika olarak gündeme getirdikleri ve şeffaf olunması noktasında baskı yarattıkları için bu tür baskılarla karşılaştıklarını söyleyen Atabey sözlerine şu şekilde devam etti:
“Doğal olarak bizim söylemlerimiz üzerinden toplumda çok ciddi itirazlarla karşı karşıya kaldılar. Özellikle pandemi sürecinde sayıların çok gerçekçi olmayan rakamlarla verilmesi, hastalıkların çok farklı farklı tanımlamalarla verilmesi, insanların kafalarının karıştırılması ve son 6 aydır da aşı geldi, geliyor, gelecek üzerinden yürüttükleri politikalar ve bizim buna dönük itirazlarımız ve toplumun sağlığını koruyan bir yerden açıklamalarımız onları sıkıştıran, boşa düşüren ve itibarsızlaştıran bir noktaya getirdi. Ve geçen haftada aslında bizim sendikaya ve bizlerin şahsınıza dönük yapılan operasyonun asıl gerekçesinin bu olduğunu ifade edebilirim. Çünkü insanların ölümlerini kabul etmeyen, yaşamı savunan hatta sağlıklı bir yaşam için neler yapılması gerektiği noktasında perspektif veren örgütleriz. SES ve TTB savaşın karşısında duran, barışı örgütlemeye çalışan ve barışa dönük hiçbir şekilde sözünü sakınmayan iki örgütüz.”
“BU OPERASYONUN ADI COVİD OPERASYONUDUR”
Yapılan operasyonun iktidarın sendikalarına yönelik son bir buçuk yıllık öfkesi olduğunu ifade eden Atabey, “Bu operasyonun adı ne olarak basında geçti bilmiyorum ama adı Covid operasyonuydu. Sağlıkçılara dönük Covid operasyonu olarak değerlendirebiliriz. Bu süreç içerisinde birçok çalışmamız dediğim gibi iktidarı rahatsız eden, iktidarı zor duruma düşüren, özellikle zor durumda kalan Sağlık Bakanlığı noktasında bizim açıklamalarımızın bu şekilde üstü örtülmeye çalışıldı” dedi.
“YANDAŞ MEDYA SENDİKAMIZI VE BİZİ RENCİDE EDEREK HEDEFE KOYDU”
Atabey, gözaltı sürecini de şöyle anlattı:
“Biz gözaltına alındık ve 8 gün gözaltında kaldık. 8 gün boyunca bir insan olarak, bu toplumun bir bireyi olarak kendimle ilgili maalesef hiçbir bilgi alamadım. Diğer 7 arkadaşımda keza öyle. Avukatlarımız ısrarla savcıyla buluşup, savcıyla görüşüp bizimle ilgili nasıl bir iddianame hazırlandığını, neyle suçlandığımızı öğrenmek için üstün bir çaba sarf ederken hiçbir şekilde bilgi sahibi olamadı. Ama ne tesadüftür ki gözaltına alındıktan tam 3 saat sonra yandaş medya üzerinden o alanlara servis edildik. Farklı örgütlerle anılarak, o örgütler üzerinden gözaltına alındığımız söylenerek sendikamızı ve bizleri rencide edecek cümlelerle hedefe konulduk.”
“GÖZALTINA ALIRKEN ÇOK İNSAFSIZCA DAVRANDILAR”
Son 5 beş yılı değerlendirdikleri zaman özellikle şu anda AKP iktidarının kendi dışında ki bütün yapıları, terörize ve kriminalize ettiğini vurgulayan Atabey şu şekilde konuştu:
“15 Temmuz sonrasında yaklaşık 11 bin 500 sağlıkçı ihraç edildi. Bunun yaklaşık 820’si sağlık emekçileri sendikasına üye. Ve yine hiçbiri hakkında ne sağlıklı bir soruşturma ne bir iddianame hazırlanmadan bu arkadaşlarımız görevlerinden ihraç edildiler. Şu an geldiğimiz noktada da hiçbir şekilde bizimle ilgili bir delil yokken, bir tespit yokken, ellerinde hiçbir veri yokken, bizlerde gözaltına alındık ve tutuklama talebiyle de hakime gönderildik.
“GİZLİ TANIK İFADESİYLE BİR ARKADAŞIMIZ MORGTA ABĞABEYİNİ YIKARKEN GÖZALTINA ALINDI”
Dosyanın içeriğine bakıldığında sadece bir gizli tanığın ifadesi üzerinden devasa bir operasyon düzenleniyor. Bir arkadaşımız Van’daydı. Onlarca akrep ve yüzlerce polisle evi basılıyor. İstanbul’daki arkadaşımız hasta annesine bakarken oradan alınıp getiriliyor, diğer arkadaşımız abisini kaybetmişti. Morgta cenazesini yıkarken arkadaşımızı o haliyle gözaltına alabiliyorlar, bu kadar insafsız olabiliyorlar. Ve 8 gün boyunca bizimle ilgili hiçbir bilgi paylaşılmazken bu lağım medyası dediğimiz yerlerde bu olaylar sanki gerçekmiş gibi patlatılabiliyor. Oysa şüpheli dediğiniz olgu içerisinde bizler gözaltına alındık ve o şüpheli dediğimiz noktada hakim karşısına çıktığımızda aslında asılsız, hiçbir şekilde gerçekle uyuşmayan iddianame ile karşı karşıya kaldık.
Ama asıl çarpıcı olan biz Covidden dolayı mahkum edildik. Biz covidden dolayı şüpheli konumuna getirildik. Çünkü Covide dönük yönetemedikleri, üretemedikleri politikaları eleştiren bir noktada durduğumuz için biz, bu gözaltıyla, bu operasyona karşı karşıya kaldık.”
“NET OLARAK SÖYLÜYORUZ BU SÜRECİ YÖNETEMEDİLER”
“Bir buçuk yıldır çok net söylüyoruz ve söylemeye de devam edeceğiz, Yönetemediler” diyen Atabey; “Sendika olarak geçmiş dönemlerde tutumumuz neyse emek, barış, demokrasi mücadelemizi nasıl yürüttüysek ve birçok saldırıyla karşı karşıya kaldıysak, bundan sonraki süreçte de bu duruşumuzdan, bu değerlerimizden asla taviz vermeyeceğiz. Ve bu noktada da yürümeye devam edeceğiz” şeklinde konuştu.
“DOSYA BOŞ OLDUĞU İÇİN TUTUKLAYAMADILAR”
Haklarında açılan davanın içeriğinde somut hiçbir delil ve iddia olmadığını belirten Atabey sözlerine şöyle devam etti:
Şunu da belirtmek istiyorum. Evet, “bir insana bir suçu atmak kolay ama o suçu nasıl oluşturduğu, nereye dayandırdığı da önemli. Ama bu dosya tamamıyla boş bir dosyaydı, zaten tutuklayamamalarının da gerekçelerinden biri buydu. Sadece bir gizli tanığın ifadesi üzerinden yürüttükleri bir çalışmaydı ve biz bunun karşısında boyun eğip evet böyle bir yanlışlık oldu ya da böyle bir süreç yürütüldü biz bunu kabul ettik, yolumuza devam ediyoruz demeyeceğiz.”
“SUÇ DUYURUSUNDA BULUNACAĞIZ”
Yaşadıkları hukuksuzluğa karşı İçişleri ve Adalet bakanları hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını söyleyen Atabey “Buna dönük eğer savcı ise savcı, İçişleri Bakanıysa İçişleri Bakanı… Biz buna dönük suç duyurusunda bulunacağız. Hem sağlık emekçileri olarak hem de kendi itibarımız olarak değerlendiriyoruz. Kendi itibarımızı koruyan bir noktada hem birey olarak, insan olarak kendi itibarımız için suç duyurusunda bulunacağız. Ya sağlık örgütleri ile birlikte, eğer onlarda katkı sunarlarsa onlarla birlikte sunamazlarsa biz kendi adımıza Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası adına İçişleri Bakanı’na ve Adalet Bakanı’na bu noktada bir suç duyurusunda bulunacağız. Ve bu sürecin en yakın takipçisi olarak bizler en ön saflarda olacağız.” açıklamasında bulundu.
Eren GÜVEN-Cebrail ASLAN/ANKARA
Yoruma kapalı.