PİRHA-AKD Antalya Döşemealtı Şube Başkanı Ergün Kurt, cemevi olmadığı için derneklerinin salonunu cemevine dönüştürdüklerini ifade etti. Kurt, “Ritüellerimizi yerine getirmek ve Aleviliği tanıtmak için ayrım yapmadan herkese gidiyoruz. Bazen Alevilere bile Aleviliği öğretmek durumunda kalıyoruz ne yazık ki” dedi.
Alevi Kültür Dernekleri (AKD)Antalya Döşemealtı Şube Başkanı Ergün Kurt derneklerinde yürüttükleri faaliyetleri anlattı. Derneklerinin salonunu cemevine dönüştürdüklerini, kadınlara ve gençlere yönelik etkinlikler yaptıklarını, sokak hayvanları için mama desteği sağladıklarını anlatan Kurt, pandemi sürecinden olumsuz etkilenseler de faaliyetlerini asgari düzeyde sürdürmeye devam ettiklerini söyledi. Kurt bu zor süreci ayrım yapmadan dayanışma içerisinde geçirdiklerini belirtti.
Dernekleri hakkında bilgi veren Kurt şunları aktardı:
“Ben Alevi örgütlülüğüne 2007 Antalya Şube Başkanlığı ile başladım. Alevi Kültür Derneği olarak Antalya’da tek bir şubemiz vardı. Antalya Şube başkanlığı ve aynı zamanda AKD Genel Merkezi Örgütlenme Genel Sekreterliği yaptım. 2010 tarihinde Antalya’da şube sayımızı yeni şubeler açarak 6 şubeye çıkardık. Belediye ile ortak işbirliği protokolü çerçevesinde belediyenin kendi mülkü olan bir yeri derneğimize tahsisini yaptırdık. Ondan sonra tahsisatı ve içinin döşenmesi ile ilgili sıkıntı yaşasak da işyeri merkezi içerisinde 170 metrekarelik alandan oluşan şubemiz var.”
“RİTÜELLERİMİZİ YERİNE GETİRMEK İÇİN SALONUMUZU CEMEVİ YAPTIK”
Derneklerinin salonunu cemevine dönüştürdüklerini belirten Kurt sözlerine şöyle devam etti:
“Burada kendi inancımızın ritüellerini yerine getirmek için dairenin içinde 60 metre kare olan büyük salonu cemevi formatına dönüştürdük, çokta güzel bir cemevimiz oldu. Orada kurulduğu tarihten itibaren 3 yıldır öğretimimizin bir parçası olan aşure lokmamızı yapıyoruz. Aşure çorbamızı kaynatıyoruz. Aşuremizi bina içerisinde bulunan dernekte değil, alanda yaptık. Alanda yaparak dedi ki Alevileri bu bölge tanısın, Aleviler kimdir, Alevilerin öğretisi nedir, ne çalar, ne söylerler, ne dönerler. Özellikle ilçenin feodal yapısı olmasından dolayı orada Alevi öğretiyi insanlara anlatmak için merkezde ve cuma namazına giden diğer inanca sahip olan kişilerin cuma namazı çıkışında gelsinler hem bizim lokmamızı bizlerle paylaşsınlar, lokmamızı yesinler, hem de bizi tanısınlar istedik. Bizler niye deyişler söyleriz, semah döneriz bunları anlatmak için çok da güzel bir şey oldu.
“ALEVİLİĞİ TANITMAK İÇİN ALANA ÇIKIP LOKMALARIMIZI HERKESE DAĞITTIK”
Pandemi kısıtlamalarına rağmen bu sene de aşure etkinliği yaptıklarını dile getiren Kurt şunları aktardı:
“Bu pandemi süresince yasaklar vardı. Bu yasaklardan dolayı da bazı etkinlikler kısıtlandı. Türkiye genelinde 100’ün üzerinde şubemiz var ve Alevi Bektaşi Federasyonu’nun en büyük bileşeniyiz. Dedik ki, böyle büyük bir örgütlenme kendi içerisine kapanmaz, kendi tedbirlerimizi alalım. Sosyal mesafe kuralını, hijyeni, maskeyi göz önüne alarak, hiçbir canımızın hayatını da tehlikeye atmadan ne tür etkinlikler yapabiliriz noktasına baktık.
“BİR ALEVİ ÖRGÜTÜ KADAR OLAMIYORUZ, DİYORLAR”
Bu senede açık alanda masa açmadan, oturum düzeni yapmadan yine 3 bin kişilik aşuremizi kaynattık, canlarımıza dağıttık. İnsanlarımız alıp evlerine götürdüler, lokmalarımızı paylaşmış olduk. Bu lokmalarımızı yaparken de hiçbir kurumdan destek almadan, Alevi ve Sünni canlarımızın lokmalarıyla yapmaya çalıştık. Bu etkinliklerimizle birlikte bölgede gerçekten bazı siyasi partiler, Alevi kimliğine sahip olmayan insanlar artık Alevileri konuşmaya başladı ve kendi içlerinde bile bir Alevi örgütü kadar olamıyoruz deme noktasına kadar geldi bu iş.
Geçen sene pandeminin başladığı dönemden itibaren bir proje başlatalım, canlarımıza can olalım dedik. Pandemi sürecinde işinden, ekmeğinden, aşından olan farklı etnik gruplara mensup canlarımız vardı. Sadece Alevi canlarımız değil. Bunlarla ilgili dostlarımız sağ olsun bizi seven, Alevileri seven, gerçekten Alevi öğretisini özümseyen dostlarımız, Alevi kimliğinin dışında olan insanların da desteklerini alarak canlarımıza bir gıda desteği verdik. Bu desteği yaparken hiç kimseyi inançsal kimliğinden, siyasal kimliğinden ve gerçekten ötekileştirmeden herkese can gözüyle bakarak ulaşmaya çalıştık. Sadece Döşemealtı’ndaki bölgemizde değil, kendi bölgemizin dışına çıkarak adeta kendi kabuğumuzu kırarak oradaki canlarımıza da ulaştık.”
“KADINLAR VE GENÇLER BİZİM İÇİN ÇOK ÖNEMLİ ”
Ormanda yaşayan hayvanlara mama desteği sağladıklarını da söyleyen Kurt, şubelerinin kurulduğundan bu yana yaptıkları faaliyetleri ve etkinlikleri de anlatarak şu bilgileri paylaştı:
“Bu yetmedi ne yaptık? Hafta sonları yasaklarının olduğu dönemlerde hayvan canlarımıza kırsaldaki, ormandaki sokak hayvanlarını besledik, onlara mama desteği verdik. Çünkü diyoruz ki o da can. Ki asıl ihtiyacı olan canlarımız onlar, onlara da can olalım dedik. Biliyorsunuz Alevi öğretisinde 1960 senesine kadar kasaplık mesleği yoktu. Aleviler kan akıtmaz. Alevilerin temel düsturu nedir? Sevgidir, kabesi candır o mantıkla bakarak bunları yaptık.
Biraz da geriye dönersek, kendi inançsal ziyaretlerimizi yaptık, gittik türbeleri ziyaret ettik, canlarımıza geziler düzenledik. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde iki defa kadınlarımızı aldık gezilere götürdük. Antalya’nın farklı bölgeleri olsun, Isparta’nın karlık olan bir bölgesi var oraya götürdük. Hem kayak yaptılar hem de mangal yapıldı. Lokmalarımızı paylaştık. Kadınlar gününü de unutmadık, çünkü kadınlar bizim baş tacımız. Alevi örgütünde, Alevi örgütlenmesinde kadınlar temel meseledir. Kadınlar olmasa hiçbir toplumun da geleceği olmaz, diyoruz. Kadın ve gençlik çok önemli.”
“NE ACIDIR Kİ ALEVİLERE ALEVİLİĞİ ÖĞRETMEYE ÇALIŞIYORUZ”
Bulundukları bölgenin feodal bir yapısı olduğunu ve örgütlenme konusunda zorluklar yaşadıklarını da ifade eden Kurt son olarak şunları kaydetti:
“Bizim bölgemiz feodal bir bölge olmasından dolayı örgütlenme gerçekten sıkıntılı. Bölgemizdeki Alevilere Alevi öğretisini öğretmeye çalışıyoruz Alevi’ye Aleviliği öğretiyoruz çok acı bir şey aslında. Alevi kimlikli bir insana, bir Alevi ana babadan doğan bir insana Aleviliği anlatmak kadar çok üzücü bir şey yok.
Çalışmalarımız devam ediyor. Yasaklar devam ettiği sürece biz yine canlarımıza can olmaya yine devam edeceğiz. Tabi sosyal mesafeyi koruyarak, canlarımızı ve kendi canımızı da koruyarak ama hiçbir canımızın da yatağa aç girmesine müsaade etmeyiz, buna ne vicdanımız el verir ne de öğretimiz el verir. Herkese can olmaya devam edeceğiz.”
Cebrail ARSLAN/ANTALYA
Yoruma kapalı.