PİRHA-HDP İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu, TBMM Genel Kurulunda yaptığı konuşmada; İstanbul Arnavutköy Cumhuriyet Ortaokulu’nda, din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmeninin “Alevilerin yemeği yenmez” şeklindeki beyanı sonrası Arnavutköy Cemevi tarafından yapılan şikayet üzerine, Cumhuriyet savcılığının “kovuşturmaya gerek yok” kararına tepki göstererek, Türk Ceza Kanunu’nun 216’ncı maddesinde kin, nefret, belli bir etnik gruba, dini inanca, mezhebe yönelik nefret söylemlerinin cezalandırılmasına ilişkin hükmün işletilmemesinin, Alevilere hakaret etmenin yargı önünde de cezasız bırakıldığına dikkat çekti.
Haberin Videosu
2018 yılında İstanbul Arnavutköy Cumhuriyet Ortaokulu’nda, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeninin “Alevilerin yemeği yenmez” şeklindeki sözleri sonrası Arnavutköy Cemevi tarafından yapılan şikayeti değerlendiren, Cumhuriyet savcılığı “kovuşturmaya gerek yok” kararı verdi.
“NEFRET SÖYLEMİ TAKİPSİZLİKLE SONUÇLANMIŞTIR”
Konuyu Meclis gündemine taşıyan Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu, takipsizlik kararına tepki göstererek, şunları ifada etti:
“Geçtiğimiz hafta, bu konuyla ilgili Cumhuriyet Savcısı bir karar veriyor ve diyor ki: “Kovuşturmaya yer yok.” Şimdi, gerekçeleri şunlar; “Bu söylem aleniyet unsuru bakımından gerçekleşmediği için, yani aleniyet taşımadığı için kovuşturmaya gerek yok. Bu söylem kamu güvenliği açısından da bir sorun teşkil etmemektedir. Bu nedenle de soruşturmaya gerek yok” diyor ve TCK’nın 216’ya 2’nci maddesinde düzenlenen suç kapsamında olmadığını ifade ediyor. Oysa Ceza Kanunu’nun 216’ncı maddesi çok açık yani kin, nefret, belli bir etnik gruba, dini inanca, mezhebe yönelik nefret söylemlerinin cezalandırılmasına ilişkin bir madde. Fakat bu savcı bütün bu söylemden kaynaklı olarak herhangi bir soruşturmaya, kovuşturmaya gerek yok diye bir karar veriyor.”
“ALEVİ’NİN YEMEĞİ YENMEZ” HAKARET DEĞİLSE BİR TOPLUMA YÖNELİK KİN, NEFRET DEĞİLSE NEDİR?”
Kenanoğlu konuşmasının devamında şunları söyledi:
“Herhangi bir öğretmen ya da herhangi bir kişi bırakın öğretmen olmayı, Twitter’dan herhangi bir sosyal medyadan -ne bileyim- Alevilerle ilgili değil de başörtüsüyle ilgili, camiyle ilgili, Müslümanlık, Sünni insanlarımızın inançlarıyla ilgili kötü bir laf etmiş olsaydı ne olurdu?
Bir; bu savcı böyle bir karar verebilir miydi? İki; bu savcı böyle bir karar verse görevinin başında durabilir miydi? Kendisine bırakın haritadan yer beğenmeyi bu mesleği, bu görevi yerine getirebilir miydi? Savcı olarak görevinde kalabilir miydi? Bunların hepsinin cevabını biz biliyoruz. Meclis kürsüsüne çıkıp diyorsunuz ki; Aleviler bizim kardeşimizdir, biz mezhepçilik yapmıyoruz, bizim Kürtler kardeşimizdir. Biz etnik, inançsal ayrımcılık yapmıyoruz. İyide pratik öyle değil ki. Pratik burada. Daha ne diyecekti bu öğretmen. Yani “Alevi’nin yemeği yenmez” hakaret değilse bir topluma yönelik kin, nefret değilse daha ne diyecekti? Ne söylemesine bekliyordunuz ki kin nefret ve hakaret olsun? Şimdi o yüzden burada güzel laflar ederken bunun karşılığının olup olmadığını da bir tartmanız gerekiyor. Oysa bütün bunların bir karşılığı yok.”
PİRHA/ANKARA
Yoruma kapalı.