PİRHA- Suruç Aileleri İnisiyatifi, bu ay yapmaları gereken açıklamayı, koronavirüs salgını dolayısıyla sosyal medya üzerinden yaptılar. 20 Mayıs’ta görülecek 14. duruşma öncesi taleplerini sıralayan inisiyatif, “Dava dosyasında tanık olarak dinlenen Abdullah Ömer Arslan tutuklansın. Dava dosyası kapsamında hakkında kırmızı bültenle yakalama kararı çıkarılan İlhami Bali hakkındaki yakalama kararı uygulansın” dedi.
Urfa’nın Suruç ilçesinde yaklaşık 5 yıl önce IŞİD’lilerin bombalı saldırısında 33 kişinin hayatını kaybetti, 100’den fazla kişi yaralandı.
Katliamın aydınlatılması ve faillerin cezalandırılması için kurulan Suruç Aileleri İnisiyatifi, koronavirüs salgını nedeniyle bu ayki açıklamasını sosyal medya üzerinden yaptı. Davanın 14. duruşmasının 20 Mayıs’ta görüleceğini belirten inisiyatif, bir kez daha taleplerini dile getirdi.
Açıklamada, “Dava dosyasında tanık olarak dinlenen Abdullah Ömer Arslan tutuklansın. Dava dosyası kapsamında hakkında kırmızı bültenle yakalama kararı çıkarılan İlhami Bali hakkındaki yakalama kararı uygulansın” denildi.
Suruç Aileleri İnisiyatifi’nin sosyal medya üzerinden yaptıkları açıklamanın tam metni şöyle:
“Bundan tam 57 ay önce yıkılmış bir kenti inşa etmek için yola çıkan çocuklarımız eşlerimiz ve arkadaşlarımız, mola verdikleri Urfa’nın Suruç ilçesinde bulunan Amara Kültür Merkezi’nde Amara
kültür merkezinde canlı bombalı bir saldırıya uğradı. Yapılan bu katliamda 33 düş yolcumuz ölümsüzleşirken onlarca arkadaşımız yaralandı.
Biz Suruç Katliamı’nda ölümsüzleşenlerin aileleri ve dostları olarak bu katliam aydınlatılsın failler cezalandırılsın diyerek yola çıktık ve sesimizin ulaştığı her yerde Suruç için adalet çığlığımızı
haykırdık. Adalet talebimizi yükseltmek için sayısız basın açıklaması ve eylem yaptık. Meclise giderek adalet talebimizi bir kez de oradan dile getirdik. Hilvan Hapishanesi kampüsünde görülen
duruşmaları takip etmek için Hilvan Hapishanesi kampüsüne giderek, sokakta istediğimiz adaleti mahkeme salonunda da istedik. Ne davanın hapishane kampüsüne kapatılarak gözlerden
kaçırılmak istenmesi ne de mahkeme heyetinin etkili bir soruşturma yapmaktan uzak tavrı bizi adalet mücadelemizden vazgeçirmeye yetti. Biz adalet mücadelemizin önüne çıkarılan her engeli
aşarak bu günlere geldik.
“SURUÇ KATLİAMI DAVASI DA SONUÇ ALMAKTAN UZAK BİÇİMDE DEVAM EDİYOR”
Suruç Katliamı davası Urfa’nın Hilvan ilçesinde bulunan hapishane kampüsünde görülmeye devam ediyor. Diğer katliam davaları gibi Suruç Katliamı davası da sonuç almaktan uzak biçimde devam ediyor. Katliamın hemen sonrasında toplanarak dava dosyasına konulması gereken kamera görüntüleri avukatlarımızın ve ailelerimizin ısrarlı talepleri sonucunda tam 4 yıl sonra dosyaya
konulabildi. Davada sanık olarak yargılanması gereken Abdullah Ömer Arslan isimli kişi davada tanık olarak yer alıyor. Oysa Abdullah Ömer Arslan katliamın yaşandığı gün patlamanın yaşandığı
yerin fotoğraflarını çekerken orda bulunan halk tarafından yakalanıp polise teslim edilmişti. Polise teslim edilen Abdullah Ömer Arslan hakkında hiçbir işlem yapılmadan salıverilmişti.
DAVANIN 14. DURUŞMASI 20 MAYIS’TA
Davanın 14. Duruşması önümüzdeki ay 20 Mayısta görülecek. Davanın 14. Duruşmasına hazırlanırken taleplerimizi bir kez daha kamuoyu ile paylaşıyoruz.
Dava dosyasına eksik olarak konulan görüntülerin tamamı dava dosyasına konulsun. Dava dosyasında tanık olarak dinlenen Abdullah Ömer Arslan tutuklansın.
Dava dosyası kapsamında hakkında kırmızı bültenle yakalama kararı çıkarılan İlhami Bali hakkındaki yakalama kararı uygulansın.
Suruç Katliamı davasında avukatlarımızın ve ailelerimizin talepleri karşılanmazken, Suruç aileleri ve Suruç’ta yaralanan arkadaşlarımız tutuklanarak hapishanelere konuluyor. Suruç ailelerimizden
Kübra Barutçu, Basra Erol, Tahsin barutçu ve stajyer avukat Doğukan ünlü ile Suruç yaralılarımız Efe Çatalbaş ve Merve Nur işleyici hapishanede kalıyorlar. Tüm dünyanın koronovirüsle mücadele
ettiği bugünlerde en riskli yerlerden birisi de hapishanelerdir. Biz hapishanelerde risk altında olan Suruç aileleri ve yaralıların bir an önce tahliye edilmesini istiyoruz.
“SAĞLIKSIZ KOŞULLARDA GÜVENCESİZ ÇALIŞTIRILAN EMEKÇİLER İÇİN DE ADALET İSTİYORUZ”
Bu süreçte çalışmak zorunda kalan onlarca sağlık çalışanı ve emekçi hayatını kaybetti. Koronavirüsten dolayı hayatını kaybedenlerin yakınlarına başsağlığı diliyoruz. Milyonlarca kişi
salgından korunmak için evlerinden çıkmazken başta sağlık çalışanları olmak üzere işçiler ve emekçiler bu süreçte sağlıksız ortamlarda çalışmak zorunda bırakılıyor ya da zorla evrak
imzalatılarak ücretsiz izine çıkarılıyor. Biz Suruç aileleri olarak sağlıksız koşullarda güvencesiz çalıştırılan emekçiler için de adalet istiyoruz.” (HABER MERKEZİ)
Yoruma kapalı.