Alevi Haber Ajansi

‘Asimilasyon gömleğini üzerimizden bir türlü yırtıp atamıyoruz’-VİDEO

PİRHA- Çiğli’de bulunan Alevi kurumları, ‘Asimilasyona karşı gelin canlar bir olalım’ paneli düzenlendi.

Haberin Videosu

Çiğli’de bulunan Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı (HBVAKV), Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) ve Yol Erenleri şubeleri panel düzenledi.

Çiğli Belediyesi konferans salonunda gerçekleşen etkinliğin moderatörlüğünü Deniz Uslu yaptı. Panele PSAKD Genel Başkanı Gani Kaplan, HBVAKV Genel Başkanı Ercan Geçmez, HDP MYK üyesi-Gazeteci Çilem Küçükkeleş, Mehmet Turan dede panelist olarak katıldı.

Pir Süleyman Deprem’in çerağ uyandırdığı panelde HBVAKV Çiğli Şube Başkanı Hüseyin Han kısa bir konuş yaparak misafirleri selamladı.

“İBADETİMİZ, FARKLI İNANÇLARIN DİLİNE GÖRE ŞEKİL ALIYOR”

Panelde ilk söz alan PSAKD Genel Başkanı Gani Kaplan, asimilasyonun ilk olarak dilde başladığının altını çizerek ibadetlerin farklı inançların diline göre şekil aldığına vurgu yaptı. Alevi kurumlarının gayretlerinin bu asimilasyona karşı yeterli olmadığını ve Alevilerin taleplerine göre kendilerini güncelleyemedikleri özeleştirisinde bulunan Kaplan, “Asimilasyon önce dilde başlar. İbadetimiz komşu inançların diline göre şekilleniyor. Tarihten gelen arı bir dilimiz var. Müthiş vurguları elde edebiliriz. Asimilasyonun bir diğeri de cemevleri. Perşembe günleri yürüttüğümüz cemlerde tiyatroya kaçıyoruz. Doğru yürütene sözümüz yoktur. Hakka yürüme erkanında da komşu inançların dilini konuşuyoruz. Hiçbir kurumumuzda konuşulan Alevilerin günlük değildir. Alevi kurumları toplumun en ufak sorununu çözemiyor ise bitmiş duruma gelmiştir. Tarihimizi unutmayacağız ki yaşamı ona göre inşa edelim. Geçmişini unutan bir inanç toplumu haline geldik. Gayretlerimiz yetmiyor. Taleplere karşı kurumlar olarak kendimizi güncelleyemedik. Devletin aklı ile hareket eden herkes Yezit’tir. Hiçbir Alevi devletin aklı ile hareket edemez.”

“SAMİMİYET VE YÜZLEŞME SÜRECİNDEN GEÇMEMİZ GEREKİYOR”

Eşit yurttaşlık talebinin sadece bir gruba ayrıcalık ile değil tüm farklı kültürler ve inançların haklarının teslim edilmesi ile yaşanabilir kılınacağını söyleyen Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı (HBVAKV) Genel Başkanı Ercan Geçmez, buna karşı mücadelenin ise samimiyet ve yüzleşme sürecinden geçmesi gerektiğine vurgu yaptı. Geçmez şunları ifade etti:

“Devletli din ve ırk olunmayacağı bilinmeli. Kültürler kendi özünden çıkartılarak yok ediliyor. iktidar gücünü ellerinde tutabilmek için insan öldürüyorlar. Siyasal İslamı kullanarak iktidara gelmeye çalışılıyor. Kültür ve siyasal duruşumuz anlamında özümüze dönmemiz gerektiğini düşünüyoruz. İnsanların doğuştan gelen hakları için mücadele etmek gerekiyor. Kapitalizm bütün gücü ile zulüm ettiği ortamda elbette zor olacaktır. Bu samimiyet ve yüzleşme sürecinden geçiyor. Alevilik iktidar dini değildir. Amacı insanı kamilliğe ulaştırmadır. Siyasal mücadeleyi de bu çizgi üzerinden geliştirmeliyiz. Aleviler olarak müthiş eksiklikler yaptık ama öz eleştiri veremedik. Alevi örgütlerinin görevi dayanışma ruhunu geliştirmektir. O ruhu geliştirerek, hayata geçirerek farkındalık yaratmaktır. Demokrasi ve hukuk herkes için olmalı. Yaşanan ülkede kafalar kuma gömülerek sorunlar çözülemez. Eşit yurttaşlık kendine ayrıcalık değildir. Cumartesi Annelerinin, Sivas’ta yakılanların dili de biziz. Acıları acılara kırdırırak sorunu çözemezsiniz. Diyarbakır’da Alevi bir sanatçının gidip oradaki tiyatroya dahil olması bizi zorluyor.”

“BU İNANÇ EN ÇOK KADININI GÜÇLENDİREREK YÜRÜYEBİLİR”

“Bu inanç en çok kadınını güçlendirerek yürüyebilir” diyen bir diğer panelist Halkların Demokratik Partisi (HDP) MYK üyesi Çilem Küçükkeleş ise Alevi kurumları içerisinde de kadın örgütlenmesine dair yanlış yaklaşımların olduğunun altını çizdi. Alevi inancının en çok darbelendiği, zedelendiği yer olan kadın konusunda yeniden ayağa kalkmaması durumunda kendini var edemeyeceği eleştirisini yönelten Küçükkeleş, şunları vurguladı:

“Bu meydanlarda birleşebilmek, Hızırın dilini kullanabilmek çok önemli. İnsani kamil yolu sabretmeyi gerektirir. Dolaştığım bir çok yerde Alevilerin kurduğu kurumların anlamını yitirdiğini gördüm. Hakikatın hiçbir zaman kaybolmadığını gören bir toplumuz. Direnmek için güç olmaya gerek yoktur, hakikat olmalıdır. Biz ahlak deyince vicdanı anlarız. Ahlak bugün kapitalizmde kadına yüklenilmiş pozisyona düşürülmüş. Ahlak bir kadının boynunun borcu olacak bir değer değildir. Tekçi sistemler gibi yol yürümeye başladık. Bu felsefeyi kurutmak Aleviliği kurutmaktır. Toplumsal olmadığımız sürece inancımızı yürütme şansımız yok. Bizi bir araya getiren cemevlerimiz var. Biz çok devlet kapılarını bilen bir toplum değiliz. O binaların içini bir türlü dolduramadık. Ama bir diğer eksiklik ise biz kadınlara ait bir mekanımız yok. Ana Fatma, Zeynep Ana’nın yoldaşı olarak kabul ediliyoruz, tabir ediliyoruz. Biz Aleviler de bir şekilde sömürülüyoruz, kirleniyoruz. Tüm diğer kadınlar gibi Alevi kadınlar da eziliyor. Yakın tarihimize kadın ismi veremiyoruz. Bizde de kadına yaklaşımda yanlış anlayış var. Bu inanç en çok kadınını güçlendirerek yürüyebilir. En çok darbelendiği, zedelendiği yerden ayağa kalkamazsa kendini var edemez. İnancımızı iyiliği, güzelliği çoğaltarak koruyoruz. Sözü geleceğe taşıyalım ki bizim evlatlarımız bu inançla yol alıp yürüyebilsin.”

“ASİMİLASYON ÖRTÜSÜNÜ YIRTIP ATAMIYORUZ”

“Asimilasyon örtüsü üzerimize öyle bir yapışmış ki yırtıp atamıyoruz” diyen Mehmet Turan Dede ise, Alevi asimilasyonunda en büyük kaynağın yine içten olduğuna değindi. Asimilasyona karşı en önemli duruşun yol dilini korumanın olduğunu sözlerine ekleyen Mehmet Turan Dede, “Bizler asimilasyona uygun bir nüve olarak görülüyoruz. Asimilasyon örtüsü üzerimize öyle bir yapışmış ki yırtıp atamıyoruz. ‘Her ağacın kurdu kendi özünden, kökünden olandır’ derler ulular. Aleviliği fabrika ayarlarına getirmek istiyoruz. Bu asimilasyonun en büyük kaynağı bizleriz. İbadetlerimizde başka inançların terminolojisini kullanıyoruz. Kendi dilimizi unutuyoruz. Asimilasyona karşı en önemli duruş dilimiz yani yolumuzun dili var. Başka inançların ritüellerini kendimizin gibi uyguluyoruz. Aşıkların sözü ve kelamın özünü ise dualarda arıyoruz. Gerçeğe yani kendimizi uzaklaşıyoruz. İnancımızı başka şeylerin içerisinde arıyoruz. Yamalı bohça ve diğer inançlardan süzülüp gelmiş değiliz. Büyük derecede erozyona uğramış durumdayız. Devlet değerlerimize sahip çıkmaya bile başladı. Meydanlarda şimdi ise aşure dağıtanlar, daha önce aşurelerimizi döküyordu. Yola olan aşkımızı çoğaltacağız. Ancak o şekilde asimilasyona karşı gelebiliriz. Gönül çerağımızı daha da aydınlatmalıyız” diye konuştu.

PİRHA/İZMİR 

 

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak