PİRHA -Sivas Katliamı’nın 26. yıl dönümüne ilişkin yapılan yazılı açıklamalarda adalet mücadelesinin sürdüğü ve Sivas Katliamı’nın unutturulmayacağı vurgulandı.
2 Temmuz 1993 yılında Pir Sultan Abdal Şenlikleri için Sivas’a giden 33 aydın, sanatçı, yazar, şair, karikatürist ve semah dönen canlar gerici güruhlar tarafından Madımak Oteli’nde diri diri yakılarak katledilmişti. Yangın sırasında 2 de otel çalışanı hayatını kaybetmişti. Bugün Sivas Katliamı’nın 26. yıl dönümü. Aleviler başta olmak üzere birçok siyasi parti, sivil toplum kuruluşu, çeşitli yöre dernekleri her 2 Temmuz’da Sivas’ta katledilenleri anıyor ve katliamı lanetliyor.
Sosyalist Kadın Meclisleri ve Ezilenlerin Sosyalist Partisi yaptıkları yazılı açıklamalarla katliamı kınayarak unutturmayacaklarını kaydetti.
Katliamın üzerinden geçen 26 yıla rağmen toplumun vicdanının hala kanadığına vurgu yapan Sosyalist Kadın Meclisleri, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
SİVAS’TAN SURUÇ’A ADALET MÜCADELESİ
Ateşte semah duranları unutma unutturma! Alevi toplumu kendi kültürüne inancına ve kimliğine sahip çıktığı için her dönem siyasi iktidarlar tarafından ayrımcılığa ve katliamlara maruz kaldı. Siva’tan Hollanda’ya kadar uzanan toplumsal hafızamızda bir yara olan bu katliamlar, hala adalet bekliyor. Eğer Sivas Katliamı’yla yüzleşilseydi ve adalet sağlansaydı Roboski, Suruç, Ankara katliamları cezasız bırakılmazdı.
Bizler ne Sivas’ın, Çorum’un, Suruç’un, Roboski’nin, Ankara’nın katillerini unuttuk ne de hesap sormaktan vazgeçtik. Sivas’tan Suruç’a adalet mücadelemiz devam ediyor. Yitirdiğimiz her bir kadının mücadelesini sosyalist kadınlar olarak sahipleniyoruz.
Sivas katliamı davasının zaman aşımına uğraması ve dönemin Başbakanı Erdoğan’ın ‘Milletimiz için, ülkemiz için hayırlı olsun’ sözü katliamcı erkek egemen devlet sisteminin devam ettiğini gösterdi. ‘Bu dava mahşere kalmayacak’ diyen Alevi halkımıza sözümüz olsun ki Asuman, Gülsüm, Menekşe ve diğer canlar gibi ateşe semah durup adalet talebimizi haykıracağız.
HER ADIMDA BİR KATLİAM
Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) de açıklamasında şunları belirtti:
Bu toprakların en köklü inanç ve kültürlerinden biri olan Alevi halklarımıza dönük gerçekleştirilen bu katliam daha öncesinde yaşanan onlarcası gibi derin izler bıraktı. Farklı inanç, kültür ve uluslara dönük asimilasyoncu ve kıyıcı yönetim anlayışının ürünü olan Sivas Katliamı sadece devlet aklını temsil etmesi bakımından değil bugün halklarımızın başına musallat olan politik İslamcı faşizmin içinde şekillendiği toprağı görmek bakımından da ayırt edici örneklerden biriydi. Bugün saray rejimi şahsında somutlaşan AKP-MHP faşizmini geriye doğru sardığımızda her adımda bir katliamla karşılaşmak işten bile değildir. Katliamlar tarihinin her sayfasında bazen tetikçi, bazen kışkırtıcı ve bazen de organizatör olarak karşımıza çıkarlar.
Ulusal ve mezhepsel ayrımları emekçileri birbirine kırdırmanın ve buna dayanarak kendi iktidarını üretmenin zemini olarak değerlendiren tekçi anlayıştan beslenen bu devlet sistemi yapısal olarak altüst edilmediği sürece bu yaranın kapanması ya da yenilerinin olmasının engellenmesi mümkün olmayacaktır. Saray rejimi farklı ulusal ve mezhepsel topluluklara nasıl baktığını ve bu katliam geleneğine bağlılığını Suriye-Rojava bölgesinde politik İslamcı katliam şebekeleriyle yaptığı işbirliğiyle her gün teyit etmektedir. Alevileri ayrı bir inanç ve kültür olarak tanımayan, cemevlerine statü meselesini kendine bağladığı yol düşkünü bir kısım dedeleri satın alıp diyanete bağlayarak, yani asimilasyon yoluyla çözmeye çalışan bu zihniyetin yarın bir gün bir başka katliama yol vermesi şaşırtıcı olmayacaktır.
TEK SEÇENEK PİR SULTAN’IN İZİNDEN GİTMEK
Dersim’in, Çorum’un, Maraş’ın, Sivas’ın hesabı sorulmadan, bu katliamcı zihniyet tarihsel adalet karşısında mahkum edilmeden, ne bugünümüz ne de geleceğimiz güvencede olamaz. Tarih boyunca sayısız katliama uğrayan ancak yolundan dönmeyen Alevi halklarımızın adalet için, eşitlik için, özgürlük için tek bir seçeneği vardır oda ‘bozuk düzende sağlam çark olmaz’ diyen Pir Sultan’ın izinden gitmektir. Zalime karşı Zülfikar’ı kuşanmak, AKP-MHP faşizmine karşı direniş bayrağını kaldırmaktır. (HABER MERKEZİ)
Yoruma kapalı.