PİRHA – HDP’li Ali Kenanoğlu, dün TBMM’de Genel Kurulu’nda İstanbul seçimi, Gezi İddianamesi’nin tutarsızlığı ve sözleşmeli öğretmen atamalarındaki mülakat sistemi hakkında konuştu.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu, dün gerçekleştirilen Meclis Genel Kurulu’nda konuştu. 23 Haziran seçimlerinde HDP’nin katkısına değinen Kenanoğlu, İstanbul seçimini kazanan Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu tebrik ederek başarılar diledi.
“TOPLUMSAL BARIŞIN TESİS EDİLMESİ DEMOKRATİK ANAYASA İLE MÜMKÜN”
23 Haziran seçiminin önemine vurgu yapan Kenanoğlu, siyasetçilerin ve siyasi partilerin seçimlerden halkın yararına sonuçların geliştirilmesi gerektiğinin altını çizerek şöyle devam etti:
“Bu seçimlerin verdiği en büyük mesaj demokrasi, uzlaşı ve kardeşlik siyasetinin egemen kılınması yönündedir. Ötekileştirici, ayrıştırıcı dilin terk edilmesi yönündedir ve toplumsal uzlaşı, toplumsal barışın tesis edilmesi talebi vardır bu seçimlerin sonucunda ve bu da yeni bir demokratik anayasayla mümkün olacak bir şeydir. Bize verilen görev bu seçimlerde budur. Bizim de parlamento olarak bunu yerine getirmemiz, bunu bir ödev olarak almamız gerekiyor.”
“GEZİ DİRENİŞİNİN ALEVİ AYAKLANMASI OLDUĞUNU İDDİA EDEN RAPORLAR VAR”
24 ve 25 Haziran 2019 tarihinde Silivri’de görülen Gezi Davası’na katılan Ali Kenanoğlu, 27 Haziran tarihinde yapmış olduğu genel kurul konuşmasında Gezi İddianamesi üzerine değerlendirmede bulundu. Kenanoğlu, Gezi davasının Alevilerle ilişkilendirildiği hatta bunun bir Alevi ayaklanması olduğunu iddia eden Emniyet raporlarının dahi olduğunu söyledi.
Gezi direnişinde hayatını kaybedenlerin çoğunun Alevi inancına sahip olduklarını belirten Kenanoğlu, “Ancak Gezi davasında şunu gördük: Sanırım zengin bir Alevi bulamamışlar, uluslararası ilişkileri olan bir Alevi de bulamamışlar ki davanın sorumluluğunu Osman Kavala ile Yiğit Aksakoğlu’na yıkmışlar. İddianameyi hepimiz gördük ve o gün Yiğit Aksakoğlu iddianameyi şöyle özetledi, dedi ki: “Tek tutarlı taraf vardı, o da sayfa numaralarıydı, 1’den 657’ye kadar hiç hata yapmadan sayfa numaralarını düzgünce yerleştirmişlerdi; iddianame tamamen bundan ibaret düzmece bir iddianameydi” dedi.
Öte yandan Kenanoğlu, konuşmasında sözleşmeli öğretmenlerin mağduriyetlerine değindi. Kenanoğlu, 27 Temmuz 2016 tarihinde açıklanan KHK ile öğretmen atamalarında KPSS puanına ek olarak mülakat sisteminin de eklendiğini, ancak bu sistemin son derece art niyetli ve tarafgirli kullanıldığını belirtti.
Tabii, bu süre meselesi sorunlu, sıkıntılı bir mesele değil teklif edilen açısından ancak bütün mesele atamalarda. 27 Temmuz 2016 yılında yayınlanan 668 sayılı KHK şöyle diyor:
“Sözleşmeli öğretmenler, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 48’inci maddesinde öngörülen genel şartlar ile öğretmen kadrosuna atanabilmek için aranan özel şartları taşıyanlardan Kamu Personel Seçme Sınavı -yani KPSS- puan sırasına konulmak kaydıyla alım yapılacak her bir pozisyonun üç katına kadar aday arasından Bakanlık tarafından yapılacak sözlü sınav başarı sırasına göre atanır.” Yani burada öğretmen atamalarında KPSS’yi, yazılı sınavları yeterli görmeyip arkasından “mülakat” dediğimiz sınavlarla sonucu etkileyen bir durum var.
Şimdi, bütün bu problem olarak karşımıza çıkan da bu durum. Aslında bu, daha önce FETÖ’nün sınav sorularını çalıp yandaşlarına vermesiyle sonuçları değiştirmesi açısından mülakatlarla aynı şeyi ifade ediyor. Yani siz ha sınav sonuçlarını çalmışsınız yandaşlarınıza vermişsiniz ve sonucu değiştirmişiniz, ha mülakat yaparak işinize gelen şekilde sorularla sonucu değiştirmişiniz, bunun çok bir şey fark ettiğini söyleyemeyiz. Kaldı ki bu konuda geçmişte en çok mağdur edilenler de yine mütedeyyin kesimler olmuşlardır ama maalesef kendi yaşadıkları mağduriyetin şimdi de diğer kesimlere yaşatılmasıyla karşı karşıyayız.
KPSS’de Türkiye 6’ncısının bile mülakatla aşağıya çekildiğini ve onun yerine daha aşağılardan başarı sıralamasına ait olanların yukarıya çekildiğini çok fazlasıyla biliyoruz. Ve bu sorularda buralarda bu sözlü mülakatlarda sorulan soruların da mesleki konularla hiç alakasının olmadığını kamuoyuna yansıyan haberlerden de biliyoruz. Yani bunların, işte “Reis kimdir?”, “Gezi’ye katıldınız mı?”, “Ezanın Kürtçe okunması hakkında ne düşünüyorsunuz?” gibi soruların da bu mülakatlarda sorulduğu daha öncesinde bu kürsülerde çok dile getirildi ve buralarda tartışıldı. Bütün bunlar aslında konunun en büyük mağduriyet oluşturan kısmını teşkil ediyor ve mutlaka bu KPSS sınav sonuçlarında elde edilen başarı durumuna göre, mülakatlara tabi tutulmadan, liyakat esasına göre atamaların gerçekleştirilmesi gerekiyor. Aksi takdirde, bu mülakatlarda inançsal kimliklere göre, etnik kimliklere göre ve siyasi düşüncelere göre sonuç belirleniyor, mülakatlarda buna göre sonuç çıkartılıyor ve oradan kaynaklı olarak da atamalar düzenleniyor, bu da birçok haksızlığa ve eşitsizliğe yol açmasına sebep oluyor.” (HABER MERKEZİ)
Yoruma kapalı.