PİRHA- Son dönemde gündeme gelen Alevi kurumlarında ihraç konusu tartışılmaya devam ediyor. Alevi kurumları içinde yaşanan ihraçlara ilişkin ABF Genel Başkan Yardımcısı imzasıyla bir açıklama yapan Ali Özveren aynı zamanda AKD yönetiminde yer alıyor.
Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF) Genel Başkan Yardımcısı Ali Özveren, son dönemlerde gündeme gelen Alevi kurumlarında ihraçlar konusuyla ilgili yazılı bir açıklama yaptı. Özveren’in açıklaması şu şekilde:
“Alevi kurumlarının iç işleyişi ile ilgili böyle bir açıklamayı yapmaktan dahi üzüntülü olduğumu belirtmek isterim. Ancak Türkiye’nin önemli bir süreçten geçtiği, iktisadi, toplumsal ve siyasal sorunların giderek katlandığı bir dönemde, kamuoyunun bir süredir Alevi kurumlarının iç işleyiş/disiplin sorunları ile meşgul edilmesi ve bu açıklamaların kurumlarımıza zarar vermesi dolayısıyla bu açıklamayı yapma zorunluluğu doğmuştur.
Kamuoyunun da çok iyi bildiği gibi, Alevi kurumları demokrasinin evrensel ilkelerine göre işlemektedir. Kurum içi seçimler şeffaflıkla yürütülmektedir. Adaylar-üyeler kurumlarımızın her kademesinde düşüncelerini dile getirmekte ve demokrasiye aşık üyelerimiz/Aleviler oylarını kullanarak bir sonraki seçime kadar kurumlarımızı yönetecek kişileri seçmektedir. Seçimler süresince düşüncelerin, projelerin dile getirilmesine hiçbir kısıtlama getirilmemektedir. Şüphesiz, adaylar arasında farklı anlayışlar bulunmaktadır; hangi anlayışın/adayın kurumu yöneteceğine üyeler karar vermektedir. Bir seçimde örgüt seçimini kaybedenler, bir sonraki seçimde düşüncelerini üyelerin takdirine sunmaları önünde hiçbir engel yoktur.
Böylesine serbest ve adil yarışın yapılabildiği sürece rağmen, kurum içi tartışmaların dışarıya taşınmasını birçok üyemizin de doğru bulmadığını söylemek yanlış olmasa gerek. Eğer kurum içi tartışma ortamı kısıtlanmış olsa, kamuoyu baskısı oluşturmak amacıyla tartışmalar dışarı taşınabilir. Ancak böyle bir kısıtlama olmadan, üyelerin takdirine sunmadan kurum içi konuları kamuoyu önünde tartışmak yanlıştır.
Demokrasi sınırsız özgürlük veya disiplinsizlik değildir. Hiçbir kurum veya kuruluş kendi mevzuatının çiğnenmesine, kurumları yıpratıcı davranışlara müsaade etmez. Hele de kurum mevzuatı ve işleyişi demokrasi çerçevesinde işliyorsa, disiplinin işletilmesi kaçınılmaz olur. Aksi takdirde kurumsallaşma sağlanamaz; kamuoyu nezdinde kurumların saygınlığı zarar görür. Bu, özellikle gönüllü olarak işleyen kurumlarda, gönüllü olarak çalışan insanlar açısından çok daha önemlidir; bu tür yapılara karşı eleştirilerde daha dikkatli olunması gerektiğini ileri sürmek yanlış olmasa gerek.
Alevi kurumları adından da anlaşılacağı gibi, bir inanç örgütlenmesidir. Amaçları temel olarak Alevilere inanç hizmeti vermektedir ve bu sorumluluğu yerine getirenlerin, gönüllü olarak çalıştıkları asla unutulmamalıdır.
Alevi örgütlenmesi, diğer inanç yapılarından farklı olarak sivil toplum örgütlenmesidir. Kurum içi seçimler, yukarıda da belirtildiği gibi, demokrasinin evrensel ilkelerine göre yapılmakta; işleyiş, üyelerinin talepleri doğrultusunda yürütülmektedir. Sivil toplum kuruluşları, siyasetle ne kadar ilgili ise, Alevi kurumları da o kadar ilgili olabilir. Alevi Kurumlarını hiç kimse, bir siyasal partinin veya ideolojinin arka bahçesi yapmaya çalışmamalıdır; yapamaz.
Alevi kurumları tereddütsüz olarak demokrasi yanındadır; demokratik olmayan siyasal parti ve ideolojilerin karşısında yer alır. Ancak bu temel birlikten sonra kurumlarımızın üyeleri ve yöneticileri arasında farklılaşmalar olduğunu inkar edemeyiz. Eğer, bu farklılıklara eşit duracak bir yönetim sergilenmez ise, bir olmamız, iri olmamız, anti-demokratik uygulamalara karşı güçlü duruşumuz olanaksız olur. Bu yüzden de, Alevi kurumlarının/örgütlerinin hiçbir kişi, kurum, siyasal parti veya ideolojinin arka bahçesi olmaması konusunda titiz olmak gerekir. Aksi takdirde yıllardır gönüllülerin sırtlarında taşıyıp bu aşamaya getirdikleri kurumlarımız hızlı bir şekilde yok olma tehlikesi yaşayabilirler.” (HABER MERKEZİ)
Yoruma kapalı.