PİRHA- Sağlık durumu kritik eşiği aşan tutuklu HDP Milletvekili Leyla Güven’in açlık grevi eylemi 76’ncı gününde devam ediyor. TTB, Güven’in sağlık durumunun bağımsız bir hekim heyeti tarafından takip edilmesi için cezaevi savcılığına yaptıkları başvurunun Adalet Bakanlığınca reddedildiğini açıkladı. SES ise Sağlık ve Adalet Bakanlığı’na can kaybı yaşanmadan diyalog zemininin oluşturulması için çağrıda bulundu.
Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven’in açlık grevi bugün 76’ncı gününde.
Diyarbakır E Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan Güven ile beraber 250’yi aşkın tutuklunun da açlık grevi eylemi devam ediyor.
TTB’NİN TALEBİNE RED
Sağlık durumu gittikçe kötüye giden Güven’in durumuna ilişkin Türk Tabipleri Birliği (TTB) Açlık Grevi İzleme Heyeti Üyesi Cigerxun Polat bir açıklama yaptı.
Açlık grevi eylemcilerinin yoğun semptomlarının kendilerine ulaştığını belirten Polat, “Leyla Güven’le ilgili bize ulaşan bilgiler çok yoğun yorgunluk, bulantı, kusma, sıvı alamama durumu söz konusudur” dedi.
Güven’in sürdürdüğü açlık grevi eylemi nedeniyle avukatları aracılığıyla yakınlarının Diyarbakır Tabipler Odası’na başvurması üzerine Diyarbakır E Tipi Cezaevi savcısıyla görüştüklerini aktaran Polat, “Leyla Güven için bağımsız bir hekim heyetinin oluşturulmasını ve sağlık durumuna dair tespitleri yapmasını talep ettik ancak Adalet Bakanlığı tarafında ret cevabı aldık” dedi.
Polat, bakanlığın, “Uygun değil, gereken müdahaleleri kendimiz yaptık” dediğini aktardı.
SES’TEN ÇAĞRI
Cezaevlerine yayılan açlık grevlerine dair bir açıklama da Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası’ndan (SES) geldi.
Ankara’daki SES genel merkez binasında düzenlenen toplantıda konuşan SES Eş Genel Başkanı İbrahim Kara, açlık grevi eylemlerinin kritik aşamada olduğunu belirtti.
Kara, sendikalarına ulaşan bilgilere göre 22 Ocak tarihi itibari ile 60 cezaevinde 293 kişinin açlık grevi eyleminde olduğu bilgisini paylaştı. Kara, açlık grevindekilerin durumlarının tespiti için sağlık örgütleri ve insan hakları örgütlerinden oluşan bir heyetin cezaevlerini ziyaret etmesine izin verilmesini istedi.
Ayrıca Kara, tutuklu ve hükümlülerin kalıcı zarar görmemesi ve can kayıplarının yaşanmaması için Adalet Bakanlığı’nı ve Sağlık Bakanlığı’nı diyalog zemini oluşturarak gerekli adımları atmaya davet etti.
Açıklamada, “Cezaevlerinde açlık grevi yapan tutuklu ve hükümlülerin sağlık durumlarına ilişkin avukatlarından ve görüşmecilerinden almış olduğumuz bilgilere göre kritik aşamaya gelinmiştir. Özellikle Diyarbakır E Tipi Cezaevi’nde tutuklu olan ve süresiz dönüşümsüz açlık grevinin 76. gününde olan Leyla Güven’in bitkin ve yorgun olduğu, ciddi kilo kaybı yaşadığı, görme bozukluğu olduğu, tansiyon düşüklüğü yaşadığı, eklem ve kas ağrıları çektiği, bulantı nedeniyle sıvı almada zorlandığı, ses ve gürültüye karşı hassasiyetinin olduğu ve özellikle son bir hafta içerisinde enfeksiyon bulgusu olabilecek ateş yüksekliği şikayetlerinin olduğu, avukat ve ziyaretçi görüşmesine çıkmakta zorlandığı ifade edilmektedir.” denildi.
“Cezaevlerinde görev yapan ve açlık grevcilerinin sağlığından da sorumlu olan sağlık emekçilerini bu değerlere bağlı kalmaya, açlık grevcilerinin sağlık durumunun izlenmesinde rehber niteliğindeki Malta Bildirgesi’ne uygun davranmaya çağırıyoruz” denilen açıklamada şunlar kaydedildi:
“Tutuklu ve hükümlülerin ‘hekim seçme ve 2. bir görüş alma hakkının kullandırılması gerekmektedir, sendikamız böyle bir talep olması durumunda sağlık kontrollerinin yapılabilmesi için sorumluluk alacaktır.
Cezaevinde kalanların onurları, insan hakları, yaşam hakkı ve sağlık hakkının korunması devletin sorumluluğundadır. Açlık grevlerinin herhangi bir aşamasında cezaevi kurumlarının olası şeker, tuz ve vitamin yasağı, yaşam hakkı bağlamında zamana yayılmış işkence ve kötü muamele olarak ele alınabilecek bir tutumdur. Bu ve benzeri tutumlar ne yazık ki, geçmiş yıllardaki açlık grevlerinde sakat kalma ya da ölümle sonuçlanabilecek ağır sonuçların yaşanmasına neden olmuştur.
Bu nedenle açlık grevi yapanların sağlık çalışanları tarafından düzenli takip edilmesi, ihtiyaçları olan su, tuz, şeker ve B1 vitamininin sağlanması, kendilerine bakamayacak duruma geldiklerinde refakatçilerinin olması, zor kullanmaktan kaçınılması gibi konular ek sağlık sorunları ortaya çıkmasını engelleyecektir.
Yine açlık grevi yapanların açlık grevini bıraktıklarında en az sağlık sorunu yaşamalarına olanak verecek bakımını ve bırakanların tedavi koşullarının sağlanması için çaba harcamak, yaşam ve sağlık hakkının gerçekleşmesi devletin sorumluluğundadır. Açlık grevlerinde “sıvı, B grubu vitamin, tuz, şeker ve karbonat” alımı yaşamsal olduğu kadar, eylem sonlandıktan sonra kalıcı beyin hasarlarının önlenmesi açısından da kritik önemdedir.
Vücutlarında engellik oluşturacak tahribatlar oluşmaması ve ölümlerin yaşanmaması için hükümeti ve ilgili bakanlıkları ulusal ve uluslararası sözleşmelere uygun, insan hakkı ve yaşam hakkını savunan bir tutum içerisinde olmaya davet ediyoruz. Tutuklu ve hükümlülerin kalıcı zarar görmemesi ve can kayıplarının yaşanmaması için Adalet Bakanlığı’nı ve Sağlık Bakanlığı’nı diyalog zemini oluşturarak gerekli adımları atmaya davet ediyoruz.”
PİRHA/ANKARA
Yoruma kapalı.