Kayseri Sarız’a bağlı Binboğa köylerinin biraraya geldiği Doğa ve Kültür Festivali’nin 2’ncisi, Kırkısrak Köyü’nde yoğun katılımla gerçekleşti.
Kayseri’nin Sarız ilçesine bağlı Binboğa köylerinin ortak düzenlediği 2. Doğa ve Kültür Festivali Kırkısrak Köyü’nde yoğun katılımla gerçekleşti.
Etkinlik Halk oyunları grubunun yöresel gösterisi ile başladı. Ardından “İç ve dış politikada neler oluyor?” başlığıyla düzenlenen panele Evrensel yazarı Yusuf Karataş, HDP Antalya Milletvekili Kemal Bülbül, 26. Dönem CHP Milletvekili Mehmet Tüm ve Araştırmacı Yazar Mehmet Bayrak katıldı.
“BİZİM GÜCÜMÜZ HAKİKATTİR”
Seçim öncesi yaşanan zorlukların önümüzdeki yerel seçime ışık tutması gerektiğini söyleyen HDP Milletvekili Kemal Bülbül, “Tüm zamanlarda çoğunlukla kullandığımız bir kavram olan hakikat siyasetten büyüktür. Hakikat, örgütleyen, ifade eden, yaşatan, yürüten bir durumdur. Siyaset, günlük yaşam içerisinde çözüm arayan bir bilimdir ve siyaset bilimini yürütenlerin paçasından bugün pislik akmaktadır. Yezid soylu bir iktidar var. HDP’liler ve HDP’ye destek verenlere yönelik tehditleri seçim öncesinde de çok duyduk ancak tehditleri bizi yıldırmadı ve yıldıramayacak. Türkiye’de çok kimlikli, çok kültürlü, laik, demokratik cumhuriyet oturana kadar mücadelemiz sürecek. Bu bizim için ahlaki, vicdani bir görev. Bunu aşmakla da kalmayacak, Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ gibi şu an zindanda bulunan bütün arkadaşlarımızı, gazeteci arkadaşlarımızı, Enis Berberoğlunu özgürleştireceğiz. Bizim gücümüz hakikattir. Bizim gücümüz haktan aldığımız mücadele anlayışıdır. Türkiye’de saydığımız kesimler bir araya gelmeden bu ırkçı, gerici iktidara son veremeyiz” dedi.
TÜM: SİSTEM DEĞİŞMEDİĞİ SÜRECE HEPİMİZ İÇİN SORUN DEVAM EDECEKTİR
CHP 26. Dönem Milletvekilli Mehmet Tüm, “Seçilmiş belediye başkanları ve milletvekilleri içeride. Gazeteciler, akademisyenler içeride. İnsan haklarından söz etmek mümkün değil. Ülkede rejim tam olarak değişti. Tek bir adamdan söz etmemek mümkün değil. ‘OHAL’i kaldırdık’ dediler ancak kalıcı hale getirdiler. Valilere verilen yetkiler şimdiye kadar görülmüş bir yetki değil. Durum Hitler Almanyasından farklı değil. Yargı bağımsızlığından söz etmek mümkün değil. Burada yapılması gereken şey düzenden mağdur olan herkesin yan yana gelmesi. İktidar kendisinden olmayan yüzde 50’yi düşman görmektedir. Böyle bir ülkede huzurlu olmak mümkün değil. Kendi ülkemizde barış içerisinde, bir arada yaşayalım istiyoruz. Türkiye çok kimlikli bir ülkedir. Alevilerin kendi inancını yaşaması kimseye zarar vermez. Kürtlerin kendi dilini konuşması kimseye zarar vermez. Asıl sorun sistemde. Sistem değişmediği sürece hepimiz için sorun devam edecektir. Bu topraklarda sorunumuz ortaktır. Herkesle yan yana gelmek zorundayız” dedi.
KARATAŞ: AYRIMCILIK YAPMADAN BURJUVA HÜKÜMETE KARŞI BİRLİĞE İHTİYACIMIZ VAR
Evrensel Gazetesi Yazarı ve Emek Partisi MYK Üyesi Yusuf Karataş ise, “Türkiye son birkaç yılda iç ve dış politikanın ilk defa bu kadar iç içe geçtiği bir dönem yaşıyor. Ülkenin başındaki kişi dışarıya ey nidaları atarken mesajı içeriye gönderiyor. Afrin’e operasyon aslında iç politikaya yönelikti. Bu dönem boyunca iktidarın politikası hem iç politikada hem dış politikada yeni bir rejimin inşası hedefindeydi. 24 Hazirandan sonra yeni sisteme geçildi ve tek adam rejimi resmi olarak işler hale geldi. Erdoğan’ın şahsında Osmanlı sultanlarına özenen bir karaktere sahip. Bu nedenle bu rejime ‘Türk tipi başkanlık’ diyor. Ancak mesele sadece Erdoğan değildir. Onunla kader birliği yapmış burjuva kesimler, dışarıda yayılma planları yapan tekelci burjuva da başkanlık yönetimiyle başa geçmiştir” diye konuştu.
Karataş şöyle devam etti:
“2012’de Orta doğunun büyük ülkesi olma hevesiyle Suriye’ye müdahale eden iktidar, Erdoğan iktidarıydı. O dönem batılı emperyalistler Erdoğan’ın yanındaydı. Suriye savaşı mezhep savaşı gibi gözüküyor ve radikal İslamcı örgütlerin egemen hale geldiği bir savaş haline geldi. Esad’ın devrilmemesiyle ile batılı ülkeler Ortadoğu politikalarını değiştirmek zorunda kaldı, Türkiye’de iktidar politikasını sürdürdü. Pazarlık için olmazsa olmaz bir politika olarak gördü ve Kürtlerin ortaya koyduğu mücadeleyi etkisizleştirecek gücün radikal İslamcılar olacağını düşündü. Yabancı patronlara ‘İktidarım boyunca hiçbir yabancı yatırımcı kaybetmedi, benim dönemimde kim sizi engellemeye çalışırsa karşısında beni bulacak’ diyen Erdoğan OHAL’i de grevleri yasaklamak için kullandığını belirtmiştir. Bugün damadını da yanına alarak kabineye sokan Erdoğan, kalıcı OHAL’i devreye soktu. Bu rejim her ne kadar ABD’yle kavga ediyor gözükse de Anti Emperyalist bir odak olarak görmek mümkün değildir. Demokrasi için birliğe ihtiyacımız var. Bu kavgada kim yanımıza gelirse onunla kol kola girmeliyiz. Ayrımcılık yapmadan, burjuva hükümete karşı birliğe ihtiyacımız var.”
BAYRAK: DEĞERLERİMİZE SAHİP ÇIKACAĞIZ VE BİRLİKTE HAREKET EDECEĞİZ
Araştırmacı Yazar Mehmet Bayrak ise kültürel mirasın korunmasıyla kimliklerin korunacağını belirtti. Bayrak konuşmasında şunları söyledi:
“Burada söyleyeceklerim yazdıklarımızın on binde biri bile olamaz. Ne söylersek söyleyelim söz uçar ancak yazı bakidir. Her insanın 4 temel kimliği vardır. Ulusal kimlik, inanç kimliği, sınıf kimliği, cins kimliği. Bunlardan kimseyi soyutlayamayız. Bunları birbirinden ayırmak eksikliktir. Bunlar horlanıyorsa inkâr ediliyorsa sahip çıkmalıyız. Batı literatüründe Batı Toroslar olarak geçen bu coğrafya çok kimlikli bir coğrafyadır. Osmanlı’ya en son biat etmek zorunda kalmış bir coğrafyadır. Bu sebeple bizim birinci görevimiz kendi değerlerimize sahip çıkmaktır. Değerlerimize sahip çıkacağız ve birlikte hareket edeceğiz.”
Panelin ardından folklor ekibi sahne aldı. Devamında Yücel Sarpdere’nin yazdığı ve Uygur Orhan’ın yönettiği “Nasıl kalkındık ama” isimli oyunu Kayseri İşçi Tiyatrosu tarafından sergilendi. Üyelerinin işçilerden oluştuğu tiyatro grubunun oyunu festival katılımcıları tarafından büyük bir ilgi ile izlendi. Devamında yerel sanatçıların konserlerine geniş katılım gösteren yöre halkının görüşü ise ikinci defa düzenlenen şenliğin devam etmesinden yana oldu.
(Kayseri/EVRENSEL)
Yoruma kapalı.