PİRHA – TİKA ile Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği arasında Kalkandelen’de bulunan Harabati Baba Tekkesi’nin restorasyonuna ilişkin işbirliği protokolü imzalandı.Yapılan anlaşmaya tepki gösteren Ayhan Aydın, “Alevi Bektaşi toplumu ve kurumları uyurken, ocaklarımız, dergahlarımız, tekkelerimiz, inanç ve kültür merkezlerimiz çok planlı bir şekilde Sünni (Hanefi) İslam potası içinde eritilip yok edilmek için amansız bir gayretle ve devlet eliyle ele geçiriliyor. Bu oyun her yerde olduğu gibi Balkanlar’da da (Rumeli) tüm hızıyla devam ediyor” diye ifade etti.
Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) ile Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği arasında Kalkandelen’de bulunan Harabati Baba Tekkesi’nin restorasyonuna ilişkin işbirliği protokolü imzalandı. Yapılan anlaşmanın, bir ele geçirme politikası olduğunu ifade eden Ayhan Aydın sosyal medya hesabından yazılı bir açıklama yaparak tepki gösterdi.
“YENİ HAMLELER VE OYUNLARLA KARŞI KARŞIYAYIZ”
“Alevi Bektaşi toplumu ve kurumları uyurken, ocaklarımız, dergahlarımız, tekkelerimiz, inanç ve kültür merkezlerimiz çok planlı bir şekilde Sünni (Hanefi) İslam potası içinde eritilip yok edilmek için amansız bir gayretle ve devlet eliyle ele geçiriliyor. Bu oyun her yerde olduğu gibi Balkanlar’da da (Rumeli) tüm hızıyla devam ediyor” diyen Aydın yazılı açıklamasında şunları ifade etti;
“Balkanlar’da Sarı Saltık, Seyyid Ali Sultan Dergahı, Harabati Baba Tekkesi başta olmak üzere; tertiplerle tüm Alevi Bektaşi yapıları – kurumları yok edilip, ellerimizden alınmak isteniyor. Bizim ise bir kaç demeç, sözde tepkiden başka yapabildiğimiz bir şey olmuyor.Tabii ki Balkanlar’daki tekke, dergah ve kurumların da darmadağınık bir şekilde, ortak hareket etmekten uzak olduğunu da söylemek zorundayız. Otuz yıldır Balkanlar’daki Alevi Bektaşi toplumunu bir araya getirip bir birlik kuramamak da yine bu toplumun kurumsallaşmada, iletişimde, örgütlenme de ne kadar geri kaldığını da acı bir şekilde gösteriyor. TİKA Ve Makedonya’daki sözde İslam Dini Birliği isimli kuruluş işbirliği için anlaşmışlar. Bu görüşmeler uzun zamandır sürüyordu. Ama Harabati Baba Tekkesi’ndeki, Tetova’daki, başta Derviş Abdülmüttalip Bekiri başta olmak üzere Bektaşiler, onların çalışmalarına karşı duruyorlardı. Çünkü burası her şeyiyle bir Bektaşi Tekkesiydi ve Bektaşilerin elinde kalmalıydı. Ama yapılmak istenen “restorasyon” adı altında Tekke’nin ele geçirilmesi, Bektaşilerin dışlanması çabasıydı. Bunu oradaki gerçek Bektaşiler çok iyi biliyorlardı. Şimdi ise işi eski tarihi yapıları restore etmek gibi çok da güzel gibi görünen gayret olmaktan ziyade, Diyanet İşleri Teşkilatı’nın zaman zaman yapamadığını tamamlamak olan TİKA, devletin resmi din anlayışının Balkanlar’da kökleşmesi için hamleler yapmakta, devletin milyarlarını bu iş için harcamaktadır. Şimdi ise oynanan oyunlarda yeni bir hamleyle karşı karşıyayız” diye belirtti.
“ALEVİLİK YOLUNUN VE BEKTAŞİLİĞİN YAŞANMASI İÇİN MÜCADELE ETMELİYİZ”
“Harabati Baba Tekkesi’nde Vahabi zihniyetli işgalden sonra şimdi de sonsuza kadar bu tekkenin elden çıkmasına ilişkin bir son hamle yapılıyor sanırım. Balkanlar’ın en büyük yapısal ve tarihsel Bektaşi Tekkesi belki de bütün Balkanlar’daki en önemli Sünni merkezlerden birisine dönüştürülecek, paralı bir memur gibi, sembolik kendi atadıkları kişiliksizleştirilmiş bir sözde Bektaşi’nin de bulunduğu bu yapı; yaşayan Bektaşiliğin değil de, sembolik Bektaşiliğin bir temsili yeri olacak. Bugün ki iktidarın elinde Türk Devleti bunu Türkiye’de tüm hızıyla yapmaya çalışırken, yani yandaş dedelerini, yani parayla satın aldığı ocak, dernek ve dede eksenli yapılandırmasını (daha önce birçok kez dile getirdiğimiz gibi) Balkanlar’da da eş zamanlı olarak Bektaşiler ve (sözde) Bektaşi Babaları üzerinden yaparak, Alevi Bektaşi yolunu yok etmek için adımlarını göz göre göre atmaya devam ediyor… Bunun şakası ve geri dönüşü yok sevgili dostlar… Yarın çok ama çok geç olacak. Yapılmak istenen çok basit; kendi kimliğini tam yaşatamayan bu kitlenin çeşitli sorun ve zaaflarından da yararlanıp, inanç merkezleri ve önderleri aracılığıyla bu toplumu asimile etmek. Geleneksel yapısını muhafaza etmekte zorlanan; sözde Alevi öncülerinin “kayıkçı kavgası” şeklindeki ilkel yarış, tartışma bile olmayacak basitlikleri yüzünden kaybedilen yıllar sonunda, kendi geleceğine ilişkin projeler geliştiremeyen, gerçek anlamda birlik kurup örgütlenemeyen bu yapı her zaman ki gibi siyasi ikbal, para, mevki, şan şöhret için fırsat kollayan bezirganlar elinde harap olmuş, hep devletin hamleleri karşısında karşı hamle ve bir iki sözde tepkiyle kendini gösterebilecek seviyede kalmıştır. Sonuç da işte böyle olaylar olmaktadır. Demek ki çok daha ciddi çalışmalar yapmak gerekiyor. Yarınlar bizden hesap soracaktır. Alevi Bektaşi yolunun yaşaması, geleceğe çocuklarımıza aktarılabilmesi için artık senlik ve benliklerin tümüyle toprağa gömülmesi ve işbirliğine her zamankinden çok daha fazla önem verilmesi gerekmektedir” denildi.
(HABER MERKEZİ)
Yoruma kapalı.