PİRHA – Tarım Orkam-Sen Genel Başkanı Hamit Kurt, “Borç batağında çırpınan iktidar, bütçe açığını kapatma telaşıyla elde kalan son kurumları da sermayeye peşkeş çekme hazırlığını tamamlamış görünüyor” dedi.
Şeker farbrikalarının özelleştirilmesine ilişkin Tarım ve Orman Çalışanları Sendikası basın açıklaması gerçekleştirdi. Tarım Orkam-Sen Genel Başkanı Hamit Kurt yaptığı açıklamada, “AKP hükümetinin Türkiye Şeker Fabrikaları AŞ’nin 14 fabrikasını özelleştirme kararı Resmi Gazete’de ilan edildi. Borç batağında çırpınan iktidar, bütçe açığını kapatma telaşıyla elde kalan son kurumları da sermayeye peşkeş çekme hazırlığını tamamlamış görünüyor.
Bilindiği üzere şeker fabrikalarının satış ihaleleri 2009 ve 2012 yıllarında iptal edilmişti. 2009 yılında yapılan ihaleler üretim şartı korunmadığı için Danıştay tarafından iptal edilirken, 2012 yılında ise dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından durdurulmuştu” diye konuştu
“AKP’NİN YERLİLİĞİ SERMAYENİN ÇIKARLARINA KADAR”
Kurt, “Türkiye tarihinin en büyük özelleştirmeleriyle yerli-yabancı sermayenin çıkarlarını her şeyin üzerinde tutan iktidar, uzun yıllardır gözünü diktiği şeker endüstrisini özelleştirmek için kararlı gözüküyor. Özelleştirmeler konusunda bugüne değin tüm özelleştirmelerin % 87’sini gerçekleştiren AKP’nin “yerliliği” de ancak sermayenin çıkarlarına kadar oluyor” ifadelerini kullandı.
Kurt şöyle devam etti:
“AKP hükümetinin son 15 yılda yaptığı özelleştirmeler ülke istihdamına ve üretimine bir katkı sağlamazken özellikle Gıda, Tarım ve Hayvancılık sektörlerinde yapılan özelleştirmeler de ülkenin yerli üretimine büyük darbe vurdu. Özellikle Et Balık Kurumu’nda ve süt sektöründe yapılan özelleştirmeler, bugün ülkeyi hayvancılıkta ve et üretiminde ithalatçı durumuna getirdi.
Süt Endüstrisi Kurumu ve TEKEL özelleştirmelerinin sonucunda hem tarımsal üretici, hem de bu alanda çalışan emekçiler çok zor durumda bırakılmıştır. Nerdeyse ülkede kamuya ait fabrika kalmadı. TEKEL’in içki bölümü “değerinin altına” 290 milyon dolara satılırken, birkaç yıl sonra ihaleyi alan firma TEKEL’in içki bölümünü 2,1 milyar dolara satmıştı.”
“ŞEKER FARBRİKALARI TEKELLERE SUNULUYOR”
“Buğdaya göre 4.4 kat ve ayçiçeğine göre 1.8 kat değer sağlayan şeker endüstrisine göz diken uluslararası tekeller, sektörün karlılığından istedikleri payı almak istiyor” diyen Kurt, “Şeker fabrikaların yangından mal kaçırır gibi ABD merkezli ‘Cargill Raporunun’ ardından satışa çıkarılacak olması manidardır. ABD merkezli Cargill raporunda şeker fabrikalarının biran önce özelleştirilmesi istenmişti” şeklinde tepki gösterdi.
Kurt sözlerini şöyle sürdürdü:
“1986’dan beri tarımsal ürün alanında Türkiye’de faaliyet gösteren ve Gıda sektöründe tartışmasız tekellerden biri olan ABD merkezli Cargill firması, Genetiği Değiştirilmiş Organizma (GDO)’lar üzerine çalışmaları ile bilinmektedir. AKP iktidarının en büyük sermaye gruplarından biri olan Ülker ile ortaklığı olan ve Nişasta Bazlı Şeker (NBŞ) üretimini gerçekleştiren firma, şeker pancarı üretiminde kotanın düşürülmesini talep etmiş, Ülker’in bir dizi ürününde doğrudan hammadde üretimi noktasında desteği olan Cargill, şeker endüstrisinin değişmesi gerektiğini savunmuştur.
Diğer yandan, şeker fabrikalarının yapı ve arsalarının şehirlerin en gözde yerlerinde olduğu göz önüne alındığında, böylesi karlı bir alanın Tekellerin iştahını kabartması kaçınılmaz görünüyor.”
“FABRİKALARIN SATILMASI TARIM VE HAYVANCILIĞA DARBEDİR”
Türkiye’de yıllardır uygulanan yanlış politikalarla hayvancılığa darbe indirildi. Halkın et ihtiyacı ithalatla karşılanır hale geldi” diye konuşan Kurt, “Şeker üretimi, hayvancılığı da geliştiren bir sektördür. Şeker pancarı yalnız sanayi ham maddesi değil, aynı zamanda hayvan için çok kıymetli gıda olan yaprak, baş ve posa ile bir yem bitkisidir. Bu ürünün üretiminin gelişmesi, sorunları her geçen gün artan hayvancılık için de büyük önem taşımaktadır” dedi.
Diğer bir öneminin ise, şeker pancarı ekiminden sonraki yıllarda aynı araziye ekilen diğer ürünlerin kaliteleri iyi, yıllık ürün toplamı daha fazla olmakta olduğunu belirten Kurt, “Dekara (doğal) 4 kg saf fosfat, 15 kg potas sağlar. Kendisinden sonra ekilen buğday ve arpa verimliliğini % 20 arttırdığı bilinmektedir. Özelleştirme sonucu besicilik zarar görecek, hammaddesi dışarıdan temin edilen GDO’lu yem kullanımı artacaktır” diye kaydetti.
“FABRİKALARININ SATILMASI GELİR UÇURUMUNUN BÜYÜMESİNE YOL AÇAR”
Şeker fabrikalarının satılmasıyla gelir uçurumunun büyüyeceğine dikkat çeken Kurt şöyle devam etti:
“Özelleştirme adı altında yapılacak satışla birlikte kent ile kırsal bölge arasındaki gelir dağılımındaki eşitsizliği daha da derinleştirecektir.öte yandan istihdam düşecek buna bağlı olarak da kırdan kente göç de hızlanacaktır.
Yaklaşık 350 bin çiftçi ailesi bu işten geçimini sağlamaktadır. Özelleştirme sonucunda Türkiye şeker Fabrikalarına pancar satan üreticilerin % 71’i artık pancar üretemez duruma düşeceklerdir.
Şeker pancarından şekerin yanında, etil alkol, ispirto ve hayvan yemi (Melaz) elde edilmektedir. Yan ürünleriyle de Şeker endüstrisi büyük bir istihdam kaynağıdır. Şeker fabrikalarının özelleştirilmesi durumunda, aile bireyleriyle birlikte sayıları 2 milyonu aşan şeker pancarı ve yan ürünlerinden geçimini sağlayan üreticiler, ciddi sıkıntılarla karşı karşıya kalacaklardır.
Milyonlarca kişiye doğrudan ve dolaylı olarak geçim imkanı veren sektör hükümet eliyle bitirilmek isteniyor. Şeker üreticisine, işçisine, taşıyıcısına, besicisine, kozmetik ve ilaç sektöründen yem sektörüne, biyoetanolsektörününe kadar geniş bir kesime büyük darbe vuruluyor.”
“FABRİKALARIN SATILMASINA SESSİZ KALMAYACAĞIZ”
Özelleştirmelere karşı gerek konfederasyonumuz KESK’in, gerekse sendikamız TARIM ORKAM-SEN’in tavrı yıllardır bilinmektedir. Sendikamızın örgütlü olduğu iş kollarından olan şeker sektöründe yapılmak istenen talan ve yağmaya karşı kararlı mücadelemizi süreceğini kamuoyuna duyururuz” diye konuşan Kurt, şunları kaydetti:
“Emekçilerin on yıllardır alın teriyle yaşattığı Şeker fabrikalarının özelleştirilmesinden vazgeçilmeli, şeker pancarından şeker üretilmeye devam edilmelidir. Başta nişasta bazlı tatlandırıcılar olmak üzere, tüm tarım ürünleri ithalatından vazgeçilmelidir.
Şeker Pancarının yetiştirilmesinden, üretimine ve pazarlanmasına değin tüm süreçte üreticilerin söz ve karar sahibi olacakları örgütlenme egemen olmalıdır. Şeker fabrikaları yeniden yapılandırılmaları, modernizasyon çalışmaları yapılarak rekabet gücü arttırılmalıdır. Nişasta Bazlı Şeker tüketiminde kota artırırken, Şeker pancarı üretimine kota uygulayan hükümetin kimlerle işbirliği yaptığı açıklanmalıdır.
Şeker Fabrikalarının satışı sadece çiftçi sorunu değil, halkın sorunudur. Halk sağlığı her türlü gelirden önemlidir.”
Cebrail ARSLAN/ANKARA
Yoruma kapalı.