Alevi Haber Ajansi

Reklam

’52 yıl önce dışlandığımız için cami yapmak zorunda kaldık’-VİDEO

PİRHA- Karadeniz’de uzun yıllar boyunca Alevilerin varlığını saklaması ve kimliklerini açıklayamamalarının tarihsel, inançsal, sosyal ve ekonomik boyutu var. Karadeniz’de yaşayan Alevilere yönelik asimilasyon ise Osmanlı’dan itibaren Alevi köylerine yapılan camilerle başladı. PİRHA’ya konuşan Ordu Mesudiye’ye bağlı Güzelce Köyü’nde yaşayan Adem Karapınar, “Bu bir devlet politikasıydı” derken,  Alevi Kültür Derneği Ordu Şube Başkanı Tuncay Özenç de, “Asimilasyon Karadeniz bölgesinde ciddi etkili oldu” dedi. 

Haberin Videosu

Reklam

Karadeniz bölgesinde yaşayan Aleviler Osmalı’dan günümüze pek çok asimilasyon politikalarıyla karşı karşıya kaldı. Ancak bütün bunlara rağmen Aleviler günümüze kadar inancını sürdürebildi.

PİRHA’ya konuşan Ordu Mesudiye’ye bağlı Güzelce Köyü’nde yaşayan Adem Karapınar, Karadeniz bölgesinde yaşayan Alevilerin, geçmişte çok bastırıldığını, ses çıkartamadığını ve kimliğini ortaya koyamadığını belirterek, “Bu bir devlet politikasıydı” dedi.

Karapınar, şimdilerde ise gurbete gidip gelmelerle birlikte insanların kimliklerini inkâr etmeden yaşadığını söyledi.

“52 YIL ÖNCE DIŞLANDIĞIMIZ İÇİN CAMİ YAPMAK ZORUNDA KALDIK”

Ordu Mesudiye’ye bağlı Güzelce Köyü’ne yıllar önce baskılardan kurtulabilmek için cami yapılmış.

Karapınar, “52 yıl önce cami yapmak zorunda kaldık çünkü dışlanıyorduk. Yani çarşıya gittiğimiz zaman dışlanıyorduk. Onun için büyüklerimiz baskıdan kurtulmak için başka alternatif bulamadığı için camiyi yaptı” ifadelerini kullandı.

“O dönemlerde cemlerimizi gizli yapıyorduk” diyen Karapınar sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bunlar korkudan olurdu. Bizde belirgin bir yerde cem yapılmıyor her yerde yapılabiliyor. Bir hazırlığı, lokması olan ev cem yapabiliyordu. Cem yapılırken bekçiler vardı, iki, üç kişi dışardan cemi bekler gelen olursa haber verirdi.”

Bu baskıların yıllar öncesinden gelen bir şey olduğunu vurgulayan Karapınar, “Biz geçmişi çok az yaşadık ama duyduk, dinledik, okuyabildiğimiz kadar okuduk. Bundan daha fazla baskılar vardı” dedi.

KARADENİZ’DE ALEVİ OLMAK

Alevi Kültür Derneği Ordu Şube Başkanı Tuncay Özenç de, Karadeniz’de uzun yıllar boyunca Alevilerin varlığının saklanması ve kimliklerini açıklayamamalarının tarihsel, inançsal, sosyal ve ekonomik boyutunun olduğunu söyledi.

Karadeniz bölgesinin genel itibariyle Güvenç Abdal Ocağı mensubu olduğunu söyleyen Tuncay Özenç, Osmanlı’nın Alevilere son dönemdeki bakış açısının ve uyguladığı politikaların Karadeniz’de de kendini farklı biçimde gösterdiğini söyledi.

“1839’DA CAMİ İLE BİRLİKTE OCAK MERKEZİMİZİ KAYBETTİK”

Gümüşhane Kürtün’de bulunan Güvenç Abdal Ocağı’nın yanına 1839’da tahtadan cami yapıldığını ve bununla birlikte ocak merkezlerini kaybettiklerini ifade eden Özenç, yaşanan asimilasyonu şöyle anlattı:

“1839’da Güvenç Abdal Ocağı’nın yanına bir tane tahtadan ahşap cami yapıldı. Ve yakın zamana kadar da bu cami vardı. Orada dergah dedelerine denildi ki; ‘Siz burada Fatih Sultan Mehmet’in size vermiş olduğu vakfiyenin üzerinde bulunan dergahta dergahtarlık yapıyorsunuz. Burada kendinize göre bir inanç sistemi geliştirmişsiniz ve bunu yaşıyorsunuz. Ancak bundan sonra bunu yapmak istiyorsanız bu cami de de imamlık yapmak zorundasınız. Eğer yapmıyorsanız burayı terk edeceksiniz yoksa bu vakfiyeyi sizden devir alacağız.’

1836 yılında da Hacı Bektaş Dergahı’nın içerisine ikinci Mahmut döneminde bir cami yaptırılmıştı. Aynı şey Hacı Bektaş Postnişinlerinden de istenmişti. Onlar da kabul etmeyince birçoğu sürgün edilmişti. O zaman Gümüşhane’deki Güvenç Abdal Dergahtarları bu olaya evet dediler. Yani biz burada gündüzleri camide imamlık yapalım, geceleri dergahta dedelik yaparız böylelikle bu dönemi atlatırız düşüncesiyle. Şimdi de cami- cemevi projesinin temeli olan ve geçmişte modeli olan bu uygulamayı kabul ettiler.

“CUMHURİYET’TEN SONRA İMAMLIK İLE ASİMİLASYON DAHA DA DERİNLEŞTİ”

Ve bir kuşak bunu bir şekilde götürdü. İkinci kuşak biraz daha camiye yakın oldu. Üçüncü kuşak derken tamamen cemevinden uzaklaşıp, cami hocalığına dönüştü. Cumhuriyetin ilanından sonra da bu insanlara direk olarak devlet memurluğundan imamlık kadrosu verildi. Ve doğal olarak biz Gümüşhane Kürtün Güvenç Abdal Dergahı’na inananlar olarak ocak merkezimizi kaybettik.

“ASİMİLASYON KARADENİZ BÖLGESİNDE CİDDİ ETKİLİ OLDU”

Yani Gümüşhane Kürdün’de Güvenç Abdal Ocağı’nın şu anda dedelerinin yaşadığı yer olarak sadece Gürgen Tepe var. Kaldı ki Gürgen Tepe de bu yeni asimilasyon modelleriyle büyük bir asimilasyon politikasına maruz kalmakta. Maalesef 1800’lü yıllardan beri gelen asimilasyon politikası Karadeniz’de ciddi olarak etkili oldu. Türkiye’nin değişik yerlerinde yaşanılan Alevi Katliamları bu bölgeyi biraz dağlara çekilmeye zorladı. Dolayısıyla Karadeniz bölgesi biraz kendi kabuğuna, kendi içine çekildi ama inançsal değerlerini de yaşatmayı başardı. Yani her ne kadar dağ başlarında yaşıyor olsalar da inançlarını, cemlerini, erkanlarını yaşatmayı başardılar.”

KENDİ İMKANLARIYLA YAPTIKLARI CEMEVİNDE İNANÇLARINI YAŞIYORLAR

Karadeniz bölgesinin tarihsel olarak Türkiye’nin tamamında ve genelinde yaşanan Alevi olaylarından, katliamlarından etkilendiğini ve kabuğuna çekildiğini belirten Tuncay Özenç, günümüzde ise kabuğundan çıktığını söyledi.

Özenç, köylerdeki insanların büyük bölümünün son 30 yılda göç ettiğini, kalanların ise inancına sahip çıkma anlamında bulundukları yerlerde kendi imkânlarıyla yaptıkları cemevlerinde inançlarını sürdürmeye çalıştıklarını ifade etti.

Geçmişte inanç anlamında yapılan birçok şeyi bugün sürdürdüklerini söyleyen Özenç, “Musahiplikten görgü cemine kadar Aleviliğin Güvenç Abdal Ocağı’nda yaşadığını görüyoruz. Aynı şekilde kültürel ve sosyal olarak da örgütlülüğün temel dinamikleri oluyor. İnançsal örgütlülük, dolayısıyla bu yönünün güçlendirilmesi, geliştirilmesi ve gelecek kuşaklara aktarılması gerekir” dedi.

KARADENİZ’DEKİ ALEVİLİK İNANCI GİZLİ DE OLSA YAŞIYOR

Uzun ve yorucu tarihsel süreçten sonra Karadeniz Alevileri de genel olarak ‘asimile olmuş, köylerinde cami var, sürekli camiye giderler, cemevine giderler’ şeklindeki düşüncenin aslında doğru olmadığını kaydeden Tuncay Özenç şöyle devam etti:

“Köylerin köy olarak kabul olması için bir köy çeşmesinin, köy okulunun, köy camisinin yani köy kanununda yer alan şeylerin karşılanması lazım. Geçmişte buna istinaden yapılmış bir takım camiler var, yok değil. Daha sonra köylüler hizmet alabilmek anlamında camilerin yapılmasına onay vermiş olanları var. Bu konuda camiye gidenler yok mudur tabi ki vardır. Bu ‘Karadeniz bölgesindekilerin hepsi cami cemaati olmuş, hepsi Aleviliği terk etmiş’ anlamına gelmiyor. Tam aksine inançsal boyutu da dahil tam anlamıyla Alevi Bektaşi dinamiklerini içinde barındıran bir topluluğuz biz. O gözle bakılması lazım.  Dışardan bakıldığı gibi olmadığını beyan etmek isterim” dedi.

“KAMUDA ALEVİLER İSTİHDAM EDİLMİYOR”

“Türkiye’de yaşananlardan Ordu bölgesinin de bağımsız olmadığını, Türkiye’nin genelinde uygulanmayan ne varsa aynısı burada da uygulanmıyor” diyen AKD Ordu Şube Başkanı Tuncay Özenç, “Kamuda istihdam, özel olarak yerel yönetimlerin, belediyelerin, işçi ve istihdam söz konusu olduğu zaman Alevi olduğu bilinen insanların çok fazla tercih edilmediğini görüyoruz. Biz yerelde bunu gördük ve görüyoruz. Nitelikli, kalifiye, donanımlı gençlerimizin bütün ısrar ve çabalarımıza rağmen kamuda istihdamının söz konusu olmadığını yaşadık ve gördük” dedi.

Sevim KAHRAMAN – Semra ACAR / ORDU

Reklam

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak