PİRHA – 32. Musa Anter ve Özgür Basın Şehitleri Gazetecilik Ödül Töreni’nde Abdullah Öcalan’ın mesajı okundu. Uzun süre ayakta alkışlanan mektupta “Edebiyat konusunda Yaşar Kemal ne ise o da odur. Yaşar Kemal Türkçe’de o da Kürtçe’de. Bu çok değerliydi. Bu anlamda ilksel bir özelliği var. Zaten öyle olduğu için kontralar tarafından katledildi” ifadeleri paylaşıldı.
Musa Anter ve Özgür Basın Şehitleri Gazetecilik Ödülleri, sahiplerine takdim edildi. Bakırköy Cem Karaca Kültür Merkezi’nde yapılan törene, katılım bir hayli yüksek oldu.
Törenin yapıldığı salona, Gurbeteli Ersöz ile Musa Anter’in fotoğrafları asıldı.
Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü Meral Danış Beştaş, Tevgera Jinên Azad aktivistleri, Barış Anneleri, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan ile milletvekilleri, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Çiğdem Uçar, Marmara Tutuklu ve Hükümlü Aileleriyle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği ve Demokratik Aleviler Derneği (DAD) üye ve yöneticileri de programda yer alan isimler arasındaydı.
Gecede ilk olarak basın şehitleri adına saygı duruşunda bulunuldu. Programın açılış konuşmasını ise Gazeteci Ahmet Güneş yaptı. Güneş, katledilen basın emekçilerinin izinden gittiklerini vurgulayarak barışın önemine vurgu yaptı. Güneş, Barış ve Demokratik Toplum Sürecinin önemine de değinerek “Kürdistan’da barış, küresel anlamda barışı getirecektir” dedi.
“CİDDİ YURTSEVERDİ”
Programın devamında Abdullah Öcalan’ın, ödül törenine gönderdiği mektup okundu. Musa Anter’in, alanında ilksel başarılarına vurgu yapılan mektupta şu ifadelere yer verildi:
“1970’Ier ortamı Kürtler açısından iyi anlaşılmak durumundadır. İnkâr ileri boyutta. Kaçış çok ileri boyutta. Kürt adını bile kendisine koymaktan kaçınıyor, ortam inkârla örülmüş. Adını bile söylesen, her şeyi kaybettin demektir. 1970’lere girişte tarihsel bir dönüşüm yapmak istiyordum. İstanbul’da derneklere giderek ilk hamlemi yaptım. ‘Kürt kavramını kullanayım’ dedim ve kullandım. Musa Anter’i de ilk kez orada gördüm. Bu ilk ve son görmemdi. Ape Musa çok kıymetlidir, değerlidir. 1940’lardan sonra ilk ses çıkaranlardandır. Belki de İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra tek ciddi yurtseverdi. Tek başına bir parti gibi hareket etti. Yarım asır bir tek parti gibi davrandı. Parti kurmamış, fakat Kürtler için edebiyat yoluyla bir şeyler söylemeye çalışmıştı. Edebiyat konusunda Yaşar Kemal ne ise o da odur. Yaşar Kemal Türkçe’de o da Kürtçe’de. Bu çok değerliydi. Bu anlamda ilksel bir özelliği var. Zaten öyle olduğu için kontralar tarafından katledildi.
Kendisi ile İstanbul’daki görüşmemizde kısa da olsa birlikte yürüme imkânımız oldu. Bize nasihati vardı. ‘Kendinize sahip çıkın’, dedi. Biz de onu yapmaya çalıştık, hala çalışıyoruz. Oradan bugüne geldik.
Şu anda da Barış ve Demokratik Toplumun inşası amacıyla bir süreç yürütüyoruz. Bunun başarısı da özlü ve değerli bir çaba gerektirecek. Başarıya dair inancım ve umudum yüksektir.
Sözün hakikatle buluştuğunda çok etkili olduğu; yaratıcı ve yürütücü olduğu unutulmamalıdır. Bu hakikatle değerli basın çalışanlarının bu konuda sorumlu ve katkı sunucu rolünü oynaması tarihi sorumluluk durumundadır.
Sözlerime son verirken özgür basın şehitlerimizi saygıyla anıyor, Musa Anter’in izinden yürüyerek ideallerini gerçekleştirmeye çalışan basın çalışanlarına başarılar diliyorum.”
Ardından Özgür Basın tarihi ve mücadelesine dair sinevizyon gösterimi gerçekleştirildi.
“APE MUSA VE YOLDAŞLARININ BİZE BIRAKTIĞI MİRASI HER ALANDA TAŞIYACAĞIZ”
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, yaptığı konuşmada şunları söyledi:
“Bugün ödül törenindeyiz. Bu izlediklerimizden sonra basına bin değil, milyon değil, dünya kadar ödül versek bile emin olun az kalır. İnkârcı bir sistem karşısında, infazcı bir sistem karşısında, yok sayan bir sistem karşısında yaşamını ortaya koyan değerli özgür basın emekçilerini saygıyla anmak gerekiyor. Çok önemli şeyler yaptılar. Doğanın, bütün canlıların sustuğu bir ortamda Kürt’ün, emekçinin, Alevi’nin, kadının ve ezilenin sesi oldular. Köşe bucak arayarak hakikati Türkiye halklarına ulaştırmaya çalıştılar. İnfazlara boyun eğmediler, işkencelere boyun eğmediler. Cezaevlerinde uygulanan zulmün karşısında boyun eğmediler ve hakikatle bizleri buluşturdular. Bu hakikatin en önemli temsilcilerinden biri Ape Musa‘dır. Ape Musa duruşuyla, mücadelesiyle ve çalışmasıyla aslında sadece bir basın emekçisi değildi; aynı zamanda sesi, dili yok sayılan Kürt’ün sesiydi. Yok sayılan kadının sesiydi; Nusaybin’deki ağacın, canlının, doğanın sesiydi; ezilenin, emekçinin sesiydi. Bugün Ape Musa’nın devamcısı olan yüzlerce, binlerce genç basın emekçisi arkadaşı görmek, onlarla bir arada olmak gerçekten bizi mutlu ediyor, umutlandırıyor. Bu hakikatin sesi, bu hakikatin emekçileri, bu hakikatin mücadelecileri ve taşıyıcıları olduğu müddetçe emin olun ki kazanacağız. Kürt’ün, Alevi’nin, emekçinin, kadının eşit yurttaş olduğu; herkesin diliyle, kimliğiyle eşit yurttaş olduğu demokratik bir Türkiye’de hep birlikte yaşayacağız. Ape Musa’nın mirasını, Ape Musa ve yoldaşlarının bize bıraktığı mirası sözümüzde, sesimizde, eylemimizde, yaşamın her alanında taşıyacağımızın sözünü veriyorum.”
“BARIŞ GELENE KADAR ÜSTÜMÜZE DÜŞEN SORUMLULUK İÇİN HAZIRIZ”
Barış Annesi Rewşan Döner ise “Söz veriyoruz biz sizin yolunuzu takip edeceğiz. Barış Anneleri yıllardır her şeye rağmen mücadelesini yürüttü ve çalmadığımız kapı kalmadı ve buradan söz veriyoruz; demokrasi, barış gelene kadar biz üstümüze düşen sorumluluk için hazırız. Onurlu bir barış bu ülkeye gelsin hep beraber yaşayalım. Başar yakındır ama çalışmamızı devam ettirmeliyiz” diye belirtti.
“HAKİKATİN YOLUNU AÇTI”
Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü Meral Danış Beştaş da “Ape Musa katledildiği günden bu yana failler açığa çıkmadı ve dosyalar kapandı. Onlar da bizler de failler kimler biliyoruz. Özgür basın emekçileri de Rojava’da, Süleymaniye’de katledildi. Yeni bir süreçteyiz demokratik toplumun inşası çok önemli. Ape Musa’nın kalemi bugüne kadar yolumuzu aydınlattı ve hakikatin yolunu açtı” dedi.
Konuşmaların ardından sanatçı Haluk Tolga sahne aldı.
“BÜYÜK BİR ONUR, AĞIR BİR SORUMLULUK”
Devamında ödüller sahiplerine teslim edildi. Türkçe haber dalında birincilik ödülü “Welatê Xerîbîye’ye Yolculuk” çalışmasıyla Bir+Bir Express’ten Adem Özgür’e verildi.
Ödülünü Asrın Hukuk Bürosu avukatı Raziye Öztürk, Özgür yerine gazeteci Ömer Sönmez’e verdi. Özgür, sürgünde olduğu için törende olamadığını belirttiği mesajında şu ifadelere yer verdi:
“Musa Anter adına verilen bu ödülü almak, benim için hem büyük bir onur hem de ağır bir sorumluluk. Apê Musa’nın mirasını taşımak; Kürtlerin ve sesleri bastırılmış tüm toplulukların hikâyelerini anlatmaya devam etmek demektir. Bu görevi layıkıyla yerine getirmeye çalışacağım.”
“ÖCALAN’IN SELAMINI GETİRDİM”
Raziye Öztürk ise Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın selamını getirdiğini söyledi. Raziye Örtürk, “Sayın Öcalan bu süreçte çalışan herkese özel selam iletti. Uzun zamandan sonra avukatları olarak kendisini gördük. Biz bir kere daha Sayın Öcalan’ın süreci yürütme ve nihayete erdirme inancını bir kez daha gördük. Bu bir süreç en önemli taraflarından biri de toplum. Toplumun sürece destek vermesi önemli. Bu yüzden dilimize, kültürümüze, şehitlerimize saygı duymalıyız, diyorum” dedi.
‘BARIŞ DİLİ’ VURGUSU
Türkçe Haber dalında Jüri Özel Ödülü “Kavga ettikleri çocuğun babası kaymakam çıkınca hayatları karardı: Mezitli karakolunda yaşananlar kan dondurdu” haberiyle HalkTv.com.tr’den Cengiz Karagöz’e verildi. Ödülünü Barışa İhtiyacım Var İnisiyatifi’nden Zeynep Çelik verdi. Cengiz Karagöz, Ercüment Akdeniz’in tutuklu bulunduğunu ve ilk özel haberini onunla birlikte yaptığını belirterek, selamlarını yolladı. Zeynep Çelik ise “Hepimizin barışa ihtiyacı var. Herkesin elini taşın altına sokmaya basının da barış dilini kullanmaya davet ediyorum” dedi.
“YOLUNUZ AÇIK OLSUN”
Görüntülü Haber dalında birincilik ödülü Voys Media’dan gazeteciler Tunca Öğreten ve Murat Baykara’nın imzasını taşıyan “Vatan’da İşkence” röportajına verildi. Ödülünü Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar verdi.
Gazeteciler Öğreten ve Baykara, ödüle layık görüldükleri için teşekkürlerini iletti. Çiğdem Kılıçgün Uçar ise “Siyasal ve basın alanı Barış ve Demokratik Toplum Sürecinde çok önemli bir konumu var. Nasıl ki Apê Musa kalemini yere düşürmediyse gazeteci arkadaşlarımız da bunu yere bırakmadı. Yolunuz açık olsun, gözümüz yolunuzda” dedi.
“BU ÖDÜLÜ BÜTÜN ŞEHİT GAZETECİLER ADINA ALIYORUM”
Fotoğraf dalında Zana Deniz’in “göç” temalı fotoğrafına birincilik ödülü verildi. Ödülünü MKM’den Engin Cengiz verdi. Zana Deniz adına ödülü gazeteci Aziz Oruç aldı.
Zana Deniz’in geceye gönderdiği mesaj okundu. Mesajda şu ifadelere yer verildi:
“Musa Anter ve Gurbeteli Ersöz şahsında Şehit Seyit Evran, Aziz Köylüoğlu, Nagehan Akarsel, Gülistan Tara, Nazım Daştan, Cihan Bilgin ve Egid Roj’u anarak onların bıraktığı mirasın devamcısı olarak mücadelemizi sürdürmeye devam ediyoruz. Bugün beni layık gördüğünüz bu ödülün fotoğrafını çekerken Cihan ile birlikte Tabqa’daydık o halkın arasındaydı ben sınır kapısına gitmiştim, belki Cihan aramızda olsaydı oda haberiyle, fotoğrafıyla ödül alacaktı. Çünkü şehit Cihan ve Şehit Nazım’da Rojava’nın her karış toprağında hakikati sizlere ulaştırmaktan asla geri durmadılar. Onların izinden yürümek bizim için büyük sorumluluktur. Ben bu ödülü şehit Cihan Bilgin ve Nazım Daştan şahsında tüm şehit gazeteciler adına alıyorum.”
“BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ HALKLARIN ÖZGÜRLÜĞÜNÜN BİR PARÇASIDIR”
Karikatür Dalı birincilik ödülü Nuri Doğan’ın “Keder Değil” adlı karikatürüne verildi. Ödülünü Modernite Dergisi’nden Rojdan Erez verdi. Nuri Doğan yerine ödülü gazeteci Mehmet Ali Çelebi aldı. Çelebi, Doğan’ın şu mesajını okudu:
“Basın özgürlüğü halkların özgürlüğünün bir parçasıdır. Onun için destek vermek de insanidir.” Rojdan Erez ise “An serkeftin, an serkeftin” dedi.
“BU ÜLKENİN ZİNDANLARI İŞKENCE VE KATLİAMLARLA DOLU”
Karikatür Dalı Jüri Özel Ödülü Konya Ereğli Cezaevi’nde tutsak olan Mahmut Ulusan’a verildi. Ödülünü Marmara Tutuklu ve Hükümlü Aileleriyle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (MATUHAYDER) Eşbaşkanı Nurten Karagöz verdi. Mahmut Ulusan adına ödülü Musa Şanak aldı.
Burada konuşan Nurten Karagöz, “Bu ülkenin zindanları işkence ve katliamlarla dolu. Ama ne kadar tecrit etseler de özgürlük sınır tanımıyor ve çıkıp ödüle geliyor. Bize düşen yoldaşlarımızın mücadelesine destek vermek” ifadelerini kullandı.
“HAKİKATİN İZİNDE OLACAĞIZ”
Kadın Haberciliği dalında Jüri Özel Ödülü JİNNEWS muhabiri Elfazi Toral’ın “İlmek İlmek Barış Mücadelesi” haberine verildi. Ödülünü TJA aktivisti Hatice Başkale verdi.
“Kalemleriyle gerçekleri yazan Gurbeteli Ersöz, Musa Anter şahsında şehit düşen tüm arkadaşlarımız saygı duyuyorum” diyen Elfazi Toral, Barış Anneleri’nin de baskıya rağmen direnmeye devam ettiklerini vurguladı. Elfazi Toral, Barış Anneleri’nin “barışın umudu” olduklarını söyledi.
Elfazi Toral, “Kadın gazeteciler olarak, kadınların maruz kaldığı şiddeti halka yansıtmaya kalemimizle devam edeceğiz. Vicdanın ve ahlakın sesi olan kadın gazeteciler olarak hakikatin izinde olacağız. ‘Jin Jiyan Azadî’” dedi.
BİLGİN VE DAŞTAN’A ONUR ÖDÜLÜ VERİLDİ
Onur Ödülü katledilen gazeteciler şahsında Cihan Bilgin ve Nazım Daştan’a verildi. Ödülü Cihan Bilgin ve Nazım Daştan’ın ailelerine verildi. Ödülü, gazeteciler Ender Önder ve Hüseyin Kalkan ailelere takdim etti.
Nazım Daştan’ın babası Mehmet Ali Daştan ve annesi Zozan Daştan ile Cihan Bilgin babası Nesim Bilgin, herkesi selamladı ve ödül için teşekkürlerini iletti. Ender Öndeş ise katliamlarının birer halka olarak günümüze kadar geldiğini söyledi. Hüseyin Kalkan da Daştan ve Cihan Bilgin’in savaş alanında gazetecilik yaptıklarını ve kendilerinin de onların izinden gideceklerini ifade etti.
Yeni Özgür Politika Gazetesi emekçileri ise “Hiç olmadığı kadar çok farklı bir dönemin içindeyiz. Bir dönemin sonlandığı, yeni bir dönemin bütün inşa edici unsurlarının henüz ortaya çıkmadığı, diğer bir ifadeyle tam anlamıyla bir geçiş sürecinin yaşandığı bu zamanda özgür basının rolünün ne kadar hayati olduğunun bilincindeyiz” mesajını ödül töreninde okundu.
Ödül gecesi Koma Vejîn’in seslendirdiği stranlar ile son buldu.
PİRHA/İSTANBUL
Yoruma kapalı.