Alevi Haber Ajansi

’15-16 Haziran ruhunu kuşanarak mücadele her alanda büyütülmeli’

PİRHA-Ankara Emek ve Demokrasi Güçleri, 15-16 Haziran İşçi Direnişi’nin yıldönümünde basın açıklaması yaptı. Açıklamada, “15-16 Haziran sadece parlayıp sönen iki günlük bir eylem değildir. Türkiye işçi sınıfı Kavel’den Paşabahçe’ye, Paşabahçe’den Derby’e, işgallerle, direnişlerle, grevlerle biriktire biriktire, kendi mücadele süreçlerinden öğrenerek yürümüştür yolunu. Biriktirdikçe öğrenmiş, öğrendikçe daha da güçlenmiştir. İşte bu yüzden sadece bir tarih değildir 15-16 Haziran direnişi… ” denildi.

Türkiye işçi sınıfı tarihinin en büyük işçi direnişlerinden biri olan 15-16 Haziran Direnişi’nin üzerinden 54 yıl geçti. Ankara Emek ve Demokrasi Güçleri, 15-16 Haziran İşçi Direnişi’nin yıldönümünde basın açıklaması düzenledi. Madenci Anıtı’nda yapılan açıklamada metni platform adına Songül Doğan okudu.

“15-16 HAZİRAN SADECE BİR TARİH DEĞİLDİR, İLERİYE NASIL GİDİLECEĞİNİ GÖSTEREN KUTUP YILDIZIDIR”

1970’de sendikalarının kapatılmasına karşı çoğunluğu İstanbul ve İzmit’te olmak üzere birçok kentte yüzbinlerce işçinin harekete geçtiğini hatırlatan Songül Doğan, “Kapitalistler korkularından İstanbul’u terk etmeye başlamıştır. Saldırı yasasına karşı tek bir yürek olan işçiler, bir sınıf olarak patronlar düzeninin karşısına dikilmiş, işçi sınıfının birleştiğinde ne kadar güçlü olduğunu ve neler yapabileceğini göstermiştir.
15-16 Haziran sadece parlayıp sönen iki günlük bir eylem değildir. Türkiye işçi sınıfı Kavel’den Paşabahçe’ye, Paşabahçe’den Derby’e, işgallerle, direnişlerle, grevlerle biriktire biriktire, kendi mücadele süreçlerinden öğrenerek yürümüştür yolunu. Biriktirdikçe öğrenmiş, öğrendikçe daha da güçlenmiştir. İşte bu yüzden sadece bir tarih değildir 15-16 Haziran direnişi… ondan öğrenerek daha ilerisine nasıl gidileceğini gösteren bir kutup yıldızıdır” dedi.

“TÜM TEHDİT VE BASKILARA RAĞMEN İŞÇİLER İŞBAŞI YAPMAMIŞTIR”

 Doğan, 15-16 Haziran’ı yaratan koşullar nelerdir? Diye sorarak şunlar söyledi:

“O günlerde işçi sınıfının DİSK çatısı altında büyüyen mücadelesi sermayeyi ve Türk-İş bürokratlarını endişelendirir. İşçi hareketinin gelişiminin engellenmesi ve DİSK’in etkisizleştirilmesi için hazırlıklar yapılır. 1970 yılında CHP’li ve AP’li milletvekilleri 274 Sayılı Sendikalar Kanunu ile 275 Sayılı Grev ve Lokavt Kanunun’da değişiklik yapılması için ayrı ayrı taslaklar hazırlar. Bu taslaklar komisyonda birleştirilerek tek bir taslak haline getirilir ve meclise sunulur. Hazırlanan tasarı getirdiği ülke barajı, noter şartı, Uluslararası sendikal hareketle ilgili kısıtlamalar gibi başlıklarla DİSK’in fiilen etkisizleştirilmesini hedefler.
Tasarının mecliste kabul edilmesinin ardından işçiler 15 Haziran günü İstanbul ve Kocaeli’de fabrikalarından çıkarak yürüyüşe geçer. Gerçekleşen yürüyüşlere 150 bine yakın işçi katılır. Eylemle katılanlar arasında Türk-İş üyesi işçiler de vardır.

16 Haziran günü eylemlerin daha da büyümesini egellemek için devletin eylemlere müdahalesi sert olur. Farklı kollardan yürüyen işçilerin buluşmasını engellemek için köprüler kapatılır, vapur seferleri iptal edilir. Kurulan polis ve asker barikatlarıyla yürüyüşlere engel olmak istenir. Kadıköy’de polis işçilerin üzerine ateş açarak 3 işçiyi katleder. İşçi sınıfının eylemi karşısında İstanbul’da sıkıyönetim ilan edilir.
Olayların gelişimi DİSK yöneticilerini korkutur ve yaptıkları çağrı ile eylemlere son verilmesini isterler. 17 Haziran’da yürüyüşler olmasa da işçiler eylemlere devam eder. Bazı fabrikalarda tüm tehdit ve baskılara rağmen işçiler günlerce işbaşı yapmamıştır. Sendika bürakratlarının korkularına eylemi geri çekme çabalarına rağmen işçi sınıfının saldırı yasasına karşı eylemli tepkisi sonucu Anayasa Mahkemesi yasayı iptal etmek zorunda kalır.”

“GEREKEN 15-16 HAZİRAN RUHUNU KUŞANARAK FİİLİ MEŞRU MÜCADELEYİ HER ALANDA BÜYÜTMEKTİR”

15-16 Haziran 1970’te yaşanların, işçi sınıfının sermaye düzenine meydan okuması olduğunun altını çizen Songül Doğan, “Görünürdeki neden sendikalar yasasında yapılan değişiklikler ve DİSK’in etkisizleştirilmesi olsa da, 1970 Haziranındaki kalkışmayı ortaya çıkaran asıl dinamik gelişen işçi hareketinin fabrika işgalleriyle, grev ve direnişlerle yarattığı birikimdir. Sermayenin devleti işçi sınıfına, ezilen halklara, gençliğe ve kadın hareketine düşmandır. Burjuvazinin devleti kendi bekasını sürdürmek için hak arayan işçilerin, ezilen halkların, geleceksizliğe mahkum edilen gençliğin, kadınların mücadelesini boğmak zorundadır.

Sosyal yıkım saldırılarını gün geçtikçe arttırması, işçi sınıfının elinde kalan kırıntı düzeyindeki hakları ortadan kaldırmaya çalışması, Taksim 1 Mayıs’ı sonrası estirilen tutuklama terörü, Filistin halkının sözde yanında yer alıyorken iki yüzlüce Siyonist İsrail devleti ile tüm ilişkilerin sürdürülmesi ve Kürt halkının iradesi yok sayılarak Hakkari belediyesine kayyum atanması bu düşmanlığının sonucudur. Bugün sosyal yıkım saldırılarına, düşük ücretlere, hayat pahalılığına, kayyumlara, tutuklama saldırılarına karşı yapılması gereken de 15-16 Haziran ruhunu kuşanarak fiili meşru mücadeleyi her alanda büyütmektir” diye ekledi.

PİRHA/ANKARA

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak