Alevi Haber Ajansi

’12 Mart ile hesaplaşabilseydik darbecilik tekçi rejimle katlanarak sürmezdi’

PİRHA – 78’liler Girişimi, 12 Mart Muhtırasının yıl dönümünde açıklama yayınladı. Açıklamada, ” Menderes, Zorlu, Polatkan üçlüsünün asılmasına karşı ‘üçe üç’ biçiminde tempo tutarak Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan’ı ipe gönderen, 12 Mart Darbesinin perde arkası Başbakan’ı olan Süleyman Demirel gerçekliği ve temsil ettiği sınıfsal/siyasal iktidar güçleri ile hesaplaşamadığımızı hatırlayalım” ifadeleri yer aldı.

1971 yılında dünyayı sarsan ’68 devrimci dalgasının etkisiyle Türkiye’de de işçi sınıfının ve devrimci hareketin mücadelesi yükselişe geçti. 15-16 Haziran’da yaşanan görkemli direnişle işçi sınıfının kendine güveni giderek artıyor, öğrenci hareketleri radikalleşme yolunda hızlı adımlar atıyordu. Egemen sınıfların bu durum karşısında çaresiz kalması sonucu, ordu fiilen darbe yaparak işçi sınıfına ve devrimcilere savaş ilan etti.​

12 Mart 1971 günü saat 13:00’de TRT radyolarında okunan muhtıra ile darbe ilan edildi. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Memduh Tağmaç, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Faruk Gürler, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Muhsin Batur ve Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Celal Eyiceoğlu’nun imzasını taşıyan 12 Mart Muhtırası, meclis ve hükümetin görevini yapmadığını, Atatürk’ün işaret ettiği uygarlık seviyesine ulaşma hedefinden sapıldığını, bu durumun düzeltilmesi için derhal partiler üstü bir hükümet kurulması gerektiğini, aksi taksirde ordunun idareyi doğrudan ele alacağını söylüyordu.

“DEMOKRASİ KARŞITI SİYASİ TUTUMU HATIRLAYALIM”

78’liler Girişimi, 12 Mart’ın yıl dönümünde açıklama yayınladı.

Açıklamada, şu ifadeler yer aldı:

“Bugün 12 Mart Darbesinin 49. yıl dönümü. 12 Eylül Darbesinin tamamladığı ‘yarım’ kalmış operasyonun simgeleştiği, en önemlisi Türkiye Halklarının Devrimci Önderlerinin yok edildiği bir zamanı hatırlatan bir kara tarihtir bugün…

Hatırlayalım! 12 Mart’ın tarih önündeki anlamını en iyi şekilde ifade eden darbe şefi Genelkurmay Başkanı Memduh Tağmaç’ın“Sosyal uyanış, ekonomik gelişmeyi aştı, önünü kesmek gerekir… Sosyal uyanışın temelinde ekonomik nedenler aramak Komünistlerin uydurmasıdır. Tüm olaylar Anayasa’nın özgürlükçü özünden çıkmaktadır. Bu Anayasa ve özgürlüğe açık yasalar değiştirilmeden olayların üstesinden gelinemez,” cümlesini hatırlayalım!

Hatırlayalım! 1969 sonlarında Amerikan Başkonsolosu’nun ‘Lider Devrimcileri yok etme’ isteğini olumlu karşılayan Başbakan Süleyman Demirel’in şahsında, Türkiye siyasetçilerinin kendi gençliğine düşmanlığının kapsamını hatırlayalım!

12 Mart Darbecilerinin Başbakanı, Nihat Erim’in ‘özgürlüklerin üzerini şalla örtme’ cümlesinde ifadesini bulan özgürlük ve demokrasi karşıtı siyasi tutumunu hatırlayalım!

Hatırlayalım! 12 Mart’ın sadece, aşağıdan gelen sosyal-siyasal uyanışı durdurmaya dönük bir darbe olmadığını, asker ve bürokrasi içerisinde görece ‘ilerici’ bir eğilimin de tasfiyesi olduğunu hatırlayalım!

“DEVRİMCİLERİN KALEMİNİN KIRILDIĞINI HATIRLAYALIM”

Hatırlayalım! 60’lı yıllardan itibaren, demokratik ortamda gelişen, halkada yansımaya başlayan, toplumsal uyanışın ve sol hareketlerin nasıl tasfiye edildiğini, 68 kuşağının ateş taşıyıcıları Denizlerin, Mahirlerin, Sinanların, İbrahimlerin nasıl katledildiğini, binlerce devrimci ve aydının ‘balyoz operasyonları’ ile nasıl işkenceden geçirildiğini, cezaevlerine atıldığını hatırlayalım!
Hatırlayalım! 12 Mart’ta, Ziverbey Köşkü işkence hanesinin Kel Eyüp namıyla ‘ünlü’ işkencecisinin, ‘bütün hazırlıklar yapıldı, silahlar depolandı, gizli ilişkiler kuruldu, siz sağ alınan son paketsiniz, bir daha asla hiçbirinizi sağ teslim almayacağız’ cümlesinde ifade ettiği, sadece 71 Devrimcilerinin değil, bütün bir 70’li yılların devrimcilerinin ‘kaleminin kırıldığını’ hatırlayalım!..

Hatırlayalım! İdamcılarla, işkencecilerle hesaplaşma sözünün gölgesi altında, büyük umutlarla hükümet olan Bülent Ecevit’in ve Sol’un darbeyle hesaplaşmamasını, Türkiye’nin hala hesabını verememenin suçuyla kıvrandığı 5000 genç bedenin cenazesi üzerinden 12 Eylül Darbesinin önünün açıldığını, 12 Mart’ta ‘yarım kalan’ darbe rejimini kalıcılaştırma, toplumun devrimci güçlerinin tasfiye edilerek Türkiye’yi, emperyalizmin kurduğu tuzakların içine düşürme operasyonunun hala sürdüğünü hatırlayalım!

“GEÇMİŞLE YÜZLEŞME, YAKICI BİR İHTİYAÇTIR”

Hatırlayalım! Menderes, Zorlu, Polatkan üçlüsünün asılmasına karşı ‘üçe üç’ biçiminde tempo tutarak Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan’ı ipe gönderen, 12 Mart Darbesinin perde arkası Başbakan’ı olan Süleyman Demirel gerçekliği ve temsil ettiği sınıfsal/siyasal iktidar güçleri ile hesaplaşamadığımızı hatırlayalım!

12 Mart Darbesi ile hesaplaşabilseydik, 70’li yıllarda 5 bin gencimizin ölümüne yol açan kanlı iç savaş yaşanmazdı.

12 Mart Darbesi ile hesaplaşabilseydik, 12 Eylül Darbesi olmazdı, darbecilik Tekçi Rejimle katlanarak sürmezdi.

Bugün açısından sınırlı bir gözlemle dahi, Türkiye’yi 12 Mart Darbesine hazırlayan, 12 Mart cinayetlerini ve katliamlarını yapan kadronun ve finansörlerinin 70’li, 80’li, 90’lı yıllarda, hatta günümüzde de iş başında olduğunun, katliamcı, faşizan zihniyetlerinin sürece hâkim olduğunun farkına varılır.

Toplum ve halk olarak, ‘geçmişle yüzleşme’ yakıcı bir ihtiyaç olarak önümüzde duruyor…

Gerçekleri Araştırma ve Adalet Komisyonları üzerinden, yarınlarımızın da dün ve bugün olmaması için böyle bir yüzleşme yaşamak, hesaplaşma yapmak zorundadır Türkiye!

PİRHA/ANKARA

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak