PİRHA- Aydın’ın Bozdoğan ilçesindeki Tahtacı köyü Alamut’ta JES projesi yapılmak isteniyor. Alamutlular, “Yaşam alanımız yok edilmek isteniyor. Bu köyü haritadan silmek istiyorlar. Biz bunları Akbelen’den, Bergama’dan, Kaz Dağları’ndan, Cerattepe’den ve en son Erzincan İliç’ten tanıyoruz” diyerek projeye tepki gösterdi.
Zorlu Jeotermal Enerji Elektrik Üretimi A.Ş., Bozdoğan’a bağlı Alamut Mahallesi, Boykesiği ve Bozdoğan-Aydın karayolu kenarındaki 48 dönümlük sahada 50 MWe kurulu gücünde Nazilli Diracık JES projesinin tesis edilmesi ve işletilmesi için çalışmalara başladı.
Projeyle ilgili olarak firmanın başvurusu üzerine Aydın Valiliği Çevre, Şehircilik ve İklim Değişik Müdürlüğü tarafından ‘Çevresel Etki Değerlendirmesi’ (ÇED) süreci başlatıldı.
48 dönüm üzerine kurulmak istenen JES santralinin tamamı ise Alamut köyündeki tarım arazileri, ekili tarlalar, yüzlerce yıllık zeytinlikler ve su havzalarını içerisine alıyor.
KURULMASI İSTENEN SANTRAL KÖYE 1 KİLOMETRE UZAKLIKTA
Aydın-Muğla-Denizli planlama bölgesi 1/100.000 ölçekli onaylı çevre düzeni planında “sulama alanı ve tarım arazisi” olarak işaretlenmiş alanlarda yapılmak istenen JES tesisleri, Alamut köyü merkezine yaklaşık 1 kilometrelik mesafede bulunuyor.
SAATTE 2 BİN TON!
50 MW kurulu gücünde kurulacak olan jeotermal enerji santralinde planlanan jeotermal akışkan miktarı 2.000 ton/saat olması dikkat çekici. Diğer yandan yine Aydın’da Kuyucak ilçesinde 50 MW kurulu gücünde Kuyucak Jeotermal Enerji Santrali (JES) kurulmak için girişimde bulunulduğu duyurulmuştu.
20 KUYU AÇILACAK
Projeye göre, santral alanı ile alternatif santral alanına ilave olarak 10 tanesi üretim, 9 tanesi reenjeksiyon kuyusu ve 1 tane alternatif olmak üzere toplam 20 kuyu açılacak.
JES PROJESİNİN ÖMRÜ EN AZ 49 YIL
ÇED kararı alınması sonrasında izin süreçlerinin tamamlanmasıyla birlikte sondaj ve santral alanındaki çalışmaların yaklaşık 2 yıl sürede tamamlanması ve tesisin tam kapasite ile işletmeye alınması öngörülüyor. Planlanan projenin ekonomik ömrünün 49 yıl olacağı hesaplanırken, 49 yıl sonra ise gerekli revizyonların yapılmasıyla birlikte bu sürenin uzatılması söz konusu olabilecek.
PROJEDE GERÇEKLER GİZLENDİ
Proje tanıtım dosyasında (PTD) JES alanı ile ilgili paylaşılan fotoğraflarda alanların ekili tarım arazisi olduğu ve çevresinde zeytinliklerin bulunduğu görülmesine rağmen proje alanının “Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun’da belirtilen alanlar içerisinde yer almadığı” ileri sürülüyor. Yine çevre düzeni planında “sulama alanı ve tarım arazisi” olarak işaretlenmiş JES alanları için PTD’de “Tarım alanları: Tarımsal kalkınma alanları, sulanan, sulanması mümkün ve arazi kullanma kabiliyet sınıfları I, II, III ve IV olan alanlar, yağışa bağlı tarımda kullanılan I. ve II. sınıf ile özel mahsul plantasyon alanları içerisinde yer almamaktadır” yazıldığı görülüyor.
KÖYLÜLER JES’E KARŞI TOPLANTI GERÇEKLEŞTİRDİ
Aydın Bozdoğan’a bağlı Alamut köyü yakınlarında işletilmek istenen JES’e karşı köylüler ayağa kalktı. Köyde yapılan bilgilendirme toplantısında yüzlerce köylü tarlalarında jeotermal kuyusu ve işletmesi açılmasına izin vermeyeceklerini dile getirdiler. Zorlu Holdinge bağlı Zorlu Enerji şirketinin yerleşim yerine yakın, verimli tarlaların üzerine yapmak istediği JES’e karşı “Havama, suyuma, toprağıma dokunma!” pankartlarının asıldığı köy meydanında yapılan toplantıda Aydın Tabip Odası’ndan doktorlar ve hukukçular köylüleri JES’lerin sağlık ve çevresel etkileri konusunda bilgilendirdi.
“‘ZORLU’ ÇEKİP GİTSİN!”
Çiftçilik yapan Cansu Kahyaoğulları, projenin uygulanmasıyla ekili alanların ve zeytinliklerin kalmayacağını belirterek, “Çiftçiyiz ve hayvancılıkla uğraşıyoruz. Köyümüz güzel ve biz zehirlenmek istemiyoruz. Bu ZORLU başımıza nerden geldiyse çeksin gitsin. Hiçbir köylümüz bunu istemiyor. Çocuklarımız var ve üstümüze kükürt yağacak, kokudan geçilmeyecek. ZORLU köyümüzden çıkıp gitsin. Ağaçlar, zeytinler kuruyacak, topraklarımız susuz kalacak. 30 kuyunun açılmasından bahsediyorlar, bir kuyu bile insanı kanser ediyor. Köylünün dağda zeytini, ovada ekini var. Bu proje gelirse hiçbir şeyimiz kalmayacak” diye konuştu.
“YALNIZ BIRAKILMAYALIM”
Köy sakinlerinden Sultan Kahyaoğulları, Alamut’un Alevi köyü olmasından kaynaklı yalnız bırakıldığına vurgu yaptı. Alamut köyünün mücadelesine ses verilmesi çağrısında bulunan Kahyaoğulları, “Alamut köylüleri olarak hiçbir şekilde çocukların, doğanın ve arazilerin kanser alanı olmasını istemiyoruz. Bu mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceğiz ve bu zorbalara köyümüzü teslim etmeyeceğiz. Bizim seçtiğimiz belediye başkanının yanımızda olmasını istiyoruz. Bu köyü sahipsiz ve yalnız bırakmasınlar. Alamut Alevi köyü ve yalnız bırakıldık. Bir dayanışma ile köyümüze yardım edilmeli. Bu köy ilk defa böyle bir şey ile karşılaşıyor. Bununla sonuna kadar mücadele edeceğiz. Bizim için çok değerli olan ağaçlarımızın, doğamızın katledilmesine izin vermeyeceğiz” dedi.
“ÖMRÜMÜZÜ SAĞLIKLI BİR ŞEKİLDE KAYBETMEYECEĞİZ!”
Yine Alamut köyünden serbest Veteriner Hekim İsa Kıvrak ise “Akçay ve Büyük Menderes havzası için yapılabilecek en büyük kötülük” diye tariflediği projenin büyük bir tehlike olduğuna işaret ederek şunları söyledi:
“İnsanlar doğayı nasıl katlederiz diyerek buraya jeotermik kurmaya karar vermişler. Akçay ve Büyük Menderes havzası için yapılabilecek en büyük kötülük. Milyon doları olan insanlar, birkaç milyon dolar daha kazanmak için çocuklarımızın ve bizlerin canını yok sayarak bu projeyi başlattı. Bizim için çok tehlikeli. Hiçbir zaman ömrümüzü sağlıklı bir şekilde kaybedeceğimizi düşünmüyorum. Bu proje gerçekleşirse bizler kanser, çocuklarımız ise engelli olacak. Geleceğimizi kaybedeceğiz. Hayvansal ürünleri sağlıklı olarak tüketemeyeceğiz. Bu konuda Alamut köyü olarak yalnız kaldığımızı, sesimizi duyuramadığımızı düşünüyoruz. Yaşamak istiyorsun ama yaşayabilecek bir alanın yok. Mutlu olmak istiyorsun ama mutlu olabilecek bir sebebimiz yok.”
“BUNLARI AKBELEN’DEN, İLİÇ’TEN TANIYORUZ!”
37 yıl çalıştıktan sonra emekli olan ve 2017 yılında köyüne yerleşen Birtan Kulakoğlu da JES projesine dair 15 Ağustos tarihinde kimsenin haberi olmadan keşif yapıldığını kaydederek, “Proje başlamadan, şantiye kurulmadan köylüler olarak buna müdahale ettik. Biz bunları Akbelen’den, Bergama’dan, Kaz Dağları’ndan, Cerratepe’den ve en son Erzincan İliç’ten tanıyoruz. Köyümüzde birlik daha da ileriye ortak bir tavra götürülerek projeyi istemediğimizin mesajını verdik. Köyümüz buna dair bir toplantı yaptı ve elini taşın altına koymaya karar verildi. Projeye dair hiçbir ikaz yok ve 15 Ağustos’ta kimsenin haberi olmadan keşif yapmışlar. 27 Aralık’ta Aydın Çevre İl Müdürlüğü’ne fizibilite raporları sunulmuş. Biz projeye başlandıktan sonraki mahkemenin durdurma kararını beklemeyeceğiz. Geç gelen adalet adalet değildir” şeklinde konuştu.
“40 YIL SONRA DÖNDÜM VE ENDİŞELİYİM”
Almanya’da kaldıktan 40 yıl sonra köye kesin dönüş yapan Veli Öztürk ise “Çalışıp emekli olduktan sonra tek hayalimiz köyümüzde huzur içerisinde yaşamaktı. Bu manzarayla karşılaşmak beni gerçekten üzdü. Yaşam alanlarımızı yok etmek istiyorlar ve buna karşı direnmemiz lazım. Huzur ile yaşayabilecek bir köyümüz kalmadı. Endişe içerisindeyiz. Bu projeyi istemiyoruz, gerçekleşmesine müsaade etmeyeceğiz” ifadelerini kullandı.
“BU KÖYÜ HARİTADAN SİLMEK İSTİYORLAR”
‘Bu köyü haritadan silmek istiyorlar’ diyen 75 yaşındaki İsmail Atilla, “İkinci bir İliç olmak istemiyoruz. Bu köyü haritadan silmek istiyorlar. Mevcut yönetimin düşüncesine karşı yoğunlukta olduğu için bu köyü haritadan silmek istiyorlar. Baraj suyu dibimize kadar geldi ama hala bizim zeytinliklerimize su vermiyorlar. Oysaki bütün köyler baraj suyundan faydalanıyor. Toplumsal olaylara duyarlılığı olan herkes gelip buraya sahip çıksın” çağrısında bulundu.
Ersin ÖZGÜL/AYDIN
Yoruma kapalı.