PİRHA-Yakalandığı koronavirüse karşı verdiği yaşam savaşını kaybeden ve hakka yürüyen PSAKD Sarıyer Şube Başkanı Zeynep Yıldırım’ı kadınlar anlattı. PİRHA’ya konuşan kadınlar O’nu herkesin hayatına dokunan, bir ışık, bir meşale sözleriyle, asimilasyona karşı dik duruşuyla özetlediler.
Koronavirüse yakalanan ve 15 gün yoğun bakımda hayatta kalma mücadelesi verdikten sonra Hakk’a yürüyen Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Sarıyer Şube/Cemevi Başkanı Zeynep Yıldırım’ı tanıyan arkadaşları Songül Tunçdemir, Aysel Kılavuz ve Dilber Özdemir, Yıldırım’ın kişiliğini, hayatını, mücadelesini Pir Haber Ajansı’na anlattı.
“ALEVİ, DEVRİMCİ, EMEKÇİ BİR KADINDI”
Alevi derneklerine gidip gelirken tanıştıklarını ve 15 yıldır dost olduklarını ifade eden önceki dönem PSAKD Kartal Şube Başkanı Songül Tunçdemir, Zeynep Yıldırım’a dair şunları aktardı:
“Zeynep Yıldırım bu hayatta o kadar gerçek duruyordu ki bu kadar erken gidişine inanmakta güçlük çekiyorum. ‘En büyük mücadele insan kalabilme mücadelesidir’ diye bildiğimiz bir söz var ya, Zeynep abla bu kadar zorluğun içinde mücadelesini yükseltmesini bilen, bunu yaparken de insan olmanın onurunu taşıyan Alevi, devrimci, emekçi bir kadındı. Ben onu 15 yıldır tanıyorum, Pir Sultan örgütlülüğü içinde tanıştık. Tanıdığım bu süre içerisinde doğru bildiklerinden hiç taviz vermedi ve dik duruşundan asla sapmadı. O, giderken bile kafa tuttu aslında. Astımlı haliyle 15 gün direnerek ölüme kafa tuttu, bıraktığı vasiyetle bizleri asimile etmek için amansız bir mücadele veren sisteme kafa tuttu. ‘Ben Aleviyim, beni uğurlarken Alevi erkanına göre, kadınlarla, deyişlerle uğurlayın’ dedi. Bunu başardı Zeynep abla.
“ONU ANILARIYLA VE MÜCADELESİYLE YAŞATMAK GÖREVİMİZDİR”
Zeynep ablayı anlatmak çok zor aslında. Çünkü onu anlatmak mücadelesini anlatmak demek. Kim bu kadar mücadele etti ki? Zeynep ablanın insan yönü hangi kelimelere sığar ki? Onu anlamak için yaşadığı tüm baskı ve zorluklara rağmen yaptırdığı cemevi binasına bakmak gerekir. Onu anlamak için çocuklarımızı yozlaşmanın pençesinden kurtarmak için vermiş olduğu mücadeleye bakın. Onu anlamak için içeride ve dışarda sergilemiş olduğu onurlu duruşa bakın yeter.”
Tunçdemir, O’nu tanıma şansına erişen her insan gibi ben de çok üzgünüm, dedikten sonra, “Keşke bu kadar erken ölümsüzleşmeseydi. Geride kalanların bir borcu var Zeynep ablaya, onu anılarıyla ve mücadelesiyle yaşatmak görevimizdir. Umarım bunu başarabiliriz. Yıldızlar yoldaşı olsun, devri kolay olsun…” diyerek tamamladı Yıldırım’a dair düşüncelerini.
“HERKESİN HAYATINA DOKUNDU, BİR IŞIK, BİR MEŞALE OLDU”
Zeynep Yıldırım’ın 40 yıllık arkadaşı Dilber Özdemir ise dostluklarını şu sözlerle anlattı:
“Zeynep Yıldırım, 40 yıllık arkadaşım, dostum, yoldaşım, canımdan özge can. Çocuk yaşında başladığı tekstil işçiliğiyle mücadele içerisine girdi. Sendikal mücadelede işçi sınıfı bilinciyle meydanlarda, grevlerde, alanlarda mücadelesini yürüttü. Daha sonra kadın mücadelesinde beraberdik. Uzun yıllar hapislik hayatı, gözaltı, işkence hepsinde bir direnişçi olarak mücadele vermiştir.
Alevi mücadelesi ise onun için bambaşka bir çığır açmıştır. Kimlerin hayatına dokunmadı ki herkese bir ışık, bir meşale oldu. Evi, gönlü, yüreği herkese açık gerçek anlamda bir mücadeleci kadındı. Şimdi ışıklar içerisinde, unutmayacağız Zeynep’i.”
“ZEYNEP ÇIKARSIZ, KİBİRSİZ VE MÜCADELECİ BİR KADINDI”
‘Başta Zeynep Yıldırım’ın annesi Kezban ananın ellerinden öpüyorum, acısını paylaşıyorum’ diyerek sözlerine başlayan Zeynep Yıldırım’ın diğer bir dostu Aysel Kılavuz ise şunları dile getirdi:
“Şu an entübe olan eşiti Haydar Yıldırım’ın bir an önce aramıza sağlıklı bir şekilde dönmesi temennisinde bulunarak başlamak istiyorum. Hızır yardımcısı olsun.
Zeynep’i önceden beri tanıyorum ancak daha çok 1980’de Demokratik Kadın Derneği’nde çalıştığı süreçte tanıdım diyebilirim. Çok mücadeleci, duru, yüreği güzel olan, haksızlığa karşı direnen ve her zaman güler yüzle, sevgiyle insanın yüreğine giren mücadeleci bir kadındı. En son bir kurultayda onu gördüğümde Zeynep’in gene aynı mücadele ruhuyla koşuşturduğunu gördüm. Onun bedenen aramızdan gidişi beni çok üzdü. Zeynep çıkarsız, kibirsiz ve mücadele veren bir kadındı. Bu hayatta birçok kadın mücadele verebiliyor ama onun ruhu, güzelliği, mücadelesi, Aleviliğe olan inanca müthiş bağlılığı gibi, birinin bu hayatta olamadığını ve Zeynep’in çok inançlı olduğuna ne iş olursa olsun bunu inanarak yapıyordu.”
“ONU HAKKA SIRLAMIŞ OLSAK DA ONUN HALA YAŞADIĞINA İNANIYORUZ”
Zeynep Yıldırım’ın elinin değmediği bir yerin olmadığına da vurgu yapan Kılavuz şunları aktardı:
”Zeynep’in ruhu şad olsun, mekanı nur olsun, onun bizi duyduğuna inanıyorum. Onu yüreğimizde hep yaşatacağız, Zeynepler çoğalsın. Zeynep, faşizme karşı verilen mücadelede yenilmedi ama bu virüs yendi onu, onu hakka sırlamış olsak da onun hala yaşadığına inanıyoruz. Kadınların onu son yolculuğuna yollaması beni çok mutlu etti. Sabah hakka yürüdüğünü öğrendiğimde, yüreğime bir kor düştü, çok üzüldüm ve ağladım ama sonra dedim ki; ‘Zeynep olsaydı bana kalk hiç ağlama, ben mücadele ruhumu burada bıraktım.’ Ona inanıyorum, o ışığı bize tuttu o ışıkla devam edeceğiz. O, beyaz atına bindi gitti ama ruhen hala aramızda ve hep ışık saçacak.”
“FAŞİZME KARŞI MÜCADELEDE HEP EN ÖNDE OLDU”
Sözlerinin devamında tek dileklerinin Zeynep Yıldırım’ın eşiti Haydar Yıldırım’ın iyileşmesi olduğunu ifade eden Kılavuz:
“İki günlük dünyada biz kadınlar olarak birbirimize sahip çıkmalıyız. Kadınlar yok ediliyor, öldürülüyor. Zeynep, 12 Eylül’den bu yana defalarca hapse düştü, defalarca karakollara gitti ama hiç pes etmedi. Alevi hareketince çok büyük mücadele verdi. Sarıyer Cemevindekiler çok iyi bilir, gecekondularda polise karşı, zalime karşı çok büyük mücadeleler verdi. Aç kaldı, susuz kaldı, yoksulluk da yaşadılar ama tüm bunlara rağmen oradaki halkla birlikte Zeynep hep öndeydi, hiç çekinmeden, yılmadan. ‘Ben doğrular olduğu sürece isterse tutuklasınlar ben doğru işi yapıyorum, yanlış işi yapmıyorum, hırsızlık yapmıyorum.’ derdi. Kendisine buradan saygı duyuyorum, Aşk-ı Niyazlarım olsun, mekanı nur olsun ışık olsun.” dedi.
Pınar AKYÜZ-Melis CİDDİOĞLU/PİRHA
Yoruma kapalı.