KHK’lerle ihraç edilen ve işi geri almak için bir yıldır Ankara Defterdarlığı önünde eylem yapan Zeynep Yerli, görevine iade edildi. Yerli, “Bu, tüm direnişçilerin zaferidir” dedi.
15 Temmuz darbe girişiminin ardından 110 bin 778 kişi kamu görevinden ihraç edildi. KHK’lerle ihraç edilen ve işi geri almak için bir yıldır Ankara Defterdarlığı önünde eylem yapan Zeynep Yerli, görevine iade edildi.
Yerli, “Bu, eylem yapan tüm direnişçilerin zaferidir. Dediler sen yolu açtın, arkadan biz geleceğiz. Onlar daha coşkuluydu. Benim içim buruktu, arkadaşlarım da iade edilmediği için. Semih Özakça ilk arayanlardandı. Korkuya yenilirseniz, iktidarın kuklası olursunuz” dedi.
Cumhuriyet’ten Alican Uludağ‘ın haberine göre, Ankara Defterdarlığı Muhasebe Müdürlüğü’nde görevliyken 22 Kasım 2016’da ihraç edilen Zeynep Yerli, Mart 2017’de Ulus’taki işyerinin önünde iş arkadaşı Cemal Yıldırım ile birlikte “İşimi geri istiyorum” diye eyleme başladı. Yerli, 6 Haziran tarihli OHAL Komisyonu kararında, “Başvurucunun terör örgütleriyle irtibatını gösteren herhangi bir bilgi belge elde edilemediği ve bu nedenle kamu görevine iadesinin yerinde görüldüğü” bildirildi.
Yerli’nin söyleşisi söyle:
– İhraç kararını nasıl öğrendiniz?
22 Kasım 2016 günü 16 yıldır çalıştığım Ankara Defterdarlığı Muhasebe Müdürlüğü’ne her zaman olduğu gibi geldim. O gün yanımda olan bir arkadaşıma telefon geldi. Yukarı çıktı. Tekrar yanıma geldi ‘Abla metanetli ol’ dedi. ‘Ne oldu?’ dedim. Yeni bir KHK çıkmış dedi. Ben tabii üstüme alınmıyorum hiç. Önce “Cemal Yıldırım” dedi. Çok iyi arkadaşımdır. “Cemal ne yapmış” diye sordum. “Abla sen de varsın” deyince “Hadi ordan ne diyorsun” dedim. Ben değilimdir, mümkün değildir diye kabullenmek istemedim. Sisteme bakınca onun şokuyla kapının önüne çıktım. Bir sigara içtim. Sonrasını hatırlamıyorum, bayılmışım. Ben evinden işine, işinden evine giden, süslenen, çocuklarıyla gezen tozan biriydim. Aktif politik bir yapım yoktu. Amirlerim dahil bütün daire “mümkün değil” dedi. O günü hastanede geçirdim. Eve geldiğimde herkes şaşkınlık içindeydi.
– Çocuklarınız bu durumdan nasıl etkilendi?
17 ve 14 yaşlarında iki kızım var. Ben iki günümü hatırlamıyorum. İğne yapılmıştı. Çocuklarım içe kapandı, tırnak yemeye başladı. Küçük kızım kronik ürtiker oldu, ellerinde kaşıntı / yaralar çıktı. Büyük kızımın tırnakları yok denecek kadar kayboldu. “Benim annemin suçu ne? Benim annem FETÖ’cü olamaz. Benim annem Atatürkçü’dür” dediler hep. Ben bu şekilde 3-4 gün sinir krizi geçirmişim. Doktor, “böyle bilinci kapalı kalabilir, beyin kanaması geçirebilir, ölebilir” demiş. Tansiyonum 3’e düşüyor, bir anda 16’ya çıkıyor. Sinir krizlerinde polis eşliğinde bağlı şekilde hastaneye götürülmeyi hiçbir eş görmek istemez.
– Bu süreçte para kazanmak için başka işlerde çalıştınız mı?
Bu süreçte de hep sıkılıyorsun, bunalıyorsun. Kimseden para istemiyorsun. Ankara Belediyesi’ne bağlı BELMEK’in kursları vardı. Arkadaşlarım, “Yemek becerilerin var, biraz daha toparlanmana yardımcı olur” dediler. Belediye’ye gittim. TC’mi yazınca sakıncalı yazıyordu. Belediyedeki yemek kursuna dahi giremedik. Bir tokat da ordan geldi. Süleyman Soylu ihraç olanlar “ağaç kabuğu yesin” diyor. Sakıncalı kelimesi beni kamçılayan bir olay oldu. Ağrıma gitti, dokundu. Bunun üzerine kendi el becerilerimle yaptığım kapı süslerini satmaya başladım. Ev hanımı Zeynep bir tarafa gitti. Eylemci bir Zeynep, arkasından üretken bir Zeynep oluşmaya başladı.
– Peki, somut olarak neden ihraç edildiniz, size bir gerekçe bildirildi mi?
Hayır. Kurum amirlerim, “Bizim bilgimiz yok, çocuklarımın üzerine yemin ederim” dediler. 2013 yılında 4+4+4 düzenlemesi çıktığı zaman ben sosyal medyada Penguen ve Cumhuriyet gazetesi haberini beğenip paylaştım. Maliye Bakanlığı’nda ben dahil 7 kişi olarak BİMER’e şikâyet edilmişiz. CHP propagandası yaptığımız iddia edilmiş. Böyle bir soruşturma geçirdik. İşyerinden herhangi bir ceza verilmedi. Ancak Erdoğan’a hakaret ettiğimiz iddiasıyla 7 bin 500 adli para cezası aldım, bu da ertelendi. Bunun dışında bir neden bulamadım.
– Eylem yapmaya nasıl karar verdiniz?
5 ay evden çıkamadım. Her gün bayılıyordum. Psikolojik tedavi görmeye başladım. İlaç kullandım. Bir gün şubat ayında Yüksel Caddesi’nde Nuriye Gülmen’in başlattığı eyleme gittim. Orada Acun Karadağ, Semih Özakça , Veli Saçılık vardı. Akşam onların basın açıklamasını, ürkek, korkak bir şekilde uzaktan izledim. Ben, hep bunlar neden başıma geldi diye düşünürken onlar açıklamasında “bizler” vurgusu yapması beni sarstı, kendime getirdi. Daha sonra Cemal, işyeri önü eylemi düşündüğünü söyledi. Ben de gelirim dedim. Pazartesi oldu, gidemedim, korktum. Cemal’i arayıp, “Cemal ben gelemedim, korktum” dedim. O dönem korktuğumdan utandığım bir dönemdi. İçimde kocaman bir öfke vardı. Yargı yolu kapanmıştı. Cemal’in eyleminin 7. haftasında ben de dahil oldum.
– İlk anda ne hissettiniz, ailenizin tepkisi ne oldu?
Ben ilk eyleme çıktığımda bacaklarım titreyerek, nefes alamayarak yüzümde büyük bir korku ile çıktım. Çocuklarım istemedi. İleride onlar elbetteki soracaklar, bu kadar haksızlığa, hukuksuzluğa karşı anne sen ne yaptın diye? O zaman benim onlara verebileceğim bir yanıtım olmalı. Çocuklarım ikna oldu. Ailem de iş arkadaşlarım da yanıma gelerek destek verdi. Bu eylem bana haksızlığa karşı nasıl direnileceğini öğretti. Ürkek ve korkak Zeynep yok şimdi.
– Gözaltına alındınız mı eylem süresince?
Afrin harekâtı yapıldı. Ankara Valiliği eylemlere yasak getirmeye başladı. İlk gözaltımda korktum. Zangır zangır titriyorsun. 20 kez alındım, bir yerden sonra alışıyorsun, saymayı bırakıyorsun. Gözaltına alınıyorsun, idari para cezası kesiyorlar. İdari para cezalarının tahsil edildiği yerde çalıştım. Yere tükürene de ‘fuhuş yapana da’ işini geri isteyene de aynı cezayı kesiyorlar.
– Göreve iade kararını nasıl öğrendiniz?
6 Haziran’da sabah kapı çaldı, kızım açtı. “Postacı seni çağırıyor” dedi. Postacımız değişmiş. Sarı büyük zarf aldım. Olumsuz bir şeylere o kadar şartlanmışım ki hiçbir şey anlamadım. Üç avukatıma fotoğrafını çekip attım. Aradı, “Abla sen işe iade edilmişsin” dedi. “Hadi canım sen de” dedim. Eylem yapanların görevine dönmeyeceği algısını oluşturdular. Oysa herkes eylem yapsaydı bir değil binlerce kişi göreve iade edilecekti.
– Göreve iadenizle ilgili ne hissediyorsunuz?
Bu, eylem yapan tüm direnişçilerin zaferidir. Dediler sen yolu açtın, arkadan biz geleceğiz. Onlar daha coşkuluydu. Benim içim buruktu, arkadaşlarım da iade edilmediği için. Semih Özakça ilk arayanlardandı. “Abla bu hepimizin zaferi” dedi. Nasıl oldu bilemiyorum ama direne direne olduğunu gördüm.
– Diğer ihraç edilenlere nasıl bir çağrıda bulunmak istersiniz?
Korkmasınlar. Pasif bir siyasi kimliği olan Zeynep Yerli, iktidarın üstüme yıktığı suçu, üstüme oturtamadım. Hazmedemedim. Haklılığıma inandığım için sokağa çıktım. Korkularına yenik düşerlerse iktidarın bir parçası olurlar, kabullenmiş olurlar. Hepimiz korkuyoruz. Ama korkumuzu cebimize koyup eyleme çıkıyoruz. Çarşaf çarşaf KHK listelerine isimlerimiz yazılarak ihraç edilirken, niçin OHAL Komisyonu kararı ile iade ediliyoruz. İade kararını neden Resmi Gazete’de yayımlamıyorlar. İadeyi itibarımızı neden vermiyorlar? Ben iade edildim ama bir buçuk yıllık haklarım ne olacak? l
Yoruma kapalı.