Hakan Atilla’ya karşı tanıklık yapan Reza Zarrab Egemen Bağış’ın kendisine yardım ettiğini ve Zafer Çağlayan’a 50 milyon avro rüşvet verdiğini anlattı.
“ABD’yi dolandırmak için kumpas kurmak”, “Uluslararası Acil Ekonomik Güç Yasası’nı delmek için kumpas kurmak”, “Bankacılık sisteminde sahtekarlık yapmak”, “Bankacılık sisteminde sahtekarlık yapmak için kumpas kurmak”, “Kara para aklamak” ve “Kara para aklamak için kumpas kurmak” gerekçeleriyle Reza Zarrab ve Mehmet Hakan Atilla’ya açılan davada ilk jürili duruşma görülüyor.
Suçunu kabul ederek itirafçı olan İran ve Türkiye vatandaşı Reza Zarrab, duruşmanın ilk gününde ABD’nin İran’a yönelik yaptırımlarını nasıl deldiğini, Aktifbank ve Halkbank ile bu hususta nasıl ortak çalıştıklarını, Mehmet Hakan Atilla’nın yaptırımlar konusundaki bilgisini, Egemen Bağış’ın kendisine yardımını ve Zafer Çağlayan’a verdiği yüzlerce milyon liralık rüşveti anlattı.
Davanın 5’inci tanığı olarak dinlenen Reza Zarrab’ın toplam 3 gün tanık sandalyesinde oturması ve itiraflarına devam etmesi bekleniyor. ‘ABD, Zarrab’a karşı’ olan davanın adı, Zarrab’ın suçunu kabul etmesi üzerine ‘ABD, Atilla’ya karşı’ olarak değiştirilmişti.
İddianamede Halkbank Uluslararası Bankacılıktan Sorumlu eski Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla hakkında 50 yıla kadar hapis ve 2 milyon dolar para cezası isteniyor.
Dava, başta Türkiye, İran ve Birleşik Arap Emirlikleri olmak üzere tüm dünya tarafından dikkatle takip ediliyor. Davayı Türkiye’den onlarca gazeteci yerinde takip ediyor. Duruşmaların 2, 3 veya 4 hafta seri olarak devam etmesi bekleniyor.
Davanın Türkiye saatiyle 20.00’de başlayan 29 Kasım tarihli duruşmasında yaşananlar ve Reza Zarrab’ın itirafları şöyle:
“SUÇUMU KABUL EDİP İŞ BİRLİĞİ YAPMAM CEZAEVİNDEN ÇIKMAMIN EN HIZLI YOLUYDU”
Ayakları kelepçeli ve hapishane üniformasıyla mahkemeye getirilen Reza Zarrab tanık sandalyesine oturdu. Bir otelde tutulduğu iddialarını reddeden Zarrab, savcının “Hâlâ tutuklu durumda mısınız?” sorusuna “Evet” yanıtını verdi.
İfadesine 2016 yılında Florida eyaletinde gözaltına alınması sürecinde yaşananları aktararak başlayan Zarrab, “Neyle karşı karşıya olduğumu bilmiyordum. Uzun bir yolculuk sonrası şoktaydım. Doğru cevapları veremedim. Korkuyordum” dedi.
Türkiye’ye iadesi için avukatlar tuttuğunu ancak bu girişimin başarısız olduğunu anlatan Zarrab, “İşbirliği, sorumluluğu kabul etmenin ve cezaevinden çıkmanın en hızlı yoluydu” dedi.
Zarrab, daha sonra savcılıkla yaptığı iş birliği anlaşmasının “Tamamen gerçekleri anlatmak, savcılıkla işbirliği yapmak, bundan sonra asla suç işlememek” koşullarına bağlı olduğunu söyledi.
“Bu amaçları gerçekleştirirseniz ne olacak?” sorusuna ise “Savcılık, 5N1K mektubu yazarak mahkemeye sunacak. Bütün işlediğim suçları kabul etmem ve iş birliği yapmam, cezaevinden çıkmam için en hızlı ve en doğru yoldu. Bunun için iş birliğine karar verdim. Buna karşı cezanın ne olabileceğine ilişkin kimse bana bir şey söylemedi. Cezama hakim karar verecek. İş birliği anlaşmasını yerine getirmezsem savcılık 5N1K mektubunu yazmayacak.” yanıtını verdi.
Zarrab ayrıca tutukluyken bir gardiyana rüşvet verdiği iddiasını da kabul ederek, “Bir memura bana alkol getirmesi ve cep telefonunu kullanmama izin vermesi için rüşvet verdim” dedi.
“EGEMEN BAĞIŞ, AKTİFBANK’TA HESAP AÇILMASINA YARDIM ETTİ”
Zarrab, milyonlarca dolarlık haksız kazanç imparatorluğunun kaynağı olan İran’a yönelik ambargonun delinmesi sürecini anlattı:
“İranlılar, yaptırımlar yüzünden petrol ve doğalgaz satışından elde ettikleri paraları kullanamıyordu. Uluslararası ödemelerini yapamıyorlardı. Mehmet Hakan Atilla Halkbank’ta yaptırımlar konusundaki en bilgili adamdı.
Aktifbank bana İran’la iş yapacak müşterilerin, hesap açması için özel bir izin alması gerektiğini söyledi. (Eski AB Bakanı) Egemen Bağış Aktif Bank’ta hesap açmam için bana yardım etti.
2010 ve 2011 yıllarında İran Merkez Bankası Başkanı Mahmud Bahmani ile görüşmeler yaptım. İran Merkez Bankası’na finansal hizmet konusunda anlaşmaya vardık.
Aktif Bank Genel Müdürü ile görüşmeden sonra hesap açtım. Hesap günlük işlem hacmi olarka 5-10 milyon avro ile başladı.
İran Merkez Bankası ile yaptığımız anlaşmanın bozulmasından sonra aralarında Hüseyin Necefizade’nin de bulunduğu Bank Mellat yetkilileriyle görüşüp Amerikan yaptırımlarını delmeye başladık.
(Aktifbank gelirinin önemli bir kısmını karşılıyor muydu? sorusuna) Kesinlikle evet.”
Zarrab ilerleyen süreçte Aktifbankın doğrudan İranlı yetkililerle çalışmaya başladığını ve kendisinin devre dışı bırakıldığını söyledi.
“ZAFER ÇAĞLAYAN’A 45-50 MİLYON AVRO RÜŞVET ÖDEDİM”
Zarrab itiraflarının devamında Halkbank ile çalışmaya başladığı süreci ve bu iş birliğindeki rolü karşılığı Zafer Çağlayan’a verdiği yüzlerce milyon dolarlık rüşveti itiraf etti:
“Halkbank ile ilişkim 2012 yılında başladı fakat bağlantılarım daha eskiye dayanıyordu. Eşim (Ebru Gündeş) Türkiye’de ünlü bir sanatçı olduğu için hep göz önünde olan bir kişiydim. Bu yüzden (Halkbank eski Genel Müdürü) Süleyman Aslan ile çalışmak için fazla görünürde olan biriydim. Aslan bu nedenle benimle çalışmak istemedi.”
Soru: ‘Aslan sizi geri çevirdikten sonra neden Zafer Çağlayan ile iletişime geçtiniz?’
Cevap: “Çünkü Türkiye’nin ekonomi bakanı oydu.”
Zafer Çağlayan’la daha önce Zarrab’ın ailece gittiği bir balık restoranında hesap öderken tanıştıklarını söyleyerek “Sonra yapılan bir görüşmede Çağlayan’ın Halkbank’ta hesap açılması için bir bakıp ger döneceğini söyledi. Yüzyüze toplantı yaptık. Ticaretin detayı hakkında bilgi aldık. Kâr marjlarını sordu. Çağlayan, yüzde 50-50 ortak olmak koşuluyla bu ticarete aracılık edebileceğini söyledi.
“Çağlayan’a 45 ila 50 milyon avro arasında bir rüşvet ödedim.” diyen Zarrab, diğer para birimlerinin bu tutarın dışında olduğunu belirtti. Zarrab ayrıca “Cash to Cash diye bir kısım vardı raporda: Orada 31.789.500 avro, 2.465.000 TL, 4.696.911 dolar yazıyordu. Hatta listenin sonunda 19 mart 2013 tarihli bir ödemenin açıklamasında Saatçi Yusuf ‘un karşısında yazan 200.000 avro vardı. listede kayıtlı olmayan daha fazlası var” ifadelerini kullandı.
Zarrab’a Zafer Çağlayan’ın hangi yollarla para aldığı soruldu. Zarrab, Çağlayan’a nakit, değerli eşya ve banka havalesi yoluyla rüşvet verdiğini söyledi.
Zarrab rüşvet verdiği kişiler arasında Çağlayan’ın aile üyelerinin de bulunduğunu söyledi. Savcılık kanıt olarak Çağlayan’ın kardeşine ait, İran’la ticaretten yarar sağladığına dair 2,4 milyon liralık faturayı gösterdi. Savunma makamı delilin gerçek olmadığını iddia etti. Savcılık itiraz etti. Hâkim itirazı kabul ederek belgeyi dava dosyasına ekledi.
“MEHMET HAKAN ATİLLA YAPTIRIMLAR KONUSUNDA HALKBANK’TAKİ EN BİLGİLİ KİŞİYDİ”
Savcının ABD yaptırımlarını delme konusundaki sorusunu yanıtlayan Zarrab şunları söyledi:
“ABD yaptırımlarını delme konusunda, İran’ın petrol ve doğalgaz satışından elde ettiği gelirlerle uluslararası ödemelerini yaptım. Gaz gelirlerinin toplandığı Halkbank’tan çıkararak bu ödemeleri yaptım.”
“Salonda Halkbankt’tan kimse var mı?” sorusuna Zarrab, oturduğu masayı ve üzerindeki giysileri tarif etmek suretiyle Hakan Atilla’yı işaret etti.
“O şahsın adını biliyor musunuz?” sorusuna ise, “Hakan Atilla’nın Halkbank genel müdür yardımcısı olduğunu ve uluslararası bankacılık bölümünün başkanı olduğunu bildiğini” söyledi.
Zarrab, davanın tutuklu sanığı eski Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla hakkında “Yaptırım kuralları hakkında bankadaki en bilgili kişi. Oluşturduğumuz yapının Amerikan yaptırımlarıyla uyumlu görünmesi için katkıda bulundu” dedi.
ESKİ İRAN CUMHURBAŞKANI AHMEDİNEJAD İLE BAĞLANTISINI KABUL ETTİ
Duruşmada daha sonra Reza Zarrab’ın İran ilişkileri ele alındı. Zarrab, Ahmed Alajaji adında kuyumcunun İran gelirlerini Halkbank’a koymak için altın ihracatı sistemi önerdiğini belirtti: “Alajaji bana altın ihracatı yönetmi ve Halkbank’ta açılan hesapla transferlerin gerçekleştirilebileceğini söyledi”
Zarrab ayıca eski İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad ile bağlantısını kabul etti.
Zarrab, İran Merkez Bankası ile anlaşmasının bozulmasının ardından Hossein Najafzadeh’in de aralarında bulunduğu Bank Mellat yönetimi ile görüştüğünü ve ABD ambargosundan bu şekilde kaçındığını söyledi.
SİSTEMİN İŞLEYİŞİNİ ‘ŞİRKETTE SUNUM YAPAR GİBİ’ ANLATTI
Reza Zarrab, tanık sandalyesinden kalkarak, altın ticaretinin nasıl işlediğini göstermek için bir şema çizdi. Zarrab, başladığı çizimde asıl amacın İran’ın uluslararası borcunu ödemek olduğunu belirtti. Savcının Sarraf tarafından çizilen şemayı kanıt olarak dosyaya sunduğu, bu nedenle söz konusu şemanın ileriki süreçte kamuoyuyla paylaşılabileceği belirtildi.
Zarrab, altın ticaretini şema üzerinden şu şekilde anlattı:
“İRAN, PETROL SATIŞINI TÜPRAŞ’A, GAZ SATIŞINI BOTAŞ’A YAPARDI”
“Ticaret önce İran’ın Türkiye’ye ham petrol ve gaz satmasıyla başlıyor. İran Ulusal Petrol Şirketi (NIOC) petrolün satışını Tüpraş’a, gazınkini Botaş’a yapardı. Onlar da NIOC’ye para borçlu olurdu. İran, dış borçlarını Türkiye ve Dubai üzerinden en az 10 işlemle ödüyordu.”
DENİZBANK DA İŞİN İÇİNDE
Zarrab, Halkbank’a gelen paranın çıkışının avro olduğunu ve Denizbank’a ise Türk Lirası olarak geldiğini ifade etti.
Zarrab daha sonra Türkiye’deki şirketi Royal Group’tan aldığı altının Dubai’deki şirketine gittiği belirtti. Altının satılıp nakde çevrilecek konuma geldiğini aktardı.
Zarrab, İran’ın altına ihtiyacı olmadığını, ülkenin borçlarını ödemek adına altını nakde çevirmeye ihtiyaç duyulduğunu söyledi.
“Halkbank’taki bir yetkili”nin kendisine İran’ın altın ticaretinde son durak olarak gösterilmesi gerektiğini söyledi. Burada parmaklar Halkbank’ın eski genel müdür yardımcısı Atilla’yı gösterdi.
Dubai’de yapılan işlemler aracılığıyla İran’ın uluslararası borçlarının ödenmesi amaçlanıyordu.
Hakim Berman, paranın kurtarılması için Zarrab’a kaç işlem yapılması gerektiğini sordu. Zarrab ise “En az 10 işlem” dedi.
ZARRAB’IN HESABINA YANLIŞLIKLA 70 MİLYON DOLAR YATIRILDI
Duruşmaya verilen aranın ardından, Zarrab’ın Süleyman Aslan’ın sekreteriyle olan telefon görüşmesine ilişkin ses kaydı mahkemeye delil olarak sunuldu. Süleyman Aslan’a ait olduğu belirtilen telefon görüşmesi dökümünde, Aslan’ın Zarran’a İran petrol şirketinden aracı firmaya gönderilmesi gereken 70 milyon doların yanlışlıkla doğrudan Zarrab’ın hesabına yatırıldığını söylediği aktarıldı.
Telefon konuşması dökümünde Aslan’ın, bu transferin Hakan Atilla’nın onayıyla yapıldığını belirttiği ileri sürülüyor.
“SÜLEYMAN ASLAN, İRAN YAPTIRIMLARININ NE OLDUĞUNU BİLİYORDU”
Zarrab, paranın kendi hesabına gelmesi nedeniyle Halkbank yetkililerine sinirlendiğini ifade etti. Ayrıca Halkbank’ın eski genel müdürü Aslan’ın ve Halkbank’ın yaptırımların ne olduğunu ve hangi işlemlerin yaptırımları deleceğini bildiğini belirtti.
“HALKBANK GÜMRÜK BEYANNAMESİNE İRAN DESTİNAYONLU ALTIN TİCARETİ YAPILDIĞINI YAZMAMI İSTEDİ”
Duruşmaya bir belge sunuldu. Zarrab, belgenin Türkiye’de kullanılan gümrük beyannemesi olduğunu söyledi. Zarrab’a göre Halkbank’tan Aslan ile sanık Atilla, kendisine gümrük beyannemesinde İran destinasyonlu altın ticareti yapıldığının yazılması gerektiğini söyledi. Hakimin “İran’a altın gönderdin mi?” sorusuna Zarrab, “Hayır” yanıtını verdi:
“Altınlar İran destinasyonluydu ancak İran yerine Dubai’ye gönderildi. Bu bize bağlı değildi, bizim tercihimiz değildi. Halkbank’ın kendi kuralları nedeniyle bunu yapmak zorundaydık.”
“HALKBANK’TAN BİRKAÇ MİLYAR AVRO ÇEKTİM”
Savcının “Halkbank’tan ne kadar çektin?” sorusuna Zarrab’ın yanıtı ise “Birkaç milyar avro” oluyor.
“Bu para altın almak için mi kullanıldı?” sorusuna Zarrab, “Birkaç milyar avro, İranlılardan altın ticareti kılıfında aldığımız uluslararası talimatları yerine getirmek adına edindiğimiz paraydı” yanıtını verdi.
Duruşma, Türkiye saatiyle 00.30’da sona erdi. Jüri eve gönderildi. Zarrab tanıklığına Türkiye saatiyle 17.15’te devam edecek.,
Duruşmanın sona ermesinin ardından Savcı Sid Kamaraju, Zarrab’ın hapishane üniformaları yerine sivil kıyafetle duruşmaya katılmayı isteyip istemediğinin sorulacağını kaydederken, Hakim Berman’ın ise Zarrab’a sivil kıyafetle katılabilmesine olanak tanıyan bir talimat yazabileceği yönünde öneride bulundu.
Berman, “Zarrab için bir gömlek ve bir kıravat getirilmesi için gerekli talimatı vermeye hazırım. Cezaevinde kalmak zaten zor, bunu daha da zorlaştırmanın gereği yok” ifadelerini kullandı.
Buna göre, Sarraf’ın yarınki duruşmaya sivil kıyafetle katılabileceği belirtiliyor.
Yoruma kapalı.