PİRHA- Ispartalı Zakir Uğur Aşık, saza adeta tutkulu. Yoksul oldukları için sazı ancak çalıştığında ilk maaşıyla alabildiğini belirten Aşık, cemlerde büyüdüğünü, herkesin çocuklara bağlama sevgisini aşılaması gerektiğini söyledi. Uğur Aşık ayrıca Isparta’da Cemevi Başkanlığı’na Alevilerin kuşkuyla baktığını da vurguladı.
Isparta doğumlu olan İsmail Baba Ocağı mensubu Zakir Uğur Aşık, küçük yaştan itibaren saza olan tutkusunu PİRHA’ya anlattı
“CEMEVLERİNE ÇOK KÜÇÜK YAŞLARDA GİTMEYE BAŞLADIM”
Kendisini bildi bileli cemevlerine ailesi tarafından götürüldüğünü belirten Isparta Çünür Cemevi Yönetim Kurulu Üyesi Zakir Uğur Aşık,” İlkokul birinci sınıftaydım, o zamanlar cemevi yoktu, cemler evlerde yapılıyordu. Biz küçükken büyüklerimiz, öğrenip alışalım diye bizi hep cemlere götürürlerdi, biz cemlerde büyüdük” diye belirtti.
“ARİF SAĞ TEŞVİK ETTİ, 24 YAŞIMDA İLK MAŞIMLA SAZ ALDIM”
Bağlama öğrenmeyi çok istediğini ancak yoksulluktan dolayı saz alamadığını aktaran Uğur Aşık, “24 yaşına kadar çok saz istedim ama bir türlü nasip olmadı. Bir saz alamadık. Eskiden kurs da yok saz da yok, yokluk vardı. İmkanlar çok kısıtlıydı. Bağlama ile tanışmam şöyle oldu. Bir benzinlikte çalışırken benzinliğin lokantasına Arif Sağ gelmiş. Arif hocam hoş geldin dedim o da çok sağ ol dedi. Buyur Eren dedi ve bana bir kahve ısmarladı. ‘Sen saz çalıyor musun?’ diye sordu. Ben de ‘yok çalmıyorum’ dedim. ‘Niye çalmıyorsun, sevmiyor musun, hevesin yok mu?’ dedi. Şimdiye kadar hiç imkânımız olmadı, okul iş güç vardı dedim. Seviyorsan saz yap çal’ dedi, öğren dedi. Sağ olsun bana çok güzel bir nasihat verdi, teşvik etti. Arif hoca gittikten sonra ‘hakikaten ben niye çalışıyorum’ dedim kendi kendime. Sevdiğim bir şey, şimdiye kadar da erteledim. Onun teşvikiyle ilk maaşımla saz aldım, bağlama kursuna katıldım” dedi.
Çalıştığı işyerinin saz çalmaya çok müsait olduğunu aktaran Uğur Aşık, “Benzin istasyonunda market görevlisiyim. Sabah 09.00’da işe geliyorum, ertesi gün sabah 09.00’da işten çıkıyorum. 24 saatlik bir iş. Gece 12.00’den sonra uyumamam lazım. Burada da gece 12’den sabah 9.00’a kadar bağlama çalmaya başlıyorum. Bir yılda kendimi geliştirdim. 1 yıl sonra bağlama çalmayı öğrendiğim yerde, yetenekli olduğum için iş teklifi aldım. Müzik mağazasında 5 yıl çalıştım. Şimdi kendi iş yerimi açtım. Kendim bağlama satıyorum, ayrıca saz kursu veriyorum. 24 yaşından sonra hem mesleğim oldu, hem de cemevinde zakirlik yapıyorum.
“GENÇLER CEMEVİNE GELMİYOR”
Ancak gençler cemevlerine gelmiyor, ben 41 yaşındayım ve şu an cemevinde en genç kişiyim. Gençlerimiz katılmıyor. Tabii ki haklı sebepler de var, haksız sebepler de var. Gençlerle konuştuğun zaman ‘biz internet çağındayız’ diyorlar. İnstagram’dan, Twitter’dan (X) ve Facebook’tan bahsediyorlar” diye belirtti.
“ÇİFÇİ OLDUĞUMUZ İÇİN YAZIN DEĞİL, KIŞ AYLARINDA CEM YAPIYORUZ”
Eskiden cemlerin saat 05.00’lere kadar sürdüğünü aktaran Uğur Aşık, “Burada yaz aylarında cem olmaz, çünkü herkes tarım ve hayvancılıkla uğraşıyor. Ama kış ayında her cumartesi günü cem erkanı yapıyoruz” dedi.
Sazı eline aldığında bütün duygularının telli kuran (saz) sayesinde cümlelere döküldüğünü belirten Aşık, “Telli kuran gerçekten de bizim yol göstericimiz, ışığımız. Ben bu sazı elime aldığım zaman içimden geçen bütün duyguları ifade edebiliyorum. Kızdıysam kızdığımı, sevdiysem sevdiğimi de bağlamayla çok güzel ifade edebiliyorum” ifadelerini kullandı.
“CEMLERDE DEYİŞ VE NEFESLERİ SÖYLERKEN BAMBAŞKA BİR DUYGU YAŞIYORUM”
Cemlerde deyişleri ve nefesleri söylerken bambaşka bir duyguya büründüğünü vurgulayan Uğur Aşık, şöyle devam etti:
“İki derviş semaha çıktığında oradaki duygu bambaşka, kırklar semahı çaldığımızda bütün canlar döner. Oradaki duygu çok başka, aşure mateminde mersiye okuduğumda daha bir başka. Herkese tavsiyemiz çocuklarını göndersinler bağlama ile tanıştırsınlar. Bağlama gerçekten bizim özümüz, kültürümüz, bizim bugünlere gelmemizi sağlamış, ışık tutmuş önemli bir değer.”
Çünür Cemevi açıldığında öğrencilere ücretsiz bağlama kursu düzenlediklerini söyleyen Uğur Aşık, “İlk kursu açtığımızda 30 öğrenci geldi. Çok zorladık. 30 kişiyle sazı akort etmek, 30 kişiye bir şey anlatmak zordu. 2 grup olarak yaptık. Bir öğleden önce, bir öğleden sonra. O zaman hem gençler hevesliydi hem de bugünkü pahalılık yoktu” dedi.
“ISPARTA’DA ALEVİ BEKTAŞİ CEMEVİ BAŞKANLIĞI’NA KUŞKU İLE YAKLAŞILIYOR”
Son dönemlerde Alevi dünyasının en çok tartıştığı konuların başında gelen Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı ile ilgili cemlerde sohbetler ettiklerini de aktaran Zakir Uğur Aşık, “Şu söyleniyor: Ben vergimi ödüyorum neden karşılığını almıyorum. Alevi toplumu olarak niye biz bunun karşılığını almıyoruz? En önemli problem bu. Isparta’da Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’na kuşku ile yaklaşılıyor. Samimi mi yoksa bizi baskılamak için kurulmuş bir kurum mu? Onu da kimse bilmiyor, şu anda iki görüş var” diye belirtti.
ALEVİ BEKTAŞ CEMEVİNİN VERDİĞİ YARDIMLARI ALIRIM DİYEN DA VAR, KARŞI ÇIKAN DA VAR”
Uğur Aşık, Alevi Bektaşi ve Cemevi Başkanlığı ile ilgili şunları dile getirdi:
“Ben verilen yardımı alırım diyen ve buna karşı hayır devlet bizi kendine göre yönlendirmek istiyor, diyen iki görüş var. Toplum olarak bir an önce bunu çözmemiz lazım. Bu birleşmeyle, konuşmayla, uzlaşıyla çözülecek bir konu. Burada uygulanmak istenen proje belli. Alevi Bektaşileri istedikleri gibi yönlendirmek istiyorlar. Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nın Alevilere dönük uygulamalarına karşı uyanık olunması gerekiyor. Dedeler ve zakirler oturup konuşarak bir karar alması gerekiyor ama bir sürü ocak, dede ve zakir olduğu için bu iş kolay olmuyor. Ancak herkes doğru temelde aydınlatılarak, doğru bilgilendirilerek bu yapılabilir. Hepimiz bu Yolun yolcusuyuz. Birlik olmamız gerekir. Gerçekten çok önemli bir konu, çünkü yol ayrımındayız. Zaten istedikleri ikilik çıkarmak. O yüzden Hacı Bektaş Veli’nin ve ulu ozanlarımızın izinden giderek, onların fikirlerinin etrafında birleşerek birlik ve beraberlik içinde yürümemiz gerekiyor.”
Cebrail ARSLAN/ISPARTA
Yoruma kapalı.