PİRHA-Zakir Fahrettin Aksünger, AKP’nin Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde ‘Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’ oluşturma ve cemevlerini bu birime bağlama planının Alevi inancını asimile etmek için yapıldığını söyledi. Aksünger, “Rıza şehrine gidilen yolda helal edilmeyen bir talip lokması bizim için haramdır. Dolayısıyla burada tavır koyması gereken taliplerin kendisidir” dedi.
AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın imzasıyla yayınlanan kararname ile ‘Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde Alevi Bektaşi Kültürü ve Cemevi Başkanlığı’ kuruldu. Hemen ardından ise Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Plan ve Bütçe Komisyonu’nda cemevleri ile ilgili düzenlemelerin de yer aldığı torba kanun teklifi kabul edildi.
Düzenlemenin Meclis Genel Kurulu’ndan geçmesiyle belediyeler imar planlarken, bölgenin şartları ve ihtiyaçlarını göz önüne alarak cemevleri için yer ayıracak. Ayrıca cemevi inşası için kaymakam veya validen de izin alınması gerekecek. Kararname ile kurulan ‘Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde Alevi Bektaşi Kültürü ve Cemevi Başkanlığı’ ile isteyen dedelere maaş bağlanacak.
Zakir Fahrettin Aksünger konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunarak, iktidarın Alevilere olan yaklaşımının samimi olmadığını, yapılan ve çıkarılan yasalarda Alevilerin rızalığının alınmadığını belirtti.
“MAAŞ KONUSUNDA TALİPLERİN TAVIR KOYMASI GEREKİR”
Maaş konusunda yol yürüten inanç önderlerine, hizmet ehli olanlara önemli görev düştüğünü ifade eden Aksünger, “Kurumlar belki de ikinci planda. Çünkü kurum dedeye gitme dese de, o kişi gidiyorsa kurumun ona yapabileceği bir şey yok. Ama burada asıl olan kaymakamlığın, valiliğin ya da hükümetin herhangi bir kurumdan Alevi yol önderlerine ya da hizmet erlerine vereceği maaştan ziyade kurumsal örgütlülük içinde Anadolu’ya özgün cem yapmalılar. Başta bu yola gönül koyan kişinin yolun helallık, rızalık yolu olduğunu bilmesi lazım. Rıza şehrine gidilen yolda helal edilmeyen bir talip lokması bizim için haramdır. Dolayısıyla ister talip olsun ister zakir ister yol hizmetçisi ister rehber ister pir ister mürşit olsun haram lokma yemiş olur. Burada tavır koyması gereken taliplerin kendisidir” diye konuştu.
“ALEVİ İNANCININ ÖZGÜNLÜĞÜNE İNANMALIYIZ”
Kurum temsilcilerinin konuyla ilgili toplantılar yaptıklarını anımsatarak sözlerine devam eden Fahrettin Aksünger, şunları dile getirdi:
“Yapılan toplantılarda Aleviliğin kendisine özgün bir dil kullanılması lazım. Bu hizmeti yapan insanlar asimilasyon dilini kullanıyor. Dolayısıyla şu anda yerel ve genel bazda kurumların tavrının doğru bir yerde olduğuna inanmıyorum, dilimizi değiştirmemiz lazım. Eğer Alevilerin ibadet yeri cemevi diyorsak o zaman Anadolu Aleviliğinin kendisine özgün bir inanç olduğunu anlatmalılar. Dolayısıyla bizim yapmamız gereken kendi inancımızın özgünlüğüne gerçekten inanmalıyız.
Can Yücel’in dediği gibi Aleviler de ikiye bölünmeli. Gerçekten Anadolu Aleviliğine inananlar bir arada olup bu yolu birlikte yaşamalılar. Şia Aleviliğine ya da Şia inancına inananlar da başka mekânda ya da başka ortamda olmalılar. Ne biz onları ötekileştirelim ne de onlar bizi ötekileştirsin. Dolayısıyla kurumlar duygusal miadını tamamlamış düşünsel bir noktaya gelerek yeniden kendini günün koşullarına göre yapılandırmalıdır diye düşünüyorum.”
Cebrail ARSLAN/ANTALYA
Yoruma kapalı.