PİRHA-Mardin’in Midyat ilçesinde, ‘Beyaz Elmas’ olarak bilinen Midyat taşı yüzbinlerce yıl öncesinden günümüze kadar işlemeciliği devam ediyor. 10 yıl önce öğretmenliği bırakıp taş işlemeciliğine başlayan Adnan Yavuz, “Daha fazla iş çıkması için makinelere yönelme olmuş ama biz yine eski sistemde işimizi devam ettiriyoruz. Bu tarihi kaybetmemeye ve tekrar ayakta tutmaya çalışıyoruz” dedi.
Mardin’in Midyat ilçesinde, ‘Beyaz Elmas’ olarak bilenen Midyat taşının yüzbinlerce yıl öncesinden günümüze kadar işlemeciliği devam ediyor.
10 yıl önce öğretmenliği bırakıp taş işlemeciliğine başlayan Adnan Yavuz (45), Midyat taşı ve taş işlemeciliği sanatını anlattı.
“TEKNOLOJİYE AYAK UYDURMAK ZORUDA KALDIK”
Taş işlemeciliğinde eski ile yeniyi birbiriyle harmanlayarak işletmesini büyüttüğünü belirten Adnan Yavuz, “Bu gördüğümüz Midyat taşı şu anda özellik açısından belki çok spesifik bir özelliğe sahip. İlk çıktığı anda yumuşak peynir gibi ince bir demirle işlenebiliyor. Tabi son yıllarda yine bu el işlemeciliği ne kadar azalmış olsa da yine de biz bunu bırakmadık teknolojiye ayak uydurmak zorunda kaldık. İşleme makineleri mecbur olarak tabi teknolojik olması gerekiyor. Daha hızlı daha fazla iş çıkarabilmesi adına makinelere yönelme olmuş ama biz yine eski usul eski sistemde de işimizi devam ettiriyoruz. Bu tarihi kaybetmemeye tekrar ayakta tutmaya çalışıyoruz. Çünkü önemli bir meslek, güzel bir meslek ve tarihi bir meslek. Hem yapılar açısından hem görsel açısından özel bir meslek. O yüzden elimizden geldiği kadar eskiyi yeniyi beraber yürütmeye çalışıyoruz. Bizim ailede bu meslekle ilgilenene kimse yok. Herhangi bir taş ustası ya da başka birisinden öğrenmedik. Biz kendimiz buraya başladığımız zaman bizim yanımızda çalışan ustalarla bu mesleği öğrendik” diye belirtti.
“HER MOTİFİN KENDİNE GÖRE BİR ANLAMI VARDIR”
Mardin taşı ile Midyat taşı arasındaki farkı anlatan Yavuz, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Mardin taşı ile Midyat taşı farklıdır. Midyat taşı küçük küçük gözeneklere sahiptir, bu küçük gözeneklerin özeliği taşın kışın patlamasını duvardan bırakmasını önlüyor. Diğer taraftan da içine aldığı suyu buz tutuğu zaman o suyu dışarıya akma özeliği vardır. Midyat taşın belirgin özeliği budur. Bununla zaten yanıltım özelliğini sağlıyor ve görünüm dediğimiz o pembeleşme sarılaşma ve sarımtırak görüntü buradan geliyor. İçine aldığı sıvıyı güneş vasıtasıyla dışarıya attığı zaman oksitlenme gerçekleşiyor. Kimyasal olarak da bu şekildedir. Diğer taşlardan ayıran özelik ise Midyat taşı ilk çıktığın da yumuşaktır ama güneş rüzgar yedikçe sert kayalaşan bir özeliğe sahip bu da taşın ömrünün uzamasını sağlıyor.
Midyat taşından civar köylerde 200 yıllık yapılmış evler var. Hatta bir kaplama olarak değil 5-6 santim de değil. 20-25 santim kalınlığında taşlarla örülmüş birçok yapı bulabiliriz. Midyat merkezde 120 yıllık binalar var. Bu taş yıllandıkça eskidikçe güzelleşen sertleşen ve ayakta durmayı sapasağlam ayakta durmayı başaran bir taştır. Bu da yöreye has ve bu taşa has bir özeliktir.
Her motifin ve her desenin kendine göre bir anlamı vardır. Mesela üzüm deseni bolluk ve bereketi temsil ettiği için üzüm saklımı özelikle Süryani toplumunda ve köylerde çok kullanırdı. Midyat taşı spesifiktir ve coğrafi özeliğe sahip bir taştır ve bunun ne kadar iletilebilir düşüncesinde olması gerekirken maalesef bu şekilde davranmıyor, ne kadar para kazanırım bir işte ve ne kadar para kazanabilirim tek bir iş yapayım çok para kazanayım diyen birçok kişi var. Böyle olmaması lazım. Midyat taşı; Midyat dağlarından özel usullerle yani tel kesim dediğimiz elmas tellerle kesimi yaparak dilim dilim parçalanır kepçeler yardımıyla makinelere taşınır. Makine yardımı ile kesilir.”
Cihan BERK-Beritan AVCI/MARDİN
Yoruma kapalı.