PİRHA – Demokrasi İçin Birlik, koronavirüs salgını nedeniyle ara verilen eğitim ve öğretim döneminin yeniden başlatılmasına ilişkin yazılı bir açıklama yaptı. Koronavirüs salgının artığına dikkat çekilen açıklamada yüz yüz eğitimin riskli olduğu vurgulandı.
Demokrasi İçin Birlik (DİB), koronavirüs salgını nedeniyle ara verilen eğitim ve öğretim döneminin 21 Eylül’de yeniden başlatılmasına ilişkin yazılı açıklama yaptı. Koronavirüs salgını yükselirken yüz yüze eğitimin riskli olduğu belirtilen açıklamada, uzaktan eğitimden ise milyonlarca çocuğun yararlanamadığına dikkat çekildi.
Türk Tabipler Birliği’nin (TTB) okullarda 21 Eylül’de yüz yüze eğitimin başlamasının feci sonuçlar doğurabileceği uyarısı hatırlatılan açıklamada, “Yüz yüze eğitim süreci daha başlamadan virüs, eğitim emekçilerinin seminerleriyle okullara girdi, çok sayıda öğretmen salgına yakalandı. Eğitime yatırım yapılmadığı için sınıflar aşırı kalabalık. Devlet okullarında temizlik masrafları veliler tarafından karşılanıyor. Uzaktan eğitimin nasıl uygulanacağı, içeriği, bu eğitime ulaşamayan öğrenciler için ne tür önlemler alınacağı bilinmiyor. 21 Eylül’de başlaması planlanan yüz yüze eğitimde salgına karşı ne tür önlemlerin alındığı meçhul” denildi.
Milyonlarca öğrencinin eğitim hakkından sağlıklı bir biçimde yararlanmasını sağlayacak düzenlemelerin derhal yapılması gerektiği kaydedilen açıklamada, yaşanan belirsizliklerin toplumdaki tedirginliği artırdığı belirtildi.
“UZAKTAN EĞİTİM YOKSULLARI GÖZARDI ETTİ”
Milyonlarca çocuğun açlık sınırında yaşadığı vurgulanan açıklamada, şunlar kaydedildi:
“Uzaktan eğitim planlaması ise tüm öğrencilerin bilgisayarı, interneti, televizyonu varmış gibi yapılıyor. Geçen öğretim döneminde göçmen ve tarım işçisi çocuklar uzaktan eğitime ulaşamadı. Kırsal kesimde yaşayan ailelerin çocukları EBA TV aracılığıyla yayınlanan dersleri izleyemedi. Anadili Türkçe olmayan çocuklar uzaktan eğitimde yok sayıldı.
“EĞİTİMDE ÖZELLEŞTİRME POLİTİKALARINA HIZ VERİLDİ“
Eğitimde milliyetçi, cinsiyetçi, dinci söylemleri öne çıkaran laik, bilimsel, özgür eğitimden adım adım uzaklaşan iktidar, tarikatları okullara soktu, okul yönetimlerince dinci yapılarla anlaşmalar yapıldı, eğitim dinselleştirdi. İmam Hatip Liseleri yoksul kesimlerin çocukları için adeta tek seçenek haline getirildi. Eğitimde özelleştirme uygulamalarına hız verildi. Temel kamusal bir hizmet olması gereken eğitim sermayeye teslim edildi.
Salgın döneminde de eğitim emekçileri ve öğrenciler açısından sermayeden yana politikalar artarak sürdü. Hem kamuda hem özel sektörde, güvencesiz çalıştırılan eğitim emekçileri ücretsiz izne zorlandı, kısa çalışma ödeneğine mahkûm edildi. Ataması yapılan 20 bin öğretmen hiçbir hukuki dayanak olmadan göreve başlatılmadı. Özel okullarda çalışan eğitim emekçileri düşük ücretlerle, esnek çalışma koşullarında çalıştırıldı. Özel okul patronlarının talepleri doğrultusunda özel okullardan kamu okullarına nakil durduruldu. Bakanlık, velilerin okullar kapalı olduğu dönemde özel okullara ödedikleri ücretlerin geri ödenmeyeceğini açıkladı.”
“OKULLARA YATIRIM YAPILMIYOR”
MEB bütçesinin düşük olması ve eğitime ayrılan pay oranının düşük olduğuna dikkat çekilen açıklamada, “MEB bütçesi ancak öğretmen maaşlarına yetiyor, okullara yatırım yapılmıyor, derslikler aşırı kalabalık, okulların ısınma, temizlik, bakım gibi temel ihtiyaçları velilere yükleniyor. Bu koşullarda devlet okullarında salgın yönetimi imkânsız olduğu gibi toplumun büyük çoğunluğu çocuğunun eğitim alamaması ve salgına yakalanması gerçeğiyle yüz yüze.
Eşit, nitelikli, parasız eğitimin hak olduğu belirtilen açıklamada talepler şöyle sıralandı:
- Eğitim nitelikli, parasız, eşit, herkesin ulaşabildiği bir kamusal hizmet haline gelmeli.
- Bilimsel, laik, özgür bir yaygın eğitim programı hayata geç
- Uzaktan eğitim altyapısı herkesin eşit olarak yararlanabileceği niteliğe ulaştırılmalı.
- Eğitim alan herkes için internet ücretsiz olmalı.
- Anadilinde eğitim sağlanmalı.
- Eğitim emekçileri insan onuruna yakışır yaşam standartlarına kavuşturulmalı, güvencesiz eğitim emekçisi kalmamalı.
- Eğitimde milliyetçi, cinsiyetçi söylemlere son verilmeli.
- Eğitimde dinselleştirme uygulamalarına son verilmeli, dinci vakıf ve tarikatlar okullardan el çekmeli.
“DEMOKRASİ MÜCADELESİNDEN AYRI DÜŞÜNÜLEMEZ”
Açıklamada, “Bu koşullarda yaşam ve eğitim hakkını savunmak, halkın talep ve itirazlarını örgütlü bir şekilde ortaya koyabilmesi, bu talepler arkasında toplumsal güç oluşturmasıyla mümkün. Laik, özgür, bilimsel, eşit ve nitelikli eğitim hakkı iktidarını sürdürmek için dindar, kindar nesiller ve ucuz işgücü yetiştirmeyi amaçlayan, çarklar dönsün diye toplumu ‘normalleşme’ adı altında adı konulmamış bir kitle bağışıklığı uygulamasına teslim eden tek adam rejimine karşı verilecek demokrasi mücadelesinden ayrı düşünülemez” denildi. (HABER MERKEZİ)
Yoruma kapalı.