PİRHA- Antalya’nın Finike ilçesinde bulunan ve Tahtacı Alevilerin yaşadığı Gökbük Köyü’ndeyiz. Bu köyde nesillerdir sürdürülen baharı karşılama, bereket, dirlik ve komünaliteyi simgeleyen Pıngıdık etkinliği, toplumu yılın bu zamanlarında bir araya getiriyor.
Haberin Videosu
Baharı karşılama, dirlik, birlik, bereket ve bölüşmeyi simgelediği düşünülen ve nesillerdir sürdürülen Pıngıdık geleneği halen özellikle gençlerin emekleri ile yaşatılmaya devam ediyor.
Pıngıdık geleneği her yıl 21 Mart’ta yapılırken, son yıllarda köy nüfusunun çoğunluğunun dışarıda yaşaması dolayısıyla sömestr tatilinde gerçekleştiriliyor. Kilometrelerce yol dışarıdan gelen halk, baharı karşılama, dirlik, birlik, bereket ve bölüşmeyi simgeleyen bu gelenek için tüm köylü görev paylaşımı yaparak sorumluluk alıyor.
Kohu Dağı’ndan başlayarak güneye doğru uzanıp Finike ile Kaş’ı birbirinden ayıran Alacadağ’ın yüksek tepelerindeki kurulmuş bir köy olarak varıyoruz. Yüksek dağları beyaza bürünen köye inerken genelde yaşlı insan suretleri karşılıyor bizi. Köy eski bir Tahtacı Alevi köyü. Ajansımızın adı olan “Pir” duyulunca daha bir samimiyetle karşılıyorlar. Kısa çay faslından sonra cemlerinden, hakka yürüme erkanlarından, düğünlerinden bahsediyorlar. Kanyonları ve doğası ile meşhur bu köye onlarca belgeselci ve gazeteci gelmiş. Bahsedilenlere göre hepsi köylerini haberleştirip, geleneklerinden bahsetmişler. Ama ne hikmet ise gelenler o kimliklerinden hep kaçmış, yazmamış. Alevi, Tahtacı kimlikleri…
Yüzyıllardır Tahtacıların o coğrafyada sistem tarafından Alevi kimlikleri inkar edilse de Pıngıdık bir Tahtacı-Alevi geleneği olarak devam ediyor.
KOYUN POSTU, ÇINGIRAK VE İS İLE SÜSLENEN GENÇ, PINGIDIK OLUYOR
Pıngıdık etkinliğinin hazırlığı birkaç gün önceden başlıyor. Şehir dışında olan köy halkının ve özellikle gençlerin bugüne özel köye gelmesi ile birlikte ergenlik çağına gelmiş erkekler toplanarak iş paylaşımı yapılıyor. Sabah erken saatlerde kalkan genç erkekler ormanlardan topladıkları ve kamyonla getirdikleri odunları belli bir alana yığmaya başlıyor. Kule şeklinde dizilen odunlar gece boyu yanacak şekilde istifleniyor. Güneş batmadan yaklaşık saat önce köy halkının yerini bilmediği ve gidilmesi yasak olan bir yerde pıngıdık olacak genç hazırlanmaya başlıyor. Pıngıdık yapılan gence, siyah keçi postu giydiriliyor yüzü siyaha boyanıyor. Pıngıdık olan gencin önünde ve omuzlarında bereketi simgeleyen çan takılı sopanın ucuna zil bağlanıyor. Böylece pıngıdık artık akşama hazır oluyor.
PINGIDIK GECE EV HALKINDAN LOKMA TOPLUYOR
Havanın kararması ile birlikte pıngıdık ve beraberinde gençler hazırlık yapılan yerden çıkarak yavaş yavaş evleri dolaşmayı başlıyor. Darbuka, teneke ve gençlerin sloganları ile başlayan etkinliğin sesinin duyulması ile köy halkı lambalarını kapatmaya başlıyor. Lamba kapatmanın katı bir kural olduğu köyde, pıngıdık olan genç lamba kapatılmadan asla kapıyı çalmıyor. Gençlerin çıkardığı sesler ile Pıngıdık’ın kendi evine yaklaştığını anlayan ev halkı ise bütçesi ve ekonomik durumuna göre Pıngıdık’a kuru yiyecek, odun, un veya bakliyat sunuyor. Pıngıdık’ın peşi sıra gelen gençler ise verilen lokmayı el arabaları içinde toplamaya başlıyor. Pıngıdık’ın ev halkı ile kısa oynayıp eğlenmesi ile sıra diğer eve geçiyor. Büyük heyacanla Pıngıdık’ı bekleyen ev halkı küçük, büyük demeden kapı önünde hazır bulunuyor.
GENÇ KIZLAR OCAK BAŞINA GEÇİYOR VE EKMEK ÇALINIYOR
Pıngıdık’ın uğradığı ve lokmasını veren ev halkı, havanın kararması ile dirlik ateşinin yakıldığı yere geçiyor. Genç kızlar kırmızı eşarp takarak kendi ekmek ocaklarını yakarak sofranın başına geçiyor. Önceden yoğrulan ekmek hamuru pişirilmeye başlanıyor. Bu arada Pıngıdık, ellerindeki tenekeleri çalarak arkasından gelen gençlerle birlikte dolaşmaya devam ediyor. Köy yerindeki tüm evlerin dolaşılması ile birlikte Pıngıdık def çalarak ateşin yakıldığı alana geliyor. Burada kısa sürede köy halkı içinde sağa sola koşturan Pıngıdık daha sonra oradan uzaklaşıyor.
GENÇ ERKEKLER EKMEK OCAĞI PEŞİNDE NÖBET TUTUYOR
Genç kızların pişirdiği ekmekler, evli olanlar tarafından çalınmasın diye genç erkekler tarafından nöbet tutuluyor. Yetişkinler ekmek çalmaya kalktığında ise gençler harekete geçiyor ve ekmek çalan yetişkini alandan çıkmadan yakalamaya çalışıyor. Daha sonra ekmekler köy halkı ve dışardan gelen konuklara ikram ediliyor. Tahtacı Aleviler bu kültür içinde inanç kimliğini de bularak yaşlı, genç demeden semah dönmeye başlıyor.
Gece yarısından sonra da artan malzeme ve ekmekler gençler tarafından ihtiyacı olan ailelerin kapısına gizlice bırakılıyor. İçerisinde bütün bu komünalite değerlerini barındıran bu gelenek bir diğer yılda gerçekleşmek üzere son buluyor.
Ersin ÖZGÜL / ANTALYA-FİNİKE
Yoruma kapalı.