PİRHA-Henüz tedavisi olmayan bir kas hastalığı nedeniyle 18 yıldır tekerlekli sandalyede hayatını sürdüren Yazar Derya Avşar, PİRHA’ya yaptığı açıklamada “Sistemi eleştirdiğim için yargılandım ve engelli maaşım kesildi” dedi. Avşar, engellilerin yaşadığı sorunların başında ulaşımın geldiğini de hatırlattı.
1978 yılında Ardahan’da dünyaya gelen Yazar Derya Avşar, ilkokul 2. sınıftayken ailesiyle birlikte İstanbul’a yerleşti. Ortaokul yıllarında kas hastası olduğunu öğrendi. İlerleyen hastalığı nedeniyle öğrenim hayatı, çarpık mimari yapılardan kaynaklı olarak yarıda kaldı. Hastalığı Avşar‘ı tekerlekli sandalyeye mahkûm etse de bu durum onu yıldırmadı. 2006 yılından itibaren köşe yazarı olarak başladığı yazarlık hayatında Avşar, üretmeye devam etti. Avşar‘ın hali hazırda yayımlanmış yedi kitabı var.
Sevdam Üşüyor, Düşten Öte, Yalnızlığın Deryası ve Hüznün Yüzü adlı 4 şiir kitabı, Şehriban adlı bir hikâye, Kırlangıç adında bir deneme kitabı olan Avşar‘ın ilk romanı ise ‘Kum Saatinin Gölgesinde.’ Avşar ile yazarlığa başlangıç serüvenini, onu yolundan alıkoyamayan hastalığını, engelli bireylerin sorunlarını ve güncel konuları konuştuk.
“ÖYKÜ DALINDA UNESCO ÖDÜLÜ ALDIM”
“18 yıldır tekerlekli sandalyede hayatımı idame ettiriyorum” diyen Avşar, kendisini şöyle anlattı:
“Kas hastasıyım. Henüz tedavisi mümkün olmayan bir genetik hastalık. Yazarlık yapıyorum. Yayınlanmış 7 tane kitabım var. Hikaye kitabım 12 ayrı yaşanmış öyküden oluşuyor. Romanım 1. Dünya Savaşı’nda bütün ailesini kaybeden küçük bir kızın yaşam öyküsünü ele alıyor. Öykü dalında UNESCO ikincilik ve dördüncülük ödülü aldım. Söz yazarıyım. Musiki Eseri Sahipleri Grubu Meslek Birliği (MSG) üyesiyim. Esenyurt Kent Konseyi’nde engelli meclis temsilcisiyim. Yaklaşık 6 aydır burada engellilere yönelik çalışmalar yapıyoruz. Dezavantajlı gruplar açısından bir ilerleme sağlamak amacıyla burada bulunuyorum.”
“SORUNLARIMIZIN BAŞINDA ULAŞIM GELİYOR”
Engelli bireylerin karşılaştığı başlıca sorunlara değinen Avşar, şunları söyledi:
“Öncelikli sorunlarımızın başında ulaşım geliyor. Her yere toplu taşıma araçları gitmediği için belirli yere kadar gidebiliyorsunuz. Çok sosyal olduğum için örneğin imza günüm ya da söyleşim olduğunda toplu taşımayı veya belediyenin tahsis ettiği araçları kullanamıyorsam gidemiyorum. Bu da eğitimde bir gericiliktir aslında.”
“SİSTEMİ ELEŞTİRDİĞİM İÇİN ENGELLİ MAAŞIM KESİLDİ”
Avşar yazarlığa başlama sürecini ise şöyle ifade etti:
“2006 yılında köşe yazarlığı ve makaleler ile yazmaya başladım. Şiire yatkınlığımın olduğunu hissettim ve o dönemde şiir yazmaya başladım. Engelli bireyler için yaşam iki kat daha zor. Ekonomik özgürlüğünü kazanmak bizim için zor. İstihdam konusunda da çok yetersiziz. Özel sektörde uzun süre barındırılamıyorsunuz. Mobbing uygulanıyor size. Kamu kurumlarında da kontenjanın azlığı bir diğer sorun. Yazarlar en fakir insanlar diye düşünüyorum. Yazarlık parayla pulla yapılabilecek bir şey değildir. Aşk ile şevk ile yaptığım bir şeydir. Engelli maaşım vardı. Ama sistemi eleştirdiğim için yargılandım ve engelli maaşım da kesildi.”
“DİN DAYATILAMAZ, ÇOK YANLIŞ”
Avşar‘ın ilk romanı olan Kum Saatinin Gölgesinde 1. Dünya Savaşı’nı konu alıyor. Dünya üzerinde devam eden savaşlara ilişkin de konuşan Avşar, çatışmaların siyasi ve ekonomik nedenli yaşandığını belirtti. Son olarak 4-6 yaş grubundaki çocuklar için 20. Milli Eğitim Şûrası’nda alınan din eğitimi tavsiye kararını da değerlendiren Avşar, “Çok üzücü ve travmatik. Din zaten dayatılamaz. Çok yanlış. Bütün bu sorunların kaynağını eğitimsizlik olarak görüyorum. Okuyalım, sorgulayalım. Kendimizi geliştirelim” diye konuştu.
Barış KOP / İSTANBUL
Yoruma kapalı.