PİRHA-Alevi Yazar Ayhan Aydın, dedeler, pirler, dergahlar ve cemevleri konusunda geçmişle bugünü karşılaştırarak, bugünün vahim durumda olduğunu vurguladı. “Geçmişte okumayan, yazmayan ne bir dedemiz, ne bir dervişimiz, ne de bir Bektaşi babamız vardı. Şimdi ne haldeyiz?” diyen Aydın önerilerde bulundu.
Yazar Ayhan Aydın, sosyal medya hesabından yayınladığı “Alevilerin-Bektaşilerin kitapla imtihanları” başlıklı mesajında “Geçmişte okumayan, yazmayan ne bir dedemiz, ne bir dervişimiz, ne de bir Bektaşi babamız vardı. Şimdi ne haldeyiz?” diyerek geçmişle bugün arasında karşılaştırma yaptı.
“GÜLÜNÜP AĞLANACAK HALİMİZ…”
Aydın, “Bugün çoğu cemevinde 50 kitabı yan yana bulabilene aşk olsun. O 50 kitaptan birini alıp okuyana aşk olsun. Bir gülünüp ağlanacak halimiz de, cemevlerinde yaygın olarak kullanılan “kütüphane” sözü var” diyerek şöyle devam etti:
“Cemevlerinde boncuk satılan ve birçoğu birer boncuk kadar değeri olmayan sağdan soldan toplanmış ve bir kısmı Şii propagandası yapan, bir kısmı hurafelerle bezeli, adına kitap dediğimiz, satılan ama çoğunlukla alınsa da evlerde vitrinleri süsleyen birer görüntü nesnesi bazı kitaplarımız da yok değil tümden…Durup durup Bayburtlu Zihni gibi halimize bir bakmalıyız; bu kadar çelişkinin ve hatanın neresinden, ne kadar kısa zamanda döneriz, diye…”
500 yıl öncesinde bir Kızılbaş -Alevi ocağından (pir-dede evi), Bektaşi Tekkesi – Dergahı’ndan örnek veren Ayhan Aydın şunları aktardı:
“Kızılbaş-Alevi ocağında, Bektaşi Tekkesi-Dergahı’nda merkezi sistemlerin her türlü baskısına rağmen, belki 30/40 el yazması eser bulurduk. Gezgin dedeler/pirler, derviş-babalar sayesinde elle yazılıp bir yerden bir başka yere taşınarak aktarılan inanç ve kültür dünyamızın temelleri olan eserlerdi bunlar.
En azından büyük Alevi-Bektaşi ozanı, ereni Kaygusuz Abdal’ın 17 eseri var. Şah Hatayi’nin divanı zaten birçok yerde vardı. “7 Ulu Ozan”dan ki, nice nice ozanlarımız var, Fuzuli’nin Erenler Bahçesi eseri bir çok ocak merkezi ve tekkede ve hatta evlerde bile bulunabiliyordu. İnsanlar bu eseri sürekli okuyorlardı. Şeyh Safi Buyruğu, İmam Cafer Buyruğu; Hacı Bektaş Velayenatmesi başta olmak üzere sırf benim günümüz Türkçelerinden okuduğum en az 20 velâyetname örneği var. Hüsniye, Cabbar Kulu… Daha nice niceleri…
Geçmişte okumayan, yazmayan ne bir dedemiz, ne bir dervişimiz, ne de bir Bektaşi babamız vardı.
Şimdi ne haldeyiz?”
Yazar Ayhan aydın önerilerini şöyle sıraladı:
“-Tüm dünyada Alevilik- Bektaşilikle ilgili yayınlanmış veya yayınlanmamış her türlü basılı şeyi barındıran bir arşiv- kütüphane,
-Akademisyen olarak yetiştirilmiş uzman gençler,
-Özümüze uygun olarak oluşturulmuş inanç önderlerimizin bilgilerini arttıracak bir kurum,
-Alevi Bektaşi klasiklerini yeniden yayınlayan bir heyet,
-Bilimsel çalışmalar-yayınlar yapacak bir enstitü,
-Buna benzer inanç-bilim ve araştırma çalışmaları gerekiyor.
Yazar Aydın, “Bunları yapmayan bir Alevi-Bektaşi toplumu ve kurumsal yapısı, atalarına layık olabilir mi? Geleneği geleceğe taşıyabilir mi? Alevi Bektaşi inancını, yolunu, öğretisini yaşatabilir mi?” diye sordu.
PİRHA/İSTANBUL
Yoruma kapalı.