PİRHA- Suriye’de Alevilere dönük yaşanan katliamlara karşı susmanın ve sessiz kalmanın katliamı onaylamak anlamına geldiğini belirten Yalıncak Sultan Ocağı evlatlarından Sevim Yalıncakoğlu, “Yaşanan katliamlara karşı öncelikle Birleşmiş Milletler Barış Gücünün bir an evvel konuşlanması için uluslarası baskının oluşturulması gerekiyor” dedi.
Suriye’de Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) örgütünün Esad yönetimini devirmesi ardından Alevilerin de tedirginliği arttı. Suriye nüfusunun yaklaşık yüzde 13’ünü oluşturan Aleviler, ülkenin daha çok sahil kesiminde yaşam sürmekteydi. Şam’ın düşmesinin ardından HTŞ’liler, başta Lazkiye olmak üzere birçok kentte Alevilerin yaşam alanlarını adeta gasp etti.
Suriye’deki Alevilere ait inanç merkezlerine yönelik saldırılar da tepkilere neden oluyor.
Hüseyin bin Hamdan el Hasibi’nin türbesinin yakılıp, görevli beş sivilin öldürülmesi sonrasında bölgedeki korku daha da arttı. Arap Alevileri Humus, Hama, Tartus ve Lazkiye’de bu ölümlere karşı protesto düzenledi ancak HTŞ, yapılan protestolara da silahla karşılık verdi.
Son olarak Alevi Akademisyen Rasha El Ali’nin HTŞ tarafından kaçırılarak katledildi.
Yalıncak Sultan Ocağı evlatlarından Sevim Yalıncakoğlu, Suriye’de Alevilere yönelik yapılan saldırılarla ilgili PİRHA’ya açıklamalarda bulundu.
“SURİYEDE ARAP BAHARINI BAŞLATANLAR ÖNCE KENDİNDEN OLMAYANLARI KATLETTİLER”
Suriye’deki Aleviler üzerindeki katliamlar sürecinin yeni başlamadığını belirten Sevim Yalıncakoğlu, “2013 yılından itibaren Suriye Arap baharı sürecinde başladı. Arap baharında sanki bunlar yeniymiş, yenilikçiymiş gibi, sanki özgürlük savaşçılarıymış gibi gösterildi ama işin gerçeği cihatçı seleflerin vahşice kendileri gibi olmayan herkesi katletme süreciydi” dedi.
Halep’ten Türkiye’ye gelen canların İstanbul’a ilk geldiklerinde Sultangazi’de bulunan AKD Sultangazi Pir Sultan Abdal Cemevi’ne sığındıklarını belirten Yalıncakoğlu, “Onların hepsi Aleviydi aslında. Hatta hatırlatmakta fayda var; 12 yıl önce ilk gelen canları da -Zeynel abi nezdinde hepsine aşkı niyazlarımı sunuyorum- Çok uzun süre misafir etmişler, bakımlarını üstlenmişlerdi. Bu çok değerli bir şeydi o zaman. Oraya gelen insanlarla hemhal olduğumuzda, hikayelerini dinlediğimizde bugün ki duyduğumuz aynı şeyleri duyuyorduk. El-Nusra o zaman ilk ortaya çıktıklarında biz Muaviye’nin askeriyiz Alevileri yeryüzünden sileceğiz diye çıkmışlardı ortaya” diye belirtti.
“EL NÜSRA TARAFINDAN OKULLAR BOMBALAMDI ÇOCUKLAR KATLEDİLDİ”
Suriye’de o dönemde El Nusra tarafından okulların bombalandığını, çocukların katledildiğini hatırlatan Yalıncakoğlu, “Bunlar bizim bu süreçleri unuttuğumuzu düşünüyor olabilirler. Derdi hakların özgürlüğünden yana olan, derdi Alevilik olan hiç kimsenin bunları unuttuğunu düşünmüyorum. Bunun bir algı olduğunu söylemek oradaki katliama göz yummaktır” dedi.
Alevi kurumlarının Suriye’de yaşanan son sürece dair yaptıkları girişimlerin anlamlı olduğunu dile getiren Yalıncakoğlu, “Geçtiğimiz günlerde Alevi kurumlarının tamamı çok güzel bir cümle ile açıklama yaptılar. Öyle kravatla takım elbise giymekle kimsenin elindeki kan açıkçası temizlenmez. Ben sadece kıyafetlerinin değiştiğini düşünüyorum. Ruhlarının, kafalarının değişmediğinden eminim ki zaten Suriye’den gelen haberler hep bu yönde” şeklinde konuştu.
İktidardaki hükümetin hangi inanca mensup olup olmamasının hiçbir anlam ifade etmediğini vurgulayan Yalıncakoğlu, “Ortadoğu’daki Sünni diktatörlerin halkına verdiği zararı, katliamı da bütün Sünniler yapmıştır denilebiliyor mu? Suriye parlamentosunun çoğu Sünni idi, ordusu da öyleydi, ordu komutanları da öyleydi. Bu gerçeklikten bizi azade kılamaz, biz bu gerçeğin farkındayız. Buradaki amaç aslında çok uzun süren ve Muaviye’den bugüne gelen bir hayal. Bu Emevi Cami hayali yeni bir hayal değil, geçmişten beri süregelen bir hayal” diye ifade etti.
“KOLANİ DEVLET BAŞKANI DA OLSA KOLANİ ELİ KANLI BİR KATİL”
Bu zihniyeti Emevilerden beri bildiklerini belirten Yalıncakoğlu, “Alevileri öldürmeyi cennet kapısından içeri girmek olduğunu düşünen, iinsanlar bunlar. Dolayısıyla bunların bir devlete sahip olmaları benim gözümde bir meşruluk kazandırmıyor. Onlar bir çete, Colani eli kanlı bir katildir, eski İŞİD artığıdır. Ayrıca Türkiye askerini herkesin gözü önünde diri diri yakan insanlar bunlar. Eş cinselleri birbirine zincir bağlayarak çatılardan aşağı atan insanlar bunlar” diye konuştu.
“SESSİZ KALMAK KATLİAMI ONAYLAMAKTIR”
Türkiye’de bulunan Alevi kurumlarının ilk günden itibaren “Suriye’de katliamları durdurun” şeklinde çağrılarda bulunduğunu belirten Yalıncakoğlu, şunları söyledi:
“Önce bir tespit bir ispat yapıldı, yok denildi. İlk zamanlar işte onlar askerlerdi işte herkes kendi işkencesini askerini buldu onlara yapılıyor diye haklı bularak bir algı yaratılar, öyle olsa bile bu bir insanlık suçudur o ayrı bir konu. Ama sonrasında aslında köylere girdiklerini Çorum ve Maraş’taki gibi tarlasında bağında bahçesinde çalışan Alevilere saldırdıkları, kadınları kaçırdıklarını, artık sosyal medya kanalarıyla aktarılan bu ispatın bu gerçeğin önüne geçemediler.
Avrupa’daki Alevi kurumları Birleşmiş Milletler önünde etkinlikler yaptılar. İlk koşa koşa gidip Colani’yi tebrik eden Almanya Dışişleri Bakanlığına gidildi, Türkiye’dekilerin ise mecliste parti gruplarını ziyaret ve BM büyükelçilerine gittiler. Hepimiz yaşananları anlatabilmek adına ne yapabiliriz diye bakıyoruz elimizden geldiğince. Yaptıklarımız eksik mi? Tabii ki eksik. Çünkü şu anda biz konuşuyorken bile orada bir canın canını alıyorlar.
Dolayısıyla bu demektir ki yeterince gücünüz yetmiyor. Susup oturmak kabullenmek, susup oturmak teslim olmaktır. Alevi örgütlerinin talep ettiği ve yapmaya çalıştığı şeyler ki benim de çok destelediğim şeyler. Birincisi Birleşmiş Milletler barış gücünün oraya konuşlanması, ikincisi de bir gözlemci heyetinin içerisinde Alevi kurum temsilcileri, analar, dedeler, gazeteciler, milletvekilleri, siyasetçiler ve cemevi başkanlarının Türkiye’den gitmesi. Bir heyet oluşturulup yaşananları yerinde görüp raporlamasıdır.”
“SURİYE HALKLARININ GÜVENLİĞİ İÇİN İVEDİ BİR ŞEKİLDE BİRLEŞMİŞ MİLLETLER BARIŞ GÜCÜNÜN KONUŞLANMASI GEREKİYOR”
Suriye’de yaşananları daha iyi gözlemleyebilmek için orada bulunan Alevi canlarla buluşup hemhal olunması gerektiğini özellikle altını çizen Yalıncakoğlu, “Lazkiye’nin, Humus ’un köylerini tek tek gezip insanlarla günümüzde ve geçmişte katliamı yaşamış bölgelere gidip o insanlarla konuşmak, biz buradayız demek gerekiyor. Aynı zamanda oradaki çetelere yönelik bir baskı uygulanmasını sağlayıp bunun bir sorumluluğu olacağını, yargılanabileceklerini gösterecek uluslararası bir gücün bir an önce oraya göndermek gerektiğini düşünüyorum”
Cebrail ARSLAN/ANTALYA
Yoruma kapalı.