PİRHA – KHK ile ihraç edilen Sosyolog Veli Saçılık, HDP’den milletvekili adayı olmasına ilişkin PİRHA’ya konuştu. Saçılık, “Adaylığım milletvekili koltuğuna değil, Demirtaş’ın hücre arkadaşlığınadır” dedi.
22 Kasım 2016’da Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Ankara İl Müdürlüğü’nde çalışırken ihraç edilen Sosyolog Veli Saçılık, HDP’den milletvekili aday adayı olduğunu açıkladı. Aday adaylığına ilişkin PİRHA’ya konuşan Saçılık, “Bir Türk olarak Kürtlerin sorunlarına sahip çıkıyorum, bir Alevi olarak Türkiye’de Ermenilerin haklarına sahip çıkıyorum, bir sosyalist olarak işçi sınıfının emekçilerin yanındayım” ifadelerini kullandı.
Saçılık PİRHA’nın sorularını yanıtladı.
-Kendinizden biraz bahsetmek isterseniz ne söylemek istersiniz?
Ben kendimi öncelikle kimlik olarak sosyalist olarak tanımlıyorum. Sonrasında kendim için devrimci demokrat diyebilirim. Etnik kimlik açısından da Türk ve Aleviyim. Bir Türk olarak Kürtlerin sorunlarına sahip çıkıyorum, bir Alevi olarak Türkiye’de Ermenilerin haklarına sahip çıkıyorum, bir sosyalist olarak işçi sınıfının emekçilerin yanındayım. Hiçbir kültürü yok saymadan bütün kültürlerin kardeşçe bir arada yaşayabileceklerini düşünüyorum. Ama HDP’de olmamın daha bir önemi var. HDP Afro Amerikan daha doğrusu Afrika kökenli siyahi, bir Ermeni, bir Süryani, bir Kürt, bir Alevi bir çok damladan insan geliyor. Biz bu güzel mozaiği, bu halkların kardeşliğini sağlayabilecek Çorumlu bir Alevi olarak diyorum ki HDP’nin kazanması demek Alevi halklarının kurtuluşunun ve kardeşçe bir arada yaşama isteğinin de yükseleceği zaman olacaktır. Bu anlamda Alevileri HDP’ye oy vermeye ve birlikte hareket etmeye çağırıyorum.
“HDP BANA TEKLİFTE BULUNDU, BEN DE ADAY OLDUM”
-Neden HDP’den aday oldunuz? HDP’den mi teklif geldi? Siz mi başvurdunuz?
HDP’den aday oldum. HDP toplumun çeşitli kesimlerini demokratik bir biçimde birleştiren ve o renkleri yansıtan bir parti. Adı üzerinde Halkların Demokratik Partisi. Ayrıca dönemsel olarak da HDP’nin yanında durmak gerekiyor. Sebebi; eş başkanları, milletvekilleri ve birçok yöneticisi şu anda tutuklu bulunuyor. Resmen kapatılmakla karşı karşıya kalmış bir parti. Burada olmayı önemsedim çünkü burada olmak aynı zamanda mevcut Türkiye’deki AKP faşizmine karşı çıkmaktı. Sol siyasetin sesini yükseltmek demekti. Bir bütün olarak halkların bütün seslerini, bütün renklerini yansıtmak demekti. HDP bana teklifte bulundu ben de aday olacağımı söyledim. Çünkü bugün Demirtaş’ın yanında olmak demokrasinin yanında olmaktır. Adaylığım milletvekili koltuğuna değil, Demirtaş’ın hücre arkadaşlığınadır.
“YAPACAĞIM İLK İŞ SOKAKTAKİ DİRENİŞİ ZİYARET ETMEK”
-Milletvekili seçilirseniz yapmak isteyeceğiniz ilk şey nedir?
7 Haziran ve 16 Nisan’da gördük ki sadece ve sadece sandık ve seçilmek meselesi tek başına bir şey değil, aynı zamanda sokakta örgütlenmek ve toplumsallığı yaymak önemliymiş. Çünkü sandıktaki irademiz de çalınabiliyor. Meclisteki insanlar tutuklanabiliyor, iradeleri yok sayılabiliyor. Bu anlamda benim yapacağım ilk şey; sokaktaki duruşumu meclisteki duruşumla birleştirmek olacaktır. Bu anlamdaki ilk hamlem sokaktaki direnişi ziyaret etmek, AKP’nin dediği gibi OHAL’den yararlanarak grevleri yasaklıyormuş. Grevlerin yanında olarak sokakla meclisteki duruşu örtüştürecek bir faaliyet içerisinde olmak isterim.
-HDP’den milletvekili aday adayı olmanızla ilgili sosyal medyada çok yoğun tartışmalar yaşandı ve yaşanmaya devam ediyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Sosyal medyada tartışılıyor, medyada tartışılmıyor. Sebebi medya yok, AKP tarafından esir alınmış durumda. Dolaysıyla sosyal medyada tartışılıyor. Sosyal medyadaki ilgiyi ben önemsiyorum. Çok büyük bir destek alıyorum. Bir çok CHPli arkadaşımın da ‘senin yüzünden HDP’ye oy vermek zorunda kalıyoruz’ diyorlar. Tırnak içinde’ bana kızıyorlar. Onun yanında bazı böyle eleştiriler var. Parlamenterizm ve benzeri gibi milletvekilliği rahatlığı gibi eleştiriler geliyor. Ben bunu önemsemiyorum. Çünkü HDP ihale partisi değil, HDP çıkar partisi değil, HDP’den aday olmak tutuklanmaya aday olmak demek, katledilmeye aday olmak demektir, sokakta gaz yemeye aday olmak demektir, baskı görmeye aday olmak demektir. Bu anlamda bu tip suçlamaları veya eleştirileri gözönünde bulundurmuyorum.
BUNCA ŞİDDET SONUCU SAĞLIK DURUMU NASIL?
-Yüksel Caddesi’nde aylardır direndiniz. Bu süre zarfında defalarca polis şiddetine maruz kaldınız. Şu an sağlık durumunuz nedir?
Sağ omzumun üstüne yatamıyorum. Çünkü bu kırık yanlış kaynadı. Onun dışında belimde çıkıklık var. Biraz uzun yürüdüğümde yürümekte sorun oluyor ve aşırı öksürme, akciğerler üzerinde problem devam ediyor. Yine ayak eklemlerimde, dizimde yoğun ağrılar var. Ayrıca taş dökülmesine sebep olacak kadar gaza maruz kaldım. İleride önüme çıkacak daha çok arızalar olacaktır. Yüksel caddesinde çok da zorlu bir süreç yaşadık. İyi bir kazanımla sonuçlandı. Ben kazanımı şöyle görüyorum; 2 arkadaşımızı katlettirmedik. Onları açlık grevinde öldürtmedik. Direnmek önemlidir. Direnerek topluma sesini duyurabilirsin, gösterebilirsin. Yüksel caddesi bunu başarmıştır. Umarım meclis gibi bir durum çıkarsa eğer aynı pratiği ben mecliste de sergileyebileceğimi düşünüyorum.
“HDP’NİN BARAJ ALTINDA KALMASI, KAOS VE KATLİAM DEMEK”
-24 Haziran’da sandığa gidip oy kullanacak seçmenlere buradan nasıl bir mesaj vermek istersiniz?
Sandığa gidince her şey değişecek diye düşünmemek gerekir. Sandık her şey değildir. Bir şeydir sadece bu bir şeyi iyi yapmak lazım. HDP açısından eğer HDP baraj altında kalırsa bugün cumhuriyetçi taraftan bakarsak cumhuriyetin sonu demek, eğer demokratik taraftan bakarsak demokratik haklarımızın bir daha geri dönmemesi demek. Bütün halkların geneli üzerinden bakarsak düşmanlaşma, kaos ve katliam demektir. Herkes sandığa giderken bunu düşünmelidir. Ve başka gruplarla CHP ile cepheleşerek, başkasıyla çatışarak değil, ekmeğimize, aşımıza göz koyan AKP’den ve onun yaratmak istediği sisteme karşı sandıkta bir duruş sergilenmelidir. Sandıkta da bu bitmeyecektir. Oylar çalınmaya kalkılacaktır, başka 7 Haziran gibi ortamlar oluşturulmaya çalışılacaktır. Kimse buna boyun eğmemelidir. Sokakta da gerektiğinde buna cevap verilmelidir. Oy atmaktan ziyade attığı oya sahip çıkan bir halk hayal ediyorum ben. Bunu daha önce yaptık yine yapabiliriz. Ve birçok alanda da gösterdik. Türkiye halkları demokrasiye sahip çıkan insanlardır, özgürlüğünü seven insanlardır. Her ne kadar tahakküm altında tutulduysa da bunu başaracaktır.
Umudu bir yerde aramak yerine umut olmayı başarabilmeliyiz. Ben umut olmak için buradayım. Herkes kendini umut yaratmak üzere kurmalı ayarlamalıdır. Biz umut olacağız başkalarından, bir yerlerden, içeriden, dışarıdan kurtarıcı beklemeyeceğiz, kurtuluşun kendi ellerimizde olduğunu mutlaka bileceğiz.
Cebrail ARSLAN/ANKARA
Yoruma kapalı.