PİRHA- İzmir’in Urla ilçesinde bulunan Samut Baba Türbesi, her yıl binlerce ziyaretçinin akınına uğruyor. Alevi kurumları öncülüğünde bu yıl 12’ncisi düzenlenen anma etkinliklerinin yanı sıra yurttaşlar çerağlarını uyandırarak dileklerini tutuyor.
Urla ilçesindeki İçmeler mevkiinde bulunan Samut Baba Türbesi’nin yaklaşık 500 yıllık tarihi olduğu biliniyor. Uzun yıllardır define avcılarının hedefi olan ve doğa koşulları ile birlikte bakımsızlıktan yıkılmak üzere olan türbe, 2012 yılında Urla Belediyesi’nin restorasyon çalışmasıyla yeniden eski görüntüsüne kavuştu.
Yıkılmaktan kurtarılan Samut Baba Türbesi, bu tarihten itibaren haftanın 5 günü ziyarete açılmış durumda. 2012 yılında ilki gerçekleşen Samut Baba Anma Etkinlikleri’nin bu sene 12’ncisi gerçekleşen anma etkinliklerine ise çok sayıda yurttaş katıldı.
Samut Baba’nın bölgeyi ‘Müslümanlaştırmak’ ‘Türkleştirmek’ için geldiği kimi sayfalarda bilgi kaynağı olarak verilse de, Alevi kurumları Samut Baba’nın bölgede topluma hizmet için gönderilen bir Alevi evliyası olabileceği çok daha kabul görmüş durumda.
EVLİYA ÇELEBİ’NİN ZİYARETİ
Samut (Samud) Baba ile ilgili Alevi Kültür Dernekleri Urla Şubesi’nin yaptığı araştırmada Samut Baba’nın kişiliği hakkında herhangi bir kayda rastlanmasa da, Urla’da halk arasında anlatılan menkibesine göre Samut Baba Urla’ya uzak diyarlardan gelip savaşmış ve bu savaşta kellesini kaybetmesine rağmen savaşı bırakmamış, savaş zaferle sona ererken elinde tuttuğu başı ile olduğu yara yığılmış ve bu yere gömülerek üzerine, bugün gördüğümüz türbesi inşa edilmiş.
1671 yılında Urlayı ziyaret eden Evliya Çelebi ise Urla’nın ziyaretgahlar içerisinde “Evvela Tekke Karyesi’nde Samud Baba” diyerek, Samut Baba’nın adını vermekle yetinmiş, ayrıca Girit Adası’ndaki Kandiye şehrinin kuşatılması sırasında (1669) kendisinin özellikle yaşadığı mağaraya kadar gidip ziyaret ettiğini, sohbette bulunduğunu, şu fani dünyadan elini eteğini çekmiş Söylemez oğlu Ali Dede’nin Samut Baba olarak da anıldığını belirtmektedir.
“SAMUD BABA, HEM ALEVİLİK HEM DE BEKTAŞİLİK İÇİNDE GEÇERLİ BİR İSİM”
Araştırmanın devamında şunlar kaydediliyor:
“Evliya Çelebi’nin yukarıda belirttiğimiz üzere sadece adını vermekle yetinmesi de bu görüşü destekler mahiyettedir. Ancak Sivas ili sınırları içerisinde “Tekke” adında iki köy ve bir de mezra vardır (7). Her üçünde de Hacı Bektaş Veli’nin halifeleri veya o dönemin önde gelen din adamlarına ait olduğu sanılan yatırlar bulunmaktadır. Bunlardan biri de Kangal’ın Tekke köyündeki Samud Baba’dır. Türbenin giriş kapısı üzerinde yer alan kitabesine göre eser, 1573 tarihinde inşa edilmiştir. Bu bilgi doğrultusunda da Samud Baba’nın Bektaşi olabileceği de anlaşılmaktadır. Veriler dikkate alındığında Samud Baba kavramının hem Alevilik hem de Bektaşilik için geçerli olduğunu belirtmek uygun görülmektedir. 1563 yılına ait Maraş tahrir defterlerine göre, Göynük, Maraş’a bağlı bir nahiye merkezidir ve bu tarihte nahiyeye bağlı mezraların arasında Samud Mezrasının adı da sayılmaktadır..”
“YOL KAYBOLACAK DEĞİL, SAHİP ÇIKSINLAR”
Sivas’ta doğup büyüyen ve 11 yaşında Ankara’ya giden Hüsne Özbek, son 3 yıldır yerleştiği Urla’da bulunan Samut Baba Türbesi’nin rüyasında kendisine ayan olduğunu belirtti. Çıkıp gelerek Samut Baba Türbesi’ni bulan Özbek, “Sivas’ta doğup büyüdüm. 11 yaşında Ankara’ya taşındım. Evlendim ve tekrar Sivas’a döndüm. 3 yıldır İzmir’deyim. Bu türbeyi ben rüyamda gördüm ve burası bana lokma verdi. Kimse inanmadı ve gelip buldum. Burada huzur buluyorum, ne varsa erler, evliyaların hürmetine var. Şimdi er de, pir de kalmadı. Gençlerimiz gelmiyor, küçüklükten bunu veremedik. Hata çocukların değil, biz aileler onlara bunu aşılamadık. Köydeki Alevilik ile şehirlerdeki Alevilik birbirinden uzakta. Eskileri özlüyoruz. Bizler geldik gidiyoruz, bu yol kaybolacak değil, sahip çıksınlar” diye konuştu.
Ersin ÖZGÜL/İZMİR
Yoruma kapalı.