Alevi Haber Ajansi

‘Tutunanlar’ın yazarı Özgüven: Aleviler kendi gerçekliğinden asla vazgeçmedi-VİDEO

PİRHA – Yazar Adıgüzel Özgüven’in ‘Tutunanlar’ isimli kitabı, bir ailenin yaşam öyküsünden yola çıkarak genelde Varto ilçesini, özelde ise İskender Köyü’nün tarihini anlatıyor. 1. Dünya Savaşı’ndan Sarıkamış olaylarına, Şeyh Sait isyanından 1980 darbesine kadar geniş tanıklık sunan kitapta “Tutunanlar’ın” anıları yer buluyor.

Yazar Adıgüzel Özgüven, Muş’un Varto ilçesine bağlı İskender Köyü’nün geçmişini tanıklıklardan dinleyip kitaplaştırdı. Bölgede yaşayan insanların hayat ve kültürlerine odaklandığını söyleyen Özgüven, “Köy odalarında anlatılan hikayelerde büyük bir tarih var” diyerek şunları aktardı:

“Tarihte genelde resmi ideolojiler yazılmış ama asıl büyük hadiseler de gözden kaçırılmıştır. İnsanlar nasıl ayakta kalmış, geçimlerini nasıl yapmış, toplumsal ilişkileri nasıl olmuş, nasıl birbirlerine düşman olmuşlar? Bunları ele aldım. Ayrıca bölgenin, geleneksel yaşamın kavgaları, toplumsal yapı, dili, kültürü bunlar da irdelediğim konular oldu.”

“TUTUNANLAR, KATLİAMLARA KARŞI HAYATTA KALABİLMİŞLER”

Kitabın isminin neden “Tutunanlar” olduğuna da açıklık getiren Özgüven, “Çünkü zor şartlarda hayata tutunmak çok güçtür” diyerek şöyle devam etti:

“İnsanlar, dağların en ücra yerlerinde, mağaralarda yaşamın zor şartları ve katliamlara karşı kendi başlarına hayatta kalmayı başarabilmişler. Kutlamak lazım o insanları. Böylelikle bize de bir miras bıraktılar. Geçmişe bakınca insan duygulanıyor. Çünkü o zorluklara rağmen hayata tutunmuşlar. Bu sebeple kitabın ismini geçmişi de yâd ederek ‘Tutunanlar’ koyduk.”

“ALEVİLER KENDİ GERÇEKLİĞİNDEN ASLA VAZGEÇMEDİ”

 

“İnsanlar, süreç içerisinde kimliklerini niçin sakladılar?” diye soran Özgüven, asimilasyon politikalarına da dikkat çekti. “Köylerimizin çoğu göç etti. Ve bugün asimilasyon politikasının ne oranda yaşandığını iyi anlatmak lazım” diyen Özgüven, kitabında Alevi toplumuna dönük baskıları da şu cümlelerle aktardı:

“Bizlerin dili neden yok oldu? Köyümüzde 1960’lı yıllarda Türkçe bilen birkaç kişi varken şimdi kimse Kürtçe konuşamıyor. Ciddi bir asimilasyon söz konusu. Mesela Osmanlı dönemindeki devlet, zorla yapamadıklarını dini inançlar aracılığı ile yapıyordu. 1980 darbesi gibi… Komutanın biri Tunceli’ye gidip ‘Biz buraya cami yapıp sizi Müslüman etmek için geldik’ demiş. Örneğin bizim köyün çevresinde de Sünni kesim var. Bir Sünni, Ramazan ayında köyümüze geldiği zaman bütün köy oruçlu görünüyor. Çünkü köyümüz için ‘rafızi, dinsiz’ deniyor. Bir anlamda inanmadıkları bir din zorlanıyordu. Veya bir Sünni vatandaş köye misafir olduğu zaman sabahleyin kalkıp ezan okunuyordu. Peki, bu asimilasyon değil de nedir? Alevi toplumu, kültürünü kendi içinde yaşayarak ayakta kalmıştır. Ne kadar baskı, asimilasyon görmüşse de kendi gerçekliğinden vazgeçmemiştir. 1980 darbesinde köyümde imam kadrosu var kendisi yok. İmam orada maaş alıyor. Bu asimilasyon değil mi? 1980 Darbe sürecinde yanı başımızdaki beldede özel bir cami kurup topluma, ‘camiye namaza gitmeyenleri şikayet edeceğiz’ deniliyordu ama değiştiremediler. Bu insanlar ne tarihlerinden ne de dilinden vazgeçmemişler. Asimilasyon politikaları olsa da Aleviler, köylerine kendi imkanları ile cemevi yaptı. Kitabımda kendi köyümü anlatırken aslında ülkemi de anlatıyorum.”

Kitapta geçmişe dair birçok hikayenin yer aldığını belirten Özgüven, “Okuyucular, eski kültürünün yanı sıra Hamidiye Alayları, Sarıkamış süreci, Şex Sait isyanının Varto yönünü öğrenecekler” diyerek on yıla yakın çalışma sonucu kaleme aldığı kitap içeriğine dair şunları da aktardı:

“Kitapta bölgede anlatılan mitolojiler, 1980’lerde başlayan sol hareketler, Alevilerin yaşam şeklini bulacaklar. Zengin anılarla dolu, sürgünler, kayıp aileler mevcut. Tüm bu anıları gerçeklere dayayarak belgesel niteliğinde bir kitapta topladım. Tarihi bir roman şekli de var.”

Cebrail ARSLAN-Eren GÜVEN/ANKARA

Bunları da beğenebilirsin
1 yorum
  1. Aydın Vural diyor

    Tutunanlar” özelde iskender köyünü anlatsada.genelde alevilerin.öncesinden.ogüne,o günden günümüze kadar , zülüm, baskı, inkar,asimilasyon (inanç.dil,ve etnik kimlik)’dan asla kurtulamadılar. Bu realiteyi yasiyan canlı tanıkların bir zatı kendilerinden aktarması bizce birer belgedir.bazi eksikleri olsada ,gelecek kuşaklar için resimi.çarpıtmalara ve düzmece sözde tarihçilere karşı bir hafıza olacaktır.kutluyorum sayın adıgüzel ab iyi.

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak