Alevi Haber Ajansi

Tutuklularla Dayanışma İnisiyatifi’nden çağrı: Hasta tutsaklar için mücadele edelim-VİDEO

PİRHA-Hasta tutukluların durumuna dikkat çekmek amacıyla İstanbul Adalet Sarayı önünde açıklama yapan Tutuklularla Dayanışma İnisiyatifi, “Hasta tutsakların ölüme terk edilmesine izin vermeyeceğiz. Hapishanelerdeki baskı, saldırı ve işkenceye karşı toplumun her kesimini içerideki tutsakların dışarıdaki sesi olmaya, mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz” dedi. 

Hasta tutukluların durumuna dikkat çekmek için Yenibosna’da bulunan İstanbul Adli Tıp Kurumu önünde her perşembe günü nöbet tutan Tutsaklarla Dayanışma İnisiyatifi üyelerine geçtiğimiz hafta polis müdahale ederken, açıklama yapmak isteyenler gözaltına alınmıştı. Tutsaklarla Dayanışma İnisiyatifi bugün ise Çağlayan’da bulunan İstanbul Adalet Sarayı önünde bir araya gelerek basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamaya Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekilleri Oya Ersoy ile Musa Piroğlu da katıldı.

“CEZAEVLERİ TÜRKİYE TARİHİNİN KANAYAN YARASIDIR”

Hapishanelerdeki hak ihlallerine ilişkin, “Cezaevleri Türkiye tarihinin kanayan yarasıdır” değerlendirmesinde bulunan Ersoy, hasta tutukluların serbest bırakılması yönünde herkesin tepki göstermesi gerektiğini kaydetti. Ersoy şöyle konuştu:

“Türkiye tarihinde hiç bu kadar siyasi ve kişisel amaçlar doğrultusunda, siyaseten rekabet edemediklerini cezaevlerine doldurdukları bir dönem yaşanmadı. Cezaevlerinde yaşanan ihlaller, Türkiye tarihinde görülmemiş bir boyuta ulaşmış durumda. Cezaevlerinde ölüm orucunda olan mahpuslar var. Cezaevlerindeki hasta mahpusların serbest bırakılması için herkes senelerdir haykırıyor. Ama bu haykırışı duyacak bir iktidar yok karşımızda. Neredeyse her hafta ölümler ile karşılaşıyoruz. Eğer bu ülkede eşit, özgür, kardeşçe yaşamak istiyorsak, cezaevlerindeki hasta mahpuslar başta olmak üzere bütün tutsaklar ile ilgili sesimizi yükseltmek zorundayız.”

“CEZAEVLERİNDEKİ BASKI, DIŞARIDA SEFALETE YÜKSELEN SESE BASKIDIR”

Musa Piroğlu ise cezaevlerindeki duruma ilişkin “Bir ülkede hapishaneden insanların cenazesi geliyorsa o ülkede yaşayan hiçbir insanın güvenliği yoktur. Hasta tutsaklar ölüme terk ediliyor. Hamiler kadınlar kelepçeli ölüme terk ediliyor. Bebekler hapishanelerde büyümeye zorlanıyorsa o ülkede hiç kimsenin özgürlüğü ve can güvenliği yoktur. Hapishanelerdeki baskı dışarıda yoksulluğa ve sefalete karşı yükselen sese baskıdır” ifadelerini kullandı.

“HASTA TUTSAKLARIN DURUMU AĞIRLAŞIYOR”

Tutsaklarla Dayanışma İnisiyatifi adına ise basın açıklamasını Yağmur Kavak okudu. Açıklamasına, Birsen Kars’ın Gazi Cemevi’ndeki cenazesine yönelik polis tarafından yapılan müdahaleye değinerek başlayan Kavak, gözaltına alınanların serbest bırakılması çağrısında bulundu. Kavak’ın açıklamasından öne çıkan satır başları ise şöyle:

“Pandeminin ülkede yayılmasının üzerinden iki yıla yakın bir zaman geçti. Bu sürede hapishanelerdeki hak ihlalleri en üst boyuta çıkarılırken, özellikle pandemi bahanesiyle tutsakların dışarıyla olan her tür iletişim kanalı kısıtlandı ve tutsaklar üzerindeki tecrit hiç olmadığı kadar derinleştirildi. Zaten darbe girişiminin ardından hız kazanan bu saldırılar pandeminin ilk aylarından itibaren tutsakların açık görüş hakları ve tedavi haklarına yönelerek tümden ortadan kaldırılmaya çalışıldı.

Bugün gelinen aşamada ise, hasta tutsakların durumu daha da ağırlaşırken, birçok hasta tutsak hapishanede yaşamını yitirdi. Bu 2 yıllık süreçte tutsaklar ne doktor ne hastane yüzü görebildiler. Hastaneye gitme şansı bulanların tedavi hakları da kelepçeli muayene, tabut tipi ring dayatmalarıyla engellendi. Doğru ve sağlıklı bir yöntemle yürütülemeyen pandeminin tüm faturası içerdeki tutsakların canı ve sağlığıyla ödeniyor.

“AYSEL TUĞLUK’UN HAYATI TEHLİKEDEDİR”

Onlarca ağır hasta tutuklu ve hükümlü, sağlık heyetlerinden “hapishanede kalamaz” raporları çıkmadığı için hapishanelerde ölüme terk edildi ya da tahliye edildikten kısa bir süre sonra hayatını kaybetti. Hasta tutsakların tahliyeleri ya hastane ya Adli Tıp Kurumu (ATK) ya da savcılık engeline takılıyor. Hastanelerden tutsakların onca zorlukla alabildikleri raporlar çoğu zaman siyasi tutumla karar veren ATK tarafından kabul edilmiyor. Kabul edilse ve ATK raporu alınabilse dahi bu raporla verilmesi gereken tahliye kararı “toplum güvenliği bakımından tehlike” bahanesiyle uygulanmayabiliyor. Son 6 yılda, “veda” hakkı bile tanınmayan en az 111 tutsak hapishanede yaşamını yitirmişken “toplum güvenliği” bahanesiyle tutsakların canlarının “tehlikede” olduğu ortadadır.

Bugün, Aysel Tuğluk’un hayatı tehlikededir. 83 yaşındaki Mehmet Emin Özkan’ın, 37 yıllık tutsak Ali Osman Köse’nin, Ruken Yıldız’ın, Fatma Tokmak’ın, Ergin Aktaş’ın, Serdal Yıldırım’ın ve adını sayamadığımız onlarca ağır hasta tutsağın sağlığı tehlikededir. Tutsakları ölüme terk edenler, hapishanelerden tabut çıkmasına neden olanlar, bizim Adli Tıp Kurumu önünde yapacağımız eylemleri yasaklıyor, eylemlerimize saldırıyor. Geçtiğimiz hafta hasta tutsakların seslerini duyurmak için yaptığımız eylemde 17 arkadaşımız işkence yapılarak gözaltına alındı. Tutsak aileleri, yakınları, yoldaşları olarak bir kez daha söylüyoruz: Hasta tutsakların ölüme terk edilmesine izin vermeyeceğiz. Hapishanelerdeki baskı, saldırı ve işkenceye karşı toplumun her kesimini içerideki tutsakların dışarıdaki sesi olmaya, mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz.”

PİRHA / İSTANBUL

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak