PİRHA- Yerel seçim sonrası Van halkının iradesinin gasp edilmesi girişiminin ardından gerçekleşen protestolarda gözaltına alınıp tutuklan Mor Dayanışma üyesi Sedanur Uğur ve Sibel Ürkmez’e özgürlük kampanyası sürüyor. Mor Dayanışma üyesi İrem Kayıkçı, “Arkadaşlarımız 21 gündür hukuksuz bir şekilde tutuklu bulunuyorlar. Hapishane yönetimi arkadaşlarımıza yönelik psikolojik şiddeti, saldırıları, tacize varan davranışları arttırmış durumda” dedi.
31 Mart Yerel Seçimlerde Van halkının iradesi gasp edilmeye çalışılmış ve seçilmiş belediye başkanı Abdullah Zeydan verilen mücadele sonucu mazbatasını almıştı.
Van halkının iradesi gasp edilmeye çalışılmasına karşı 2 Nisan gününde protestolar Türkiye’nin pek çok kentinde gerçekleşmişti. İzmir’de gerçekleşen eylemlerde gözaltına alınan ve ardından hukuksuzca tutuklanan Sedanur Uğur ve Sibel Ürkmez, Şakran Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda götürüldü.
Mor Dayanışma’dan yol arkadaşları ve birçok feminist, “Seda ve Sibel’e Özgürlük” kampanyası yürütüyor, hukuki süreci takip ediyor. Mor Dayanışma üyesi İrem Kayıkçı son durumu PİRHA’ya değerlendirdi.
“SEDA VE SİBEL’E ÖZGÜRLÜK DEMEYE DEVAM EDECEĞİZ”
İrem Kayıkçı, iktidar saldırılarının seçim sonuçlarının intikamı olduğunu vurgulayarak, “31 Mart Yerel Seçimlerinden sonra halkın iradesinin hem sandığa hem de sokaklara yansımasının öcünü almak istercesine kadınlara yönelik saldırıların arttığını gördük. Abdullah Zeydan‘ın Van’da mazbatasının verilmemesi karşısında Türkiye’nin her yerinde eylemler gerçekleşti. Emek ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla gerçekleşen eylemde 30’a yakın arkadaşımız gözaltına alındı ve bunlardan iki arkadaşımız Sedanur Uğur ve Sibel Ürkmez arkadaşlarımız 3 Nisan’da tutuklandılar. 21 gündür hukuksuz bir şekilde tutuklu bulunuyorlar” dedi.
Kayıkçı, hapishanede arkadaşlarının psikolojik şiddet gördüğünü belirterek, şunları kaydetti:
“Geçtiğimiz haftalarda avukatlar aracılığıyla öğrendiğimiz şu ki hapishane yönetimi arkadaşlarımıza yönelik psikolojik şiddeti, saldırıları, tacize varan davranışları arttırmış durumda. Arkadaşlarımıza, “Ne yaparsanız yapın buradan çıkamazsınız. Sizi siyasi koğuşa almayacağız. Eğer talepleriniz devam ederse sizi tecavüzcülerin yanına alacağız” dediklerini öğrendik. Orada tecavüzcüler diye nitelendirdikleri arkadaşların da lezbiyenler olduğunu öğrendik. Hapishane yönetiminin erkek egemen zihniyetle yönetilen davranışlarının bir yandan da homofobik saldırılar olduğunu gördük. Avukat arkadaşlarımızın tutukluğa karşı itiraz başvurusu reddedildi. Biz Seda ve Sibel’e özgürlük demeye devam edeceğiz. Örgütlü kadın mücadelesini büyütmeye devam edeceğiz.”
“SALDIRILARI TESADÜF OLARAK GÖRMÜYORUZ”
Kadınlara yönelik bu saldırıların tesadüf olmadığını ifade eden Kayıkçı, “Geçtiğimiz süreç içerisinde sandığa yansıyan ciddi bir ekonomik kriz ve yoksulluk vardı. Böyle bir süreçte 1 Mayıs’a gidiyoruz. İstanbul’da, İzmir’de çalışmalarımız devam ediyor. Verdiğimiz mücadelenin tarihi çok eski. Biliyoruz ki patriyarkal kapitalizmin geldiği eşik bize yoksulluktan, tacizden, şiddetten başka bir şey sunmuyor. Tam da bunun karşısında bu mücadeleyi verirken, AKP-MHP iktidarı koalisyonun saldırılarının tesadüf olarak görmüyoruz. Seda ve Sibel’e yönelik saldırılar bunun bir parçası. 1 Mayıs’a giderken hem ekonomik kriz ve yoksulluk bağlamında hem de artan çocuk istismarı ve kadın cinayeti bağlamında kadınların sözünü yükseltmeye, çocuk hakları politikasını yükseltmeye devam edeceğiz” diye konuştu.
“REJİMİN KODLARI PATRİYARKA, KAPİTALİZM VE AYRIMCILIK”
Mor Dayanışma üyesi İrem Kayıkçı, son bir yılda geçirdiğimiz iki seçimin ardından görüyoruz ki Türkiye’de inşaa edilmeye çalışılanan rejimin kodları hem patriyarkadan hem kapitalist düzenden hem de ayrımcılıktan ve ırkçılıktan besleniyor. Kurumsallaştırılmaya çalışılan faşizmin saldırılarını belli özneler yansıttığını uzun zamandır biliyoruz. Son on yıldır yükselen kadın hareketine yönelik saldırılar bu açıdan çok önemli bir yerde duruyor. Çünkü kadınlar yaşam mücadelesi veriyor. Bu rejimin mayasına müdahale eden, haklarından vazgeçmeyen, daha fazlasında gözümüz olduğunu belli eden sokak eylemlilikleri ve kampanyalar bu dinamiğin nasıl bir güçte olduğunu gösteriyor. Böyle bir süreçte kadın örgütlerine dönük saldırıların arttığını görüyoruz. Bu iradeyi gösteren kadın örgütlerine dönük saldırılar son durumu tahlil etmemizi kolaylaştırıyor” ifadelerini kullandı.
Dilan ŞİMŞEK/İSTANBUL
Yoruma kapalı.