PİRHA- DFG ve MKGP Diyarbakır merkezli yürütülen soruşturma kapsamında tutuklanan gazetecilerin görülen duruşmasına ilişkin adliye önünde açıklama yaptı. Yapılan konuşmalarda asılsız iddialarla tutuklanan gazeteciler hakkında hazırlanan iddianamenin ve davanın Türkiye hukuk tarihi açısından utanç verici bir olay olduğu belirtildi.
Diyarbakır merkezli yürütülen bir soruşturma kapsamında 8 Haziran 2022’de gözaltına alınan ve 16 Haziran’da tutuklanan gazeteciler hakkında açılan davanın ilk duruşması bugün Diyarbakır 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülüyor. 15’i tutuklu 18 gazeteci yargılanıyor.
Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) Eş Başkanı Serdar Altan, Mezopotamya Ajansı (MA) editörü Aziz Oruç, Xwebûn gazetesi Yazı İşleri Müdürü Mehmet Ali Ertaş, gazeteciler Zeynel Abidin Bulut, Ömer Çelik, Mazlum Doğan Güler, İbrahim Koyuncu, Neşe Toprak, Elif Üngür, Abdurrahman Öncü, Suat Doğuhan, Remziye Temel, Ramazan Geciken, Lezgin Akdeniz ve Mehmet Şahin ile tutuksuz Esmer Tunç, İbrahim Bayram ve Mehmet Yalçın’ın ilk duruşması başladı.
Gazeteciler, mesleki faaliyetleri nedeniyle “örgüt üyesi olmak” la suçlanıyorlar.
Diyarbakır 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya ara verildi.
Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) ve Mezopotamya Kadın Gazeteciler Platformu (MKGP) Diyarbakır Adliyesi önünde açıklama yaptı.
“BİZ GAZETECİLİĞE DEVAM EDECEĞİZ”
Açıklamada konuşan Yeni Yaşam Gazetesi Yazarı/Gazeteci Hüseyin Aykol, 34 yıldır burada gazetecilik yaptıklarını belirterek, “34 yıldır sadece haber peşindeyiz. Ama nedense yaptığımız haberler bu devleti, kurulan hükümetleri hep rahatsız ediyor. Bizim haberciliğimizi önlemek için her türlü önlemi alıyorlar. Nitekim burada maalesef sadece gazetecilik yapan arkadaşlarımızı öldürdüler, kaybettik. Bazı arkadaşlarımızı şimdi olduğu gibi cezaevine attılar, bazıları sürgüne gitmek zorunda kaldı ama biz devam ediyoruz. Gazetelerimizi kapattılar devam ettik, bombaladılar devam ettik, şimdi de devam ediyoruz. Son dönemde bize yönelik baskılar arttı, bence sebebi şu; hem iktidar hem de muhalefet için dönüm noktası olarak görülen son seçimlerde bizi sahada istemediler. Operasyonlarla arkadaşlarımızı içeri aldılar ama ilk duruşmada serbest bırakmak zorunda kalıyorlar. Ankara’daki arkadaşlarımız ilk duruşmada bırakıldı, bugün de arkadaşlarımızın bırakılmalarını bekliyoruz. Baskılamaya devam etseler de biz gazeteciliğe devam edeceğiz” dedi.
“GAZETECİLİĞİN KAMU HİZMETİ OLDUĞUNU GÖSTERECEĞİZ”
TGS Genel Başkanı Gökhan Durmuş ise, Türkiye’nin yakın tarihinin en önemli basın davalarından birinin görüldüğünü söyleyerek, “Aslında 13 aydır bu hâkim karşısına çıkmış olsalardı, çoktan serbest bırakılan arkadaşlar olacaktı. Aylarca iddianameyi beklediler, 13 ay sonra hâkim karşısına çıktılar. Gazeteciler gözaltına alınıyor ama ortada suç yok. 15 meslektaşımız serbest kalacak ama hukuk sistemi adil bir şekilde çalışsaydı bu kadar uzun bir süre kalmazlardı. Bunu biz gazeteciler dayanışarak, gazeteciliği suç olarak gösterenlere inat gazeteciliğin kamu hizmeti olduğunu göstereceğiz. Biz gazetecilik yapacağız, halkımız da haberine ulaşabilecek” diye belirtti.
“GAZETECİLİK SUÇ DEĞİL”
Gazeteciler Cemiyeti Başkan Yardımcısı Yusuf Kanlı ise, şunları kaydetti:
“Basın zor dönemlerden geçiyor. Çok zor şartlardan geçiyoruz, dün de böyle bugün de böyle. Arkadaki binada çok değerli arkadaşlarımız haber yazdıkları için 13 aydır hürriyetlerinden mahrum. Gazetecilik suç değildir, bunu bize kabul ettiremezler. Bugün bu arkadaşlarımızın beraat etmelerini bekliyoruz. Umarız bu gibi ağır bedellerin ödenmesi de son bulur.”
MLSA Eş Direktörü Veysel Ok, “Gazeteci arkadaşlarımız, özellikle Kürt meselesinde devletin son dönemdeki şiddetini teşhir ettikleri, hak ihlallerini haber yaptıkları, kamu görevlilerini ifşa ettikleri için şu an tutuklu. Tahliyeleri için elimizden gelen her şeyi yapacağız” diye belirtti.
ÇANDAR: TÜRKİYE HUKUK TARİHİNİN UTANÇ VERİCİ OLAYLARINDAN BİRİ
Yeşil Sol Parti Diyarbakır Milletvekili Cengiz Çandar, görülen duruşmayı Türkiye’nin hukuk tarihinin utanç verici olaylarından birisi olarak tanımladı.
Duruşmanın Türkiye’de basın özgürlüğü mücadelesi için bir kilometre taşı niteliğinde olduğuna değinen Çandar, şunları kaydetti:
“Türkiye’nin demokrasi mücadelesinde de üstünde durulması gereken tarihe geçecek nitelikte bir olay. Cumhurbaşkanı Erdoğan NATO zirvesinde görüşmeler gerçekleştiriyor. Türkiye’nin Avrupa Birliği yolu Diyarbakır’dan geçiyor. Diyarbakır’dan Avrupa Birliği’ne gidecek yol ise Kürtlerin hakkının tanınması ve basın özgürlüğünden geçer. Kürt medyasının özgürce çalışmasından geçer, bunlar olmadan Türkiye’ye bütün demokrasi yolları tıkalıdır. Bugün görülmekte olan dava her bakımdan önem taşıyor, tam 13 aydır hakim önüne çıkarılamamış 15 tutuklu gazeteci ve bu gazeteciler seçim sürecinde alındılar. İçeri konulduktan 6 ay sonra derme çatma ifadelerle hukukla hakla ilişkisi olmayan iddianamelerle tutulmaya devam ettiler. Bu dava artık Kürt medyasının yalnız olmadığını da gösteriyor.”
PİRHA/DİYARBAKIR
İLGİLİ HABERLER
> Diyarbakır’da tutuklu gazetecilerin duruşması başladı
> Dedeoğlu ve Aykol’dan, tutuklu gazetecilerle dayanışma çağrısı-VİDEO
Yoruma kapalı.