PİRHA-Dicle Fırat Gazeteciler Derneği ve Mezopotamya Kadın Gazeteciler Derneği, geçen hafta SİHA saldırısında öldürülen 2 gazeteci için eylem yaptıkları için tutuklanan gazetecilerin serbest bırakılması için basın açıklaması yaptı. SİHA saldırısıyla gazetecilerin hedef alınmasının suç olduğu ifade edilen açıklamada, “Gazeteciliğin onurunu her koşulda savunacağız! Gazeteci arkadaşlarımız derhal serbest bırakılmalıdır! Yaşasın Özgür Basın!” denildi.
Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) ve Mezopotamya Kadın Gazeteciler Derneği (MKG), SİHA saldırısıyla katledilen gazeteciler Nazım Daştan ve Cihan Bilgin için 21 Aralık’ta İstanbul’da yapılan eylemde gözaltına alınıp tutuklanan 7’si gazeteci 9 kişinin serbest bırakılması talebiyle İHD İstanbul Şubesi’nde basın açıklaması yaptı.
Açıklamaya, Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Eş Genel Başkanı Kadriye Doğan, DEM Parti Milletvekili Çiçek Otlu, DEM Parti MYK üyeleri Musa Piroğlu, Ender İmrek’in yanı sıra çok sayıda kişi katıldı.
“Gazeteciliği savunacağız” pankartının açıldığı eylemde katledilen ve tutuklanan gazetecilerin fotoğrafları taşındı.
Basın açıklamasını Yeni Yaşam Gazetesi Muhabiri Ezgi Çadırcı okudu.
“SİHA SALDIRISIYLA 5 GAZETECİ YAŞAMINI YİTİRDİ”
Ezgi Çadırcı, “Türkiye’ye ait SİHA ile yapılan saldırıda gazeteciler Nazım Daştan ve Cihan Bilgin yaşamını yitirdiğini söyleyerek “Bu Türkiye’nin SİHA ile gazetecileri hedef aldığı son saldırı değil” dedi. Ezgi Çadırcı, son 5 ayda Ezidi gazeteci Murad Mirza İbrahim’in Şengal’de, gazeteciler Gülistan Tara ve Hero Bahadîn’in Süleymaniye’de SİHA saldırısına uğraması ile birlikte yaşamını yitiren gazeteci sayısının da 5’e yükseldiğine dikkat çekti.
“BU ÜLKEDE GAZETECİ OLMAK MAFYA BARONU OLMAKTAN DAHA TEHLİKELİ!”
Türkiye’deki gazetecilerin gözaltı, hapis, darp, engellenme gibi sayısız hak ihlali ile boğuşurken, komşu ülkelerin topraklarında ise suikastlere uğradığını da ifade eden Ezgi Çadırcı, sözlerine şöyle devam etti:
“Gazetecilik mesleği giderek en tehlikeli meslekler arasına girerken, mafya baronları, uyuşturucu tacirleri, kadın tacizcileri, çocuk istismarcıları, yolsuzluk yapanlar güven içinde hareket ediyor ve yaşıyor. Bugün bu ülkede gazeteci olmak, mafya baronu olmaktan daha tehlikeli!”
“ARKADAŞLARIMIZ İŞKENCEYLE GÖZALTINA ALINDI”
Gazetecilerin katledilmesinin savaş suçu olduğunu ifade eden Ezgi Çadırcı, “Çatışma bölgelerinde hayatlarını korumakla mükellef olduğu gazetecileri hedef aldığı yetmemiş gibi gazetecilerin katledilmesini protesto eden gazetecileri de hedef almaktadır. İstanbul’da anayasal bir hak olan basın açıklamasına katılmak isteyen gazeteci arkadaşlarımız, tüm yasalar çiğnenerek, anayasa ayaklar altına alınarak işkence ile gözaltına alınmıştır. Gazeteci arkadaşlarımız Gülistan Dursun, Pınar Gayıp, Serpil Ünal, Hayri Tunç, Enes Sezgin, Osman Akın, Can Papila ile yurttaşlar Hacı Ugis ve İmam Senol tutuklanmıştır” diye konuştu.
“İŞİD’LİLER TAHLİYE EDİLDİ”
Bununla yetinmeyen iktidar, gazetecilerin katledilmesine tepki gösteren bir paylaşım yapan gazeteci Seyhan Avşar, olayı haberleştiren T24, hukuku hatırlatan İstanbul Barosu’na da soruşturma açmıştır. Yetmemiş Gazeteci Özlem Gürses hakkında da Suriye’deki gelişmelere dair söylediği sözler yüzünden ev hapsi verdi. Gazetecilere yönelik dört koldan bir saldırı başlatılırken eşzamanlı olarak katliama karışmış DAİŞ üyeleri sokağa salınmaktadır. Önce Atatürk Havaalanı’na saldırıp 45 kişinin katledildiği saldırıya ilişkin davada 6 DAİŞ’li tahliye edildi. Ardından DAİŞ’e finansman sağlayan 18 DAİŞ üyesi tahliye edildi.
“GAZETECİLİĞİN ONURUNU HER KOŞULDA SAVUNACAĞIZ!”
İŞİD sanıklarının tahliye edilmesine tepki gösteren Ezgi Çadırcı, “Biz biliyoruz ki burada hedef alınan hakikattir! Çünkü son dönemde Kuzey-Doğu Suriye’de olan bitenlere dair kamuoyunun dönüp baktığı temel kaynaklardan başında Nazım Daştan ve Cihan Bilgin geliyordu. Ve tam da bu yüzden hedef oldular. Çünkü gerçeğin gücü daima egemenleri, iktidarları korkutur. Çünkü halkın gerçeğin gücünü keşfetmesi her baskıcı iktidarın kabusudur. İşte gazeteciler bu keşfin aracılarıdır ve o yüzden hedeftir. Ancak asla vazgeçmeyeceğiz, asla! Gazeteciliğin onurunu her koşulda savunacağız! Gazeteci arkadaşlarımız derhal serbest bırakılmalıdır! Yaşasın Özgür Basın” ifadelerini kullandı.
“HABERİNİ YAPTIĞIMIZ İŞKENCELERİN ON KATINI YAŞADIK”
Tutuklanan gazeteciler adına söz alan Yeni Yaşam Gazetesi Editörü Mahsun Sağlam, bu tutuklamaların yüzyılın bir özeti olarak belirtmek gerektiğini ifade ederek, “Türkiye’nin benzer tekrarlara girerek halklara zulüm baskı işkence yaşatmak istediği açık. Kim gazeteci? Bunu iktidar mı belirliyor. Gazetecilik AKP-MHP iktidarı tarafından kriminalize edilen bir meslek. Gazeteci HTŞ ile röportaj yapanlar mı? Bizim alnımız, sözümüz, hakikatimiz ortada. Kendi köyümüzün yanında, dağın ardında yaşananları kendi köyümüze anlatıyoruz. Son eylemimizde savaş alanında hakikati yazan arkadaşlarımızı kaybettiğimiz için protesto eylemi gerçekleştirmek istedik. Haberini yaptığımız işkencelerin on katını yaşadık” diye belirtti.
“TÜM HUKUKİ YOLLARA BAŞVURACAĞIZ”
Ardından ÖHD üyesi Esra Kılıç söz aldı. Aynı eylemde iki üyelerinin de gözaltına alındığına dikkat çeken Esra Kılıç, “Bununla beraber gözaltı sürecinde; ters kelepçe, işkence, hakaret eylemleri olduğunu gördük. Tutuklanan müvekkillerimiz de çıplak arama ve işkenceye maruz bırakıldı. Bu cuma günü suç duyurusunda bulunacağız. Gazetecilerin karşı karşıya kaldıklarına karşı tüm hukuki yollara başvuracağız” dedi.
“ADALET MÜCADELESİNE VURULMUŞ AĞIR BİR DARBE”
İktidarın muhalefete yönelik bir ‘kıyım’ politikası yürüttüğünü vurgulayan İnsan Hakları Derneği İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, “Hakim politikanın karşısında duranlar yargı baskısı, işkence, öldürülmekle karşı karşıya kalıyor. Akıl dışı diye tariflediğimiz gerekçelerle insanlar gözaltına alınıyor ve tutuklanıyor. Türkiye kendi yasalarını ihlal ediyor. İşkence yasağı ihlal ediliyor ve mağdur edilenler tutuklanarak işkence gizlenmeye çalışılıyor. Halkın haber alma, halkın tarihin hafızası, adalet mücadelesinin olmazsa olması bu faaliyetlerin cezalandırılması hepimizin adalet mücadelesine vurulmuş ağır bir darbe” ifadelerini kullandı.
“ÖZGÜR BASININ HABERLERİ ÖZGÜRLÜK KAPILARINI AÇACAKTIR”
Özgür basın şehitlerini anarak sözlerine başlayan DEM Parti Milletvekili Çiçek Otlu da şunları kaydetti:
“Katledilen arkadaşların hikayesine baktığımızda hapishane, Kürdistan’da sömürgeci polislere karşı çıkmayı görüyoruz. Nazım’ı nereden tanırsınız? 19 Aralık’ta Taybet Ana katledildiğinde, cenazesi sokakta bırakıldığında, bu hakikati Nazım tüm halka duyurmuştu, oradaki özgürlük umudunu bize iletmişti. Nazım ve Cihan bu hakikati Rojava’da tüm dünya halkalarına duyurmak için haberlerini yapıyorlardı. Atılım Gazetesi’nde çalışmış olan Bayram Namaz ‘Bu mücadele bedel kapılarından geçilerek yürütülüyor’ demişti. Özgür basının bütün haberleri bedel kapılarından geçerek özgürlük kapılarını açacaktır” dedi.
“ÜLKE ABLUKA ALTINA ALINMAYA ÇALIŞILIYOR”
Nazım ve Cihan katledildikten sonra yapılan tüm eylemlere saldırıldığını belirten DEM Parti MYK üyeleri Musa Piroğlu, “Gazeteciler tutuklanıyor, baroya soruşturma açılıyor. Bir bütün ülke abluka altına alınmaya çalışıyor. Halka sefalet, yoksulluk, çürüme dışında bir şey sunmayan iktidar kendini kalıcı haline getirmeye çalışıyor. Özgür basını susturmak istiyorlar, susturamayacaklar. Çünkü onlar katledilen kadınların, yoksulların, işçilerin sesi” ifadelerini kullandı.
“HAKİKATİN SESİNİ BOĞMAK İSTEDİLER”
Cihan ve Nazım’ın hakikatin sesi olduğunu söyleyen DAD Eş Genel Başkanı Kadriye Doğan, “Hakikatin sesini boğmak istediler. Kalemleri yere düşmezken bizlerin de canlara mücadelelerinde ortak ve destek olması gerekiyor. Herkesi terörist ilan eden bir devlet yapısıyla karşı karşıyayız” sözlerini kullandı
Burada bulunan tüm gazetecilerle sokaktan tanışıyoruz. Tutuklanan ve burada bulunan gazetecilerin hepsiyle sokaktan tanıştıklarını ifade eden SGDF Eş Başkanı Berfin Polat, “Bizler de işkenceye maruz kaldığımızda onlar da bunu yansıtmak için orada oluyordu. Onlar birer eylemciydi, bizim bu mücadelede omuz omuza yürüdüğümüz yoldaşlar kendileri. Devletin her türden saldırısıyla karşı karşıyayız. 2 Aralık’ta da yoldaşlarımız Rojava’yı savunduğu için tutuklandılar. Hemen ardından Cihan ve Nazım’ı andıkları, onların sesini sokaklara taşıdıkları için tutuklandılar” diye konuştu.
Konuşmaların ardından eylem, “Özgür basın susturulamaz” sloganlarıyla son buldu.
PİRHA/İSTANBUL
Yoruma kapalı.