PİRHA- Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Eş Genel Başkanı Lami Özgen Özgen, eğitimdeki gericileşmeyi PİRHA’ya değerlendirdi. AKP hükümetinin dünden bugüne tekçi bir süreç işlettiğini ifade eden Özgen, “Bu ülkenin eğitim sistemi demokratik olmak zorunda, parasız olmak zorunda, eşitlikçi, özgürlükçü, bilimsel ve aynı zamanda ana dilde olmak zorundadır” dedi.
Haberin Videosu
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Eş Genel Başkanı Lami Özgen Özgen, 2017-2018 eğitim müfredatında din dersinin bir saatten iki saate çıkarılıp, biyoloji ve yabancı dil ders sayısının azaltılmasını ve evrimin müfredattan çıkarılmasını PİRHA’ya değerlendirdi.
“EĞİTİM PROGRAMLARI İDEOLOJİK”
AKP hükümetinin eğitim sistemini aslında 2012-2013 eğitim yılında 4-4-4 yöntemiyle tek din, tek meşrep çerçevesinde planladığına işaret eden Lami Özgen, eğitim programlarının ideolojik olduğunu kaydetti. Özgen, “Hükümet 2012’den bu yana 4-4-4 eğitim yasasıyla beraber yeni eğitimin tekli otoriter milliyetçi ve dinci ve aynı zamanda ayrımcı, ötekileştirici ideolojik boyutu sürekli kurumsallaştırıyor” dedi.
“DİN DERSİ TOPLUMUN TÜM KESİMLERİNE DAYATILIYOR”
KESK Eş Genel Başkanı Lami Özgen, 12 Eylül Darbesi sonrası din derslerinin zorunlu hale getirildiğini hatırlatarak, zorunlu din derslerinin, toplumun çok kimlikli, çok dilli, çok dinli, çok inançlı boyutları gözetilmeksizin toplumun bütün kesimlerine dayatıldığını belirtti.
Biyolojinin milyarlarca canlının yaşamını, biyolojik yapısını canlılık ilişkilerini kapsayan bir bilim dalı olduğunu belirten Özgen, “O yüzden, biyolojiye özellikle milliyetçi, dinci eğitim felsefesi ve programları çerçevesinde yaklaşıldığında insanla beraber, diğer canlıların da biyolojik gelişim süreçleri, biyolojik evrim süreçleri, tamamen yok sayılarak tamam en klasik din felsefeleri çerçevesinde hatta İslam dininin sadece daraltılmış boyutları üzerinden ele alınmak suretiyle eğitim süreçlerinde öne çıkartılıyor” diye konuştu.
“Biyolojik bilim felsefesi başlığı ve çerçevesi gözetilerek müfredat programı geliştirilmelidir” diyen Özgen, “Din kültürü ve ahlak bilgisi ve diğer bütün din ve inançlara yönelik derslerle, din felsefesi ya da İslam felsefesi çerçevesinde bir birinden farklılaştırılarak ayrıştırılmalıdır” ifadesini kullandı.
“DİN DERSİ, FİZİK, KİMYA VE BİYOLOJİNİN ALTERNATİFİ OLAMAZ”
Din derslerinin hiçbir zaman fizik, kimya ve biyolojinin alternatifi olamayacağının altını çizen Özgen, şunları kaydetti:
“Bu bakış açısı ile bu dersleri özünden koparıp onların sebep olduğu bilimsel gelişmeleri yok sayıp, önümüzdeki 100 yıla yönelik oluşturulan eğitim programları ve çerçevelerinin daraltılması ve milliyetçilik ve dincilik üzerinden tekleştirilmesi, toplumun aslında düşünsel, siyasal, insani ve ahlaki olarak teknik ve mesleki olarak çok ileriye götürülemeyeceğinin somut nüvelerini kendi içinde barındırıyor. Bu boyutu ile bir tutumu öne çıkarmak tamamen siyasal, ideolojik, politik bir tutumdur ve bu konuda nitekim hükümet yetkilileri defalarca ifade ediyorlar. Kendimizin ihtiyacı olan insan tipini yaratmaya yönelik bir eğitim sistemi, eğitim müfredatı içeriği ve yaratmak istediğimiz toplum ve geleceğin ideolojik ve politik çerçevesi bu eğitim süreciyle şekillenmelidir.”
“HÜKÜMET DİNSEL, ETNİK, İNANÇSAL YAKLAŞAMAZ, BUNA HAKKI YOKTUR”
“Hükümetin her boyutuyla dinsel, etnik, inançsal, cinsiyet açısından oldukça çoklu olan toplum yapısına böyle yaklaşamaz. Buna hakkı yoktur” şeklinde konuşan Lami Özgen, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Aynı zamanda bu boyut temel yurttaşlık haklarına aykırıdır. Demokratik hukuk sistemine aykırıdır, dünden bugüne Türkiye’nin altına imza arttığı bütün uluslararası sözleşmelere aykırı bir durumdur. Yani böyle tek ve otoriter bir devlet bir yönetim anlayışı, bu ülkenin ihtiyacı değil, tam tersine bu ülkede birçok toplumsal sorunların, çatışma ve çelişkilerin öne çıkararak derinleşmesine sebep olacaktır. Benzer politikalardan kaynaklı bu ülkede zaten birçok çatışma ve çelişki yaşandı, halen yaşanmaya devam etmektedir. Bunun tarihsel ve siyasal sorumluluğu tamamen AKP hükümetinin sorumluluğundadır. Bu çerçevede eğitim alanına ilişkin tüm farklılıkların bir arada yaşamaları için ortak bir konsensüs oluşturularak ihtiyaçlar belirlenmelidir. Eğitim alanındaki ihtiyaçlar da böyle olmak zorundadır.”
“MEVCUT EĞİTİM SİSTEMİ İHTİYAÇLARI KARŞILAMIYOR”
AKP hükümetinin dünden bugüne tekçi bir süreç işlettiğini ifade eden KESK Genel Başkanı Özgen, “Bu ülkenin eğitim sistemi demokratik olmak zorunda, parasız olmak zorunda, eşitlikçi, özgürlükçü, bilimsel ve aynı zamanda ana dilde olmak zorundadır. Mevcut eğitim yasası zaten bu ihtiyaçları karşılamıyor. Bu boyutuyla da sürekli müfredatın içine müdahale etmek suretiyle parça parça bu eğitim sistemini istediği alana kanalize etmek bu ülkeye bir şey kazandırmıyor. Uzun vadede de AKP iktidarına, hükümetine bir şey kazandırmayacağı da ortaya çıkacaktır” diye konuştu.
Cebrail ARSLAN/ANKARA
Yoruma kapalı.