PİRHA- Yakalandığı koronavirüs nedeniyle 22 Nisan sabahı Hakk’a yürüyen Armutlu Cemevi Başkanı Zeynep Yıldırım’ın kaybı büyük üzüntü yarattı. Yol’a bağlılığı ve dirençli duruşuyla örnek olan Yıldırım’ı uğurlamaya gidemeyen arkadaşı Türkan Doğan sosyal medya hesabından “Hakikat yolcusu yola çıkmış gidiyor” başlığıyla kaleme aldığı yazıda “Anadolu’nun yoksul evlerinin dertli yüzleri el sallayın Zeynep gidiyor” diyerek O’nun toplumsallığına vurgu yapıyor.
Koronavirüs nedeniyle Sarıyer Hamidiye Etfal Devlet Hastanesi’nin yoğun bakım ünitesinde tedavi gören Armutlu Cemevi Başkanı Zeynep Yıldırım, 22 Nisan tarihinde sabah saatlerinde Hakk’a yürümüştü. Alevi toplumu içinde büyük üzüntüye neden olan Zeynep Yıldırım için dostları arkadaşları yüreklerinden kopan acıyı çeşitli mecralarda dile getirdiler.
Uğurlama erkanına katılamayan arkadaşı Türkan Doğan da bu isimlerden biri. Doğan, yüreğinden kopanları sosyal medya hesabında kaleme aldı.
“ARMUTLU ŞİMDİ ZEYNEP’İNE AĞLASIN”
“Hakikat yolcusu yola çıkmış gidiyor” başlıklı duygulu yazıda Hep yitirilenlerin ardından yazmak kalıyor bize… Seni yazmak bana mı düşerdi, avuç avuç kızgın közler yutuyorum…” diyor Türkan Doğan.
Doğan, şöyle devam ediyor:
“Kahramanları halk yaratır öyle biçare olduğundan falan değil, hamurunu bizzat kendisi kardığından… Armutlu’da kerpiç damlı evlerin bacalarından kahırlı dumanların yükseldiği vakitlerde Zeynep’de vardı barikatların arkasında. Geçmiş günlerden gelir onun o şefkatli sesi mahallenin dört bucağına yayılan gülüşü. Anne oldu, abla oldu, kardeş oldu, emekçi halkın kızıydı, hakikatin adıydı, herkese yoldaş oldu. Alevi değerlerini koruyan ve bunun için bedel ödemeyi göze alan devrimci bir kadındı, sırdaş oldu. Sokaklarının duvarlarına yiğit evlatlarının kanı karışmış Armutlu şimdi Zeynep’ine ağlasın. Anadolu’nun her köşesine gidip yara sardığı dostlar Zeynep’ine ağlasın…”
“ŞİMDİ KEZBANANAYA ZEYNEP NASIL SORULUR?”
Doğan, duygularını şöyle sürdürüyor:
“Emek verip büyüttüğü değerlerimiz saldırıya uğradığında bir karıncanın kanadını incitmeyen Zeynep pençelerini gösterdi, fetva yazıldı saraydan, hemen zalimin zindanlarına atıldı. Dostlarla yaren yoldaşlarla birlik olup kampanya düzenleyip kamuyu oluşturup zulmün elinden aldık onu. Yok olmanın tarihi kapitalizmle birlikte yazılmaya devam ediyor. Bu düzenin yarattığı bir salgın hastalığın ciğerlerine bulaşan illeti onu bizden aldı.
Ciğerliydi çünkü. Çok acılar çekip içerlenmişti çok çok çoook… O yüzden en çok ciğerinden parelendi.
Bir başka dünya var mıdır yok mudur hiç yorum yapmayacağım, inanan inansın. Sevenlerini sevdiklerini bırakıp arkalarından gözyaşı döktüğü sevdiklerine gidiyor. Gerçek olan bu belki de. Mustafa’sına, Şenay’ına, Gülsüman’ına gidiyor. Armutlu sokaklarında kanı ötekinin kanına karışmış dostlarına gidiyor. Dilek’ine gidiyor Ferit’ine gidiyor, Sultan’ına gidiyor. Sevgi’sine Helin’ine, İbo’suna gidiyor. Sesini yüzündeki anaç gülüşünü hakikatli olmak gerek diyen Pir Sultan duruşunu ve inancını bir miras gibi ellerimize bırakarak adını sayamadığımız kadar çok olan yitirdiğimiz canlarımıza gidiyor. Maraş’a, Malatya’ya, Çorum’a, Sivas’a, Gazi’ye, Suruç’a gidiyor Ankara Gar’ına gidiyor. Ekmek ve adalet için verdiği mücadelede yitirilen sayamadığımız canlarımıza gidiyor.
“Kezban annemin yaşam öyküsünü sen yaz” demişti bana “Şu hastalık geçtiğinde Mahir’le 1 hafta gidip Armutlu sokaklarında Keziban ana ile söyleşi yapıp dertleşip kayıt alıp yazacaktım. Belgesel bile yapılacaktı konuşmuştuk, planlamıştık. Bu fikre çok heyecanlanmıştı. Şimdi Kezban anaya Mustafa’sından sonra Zeynep nasıl sorulur?”
“SİZİN KIZINIZ GEÇİYOR SON KEZ SOKOĞINIZDAN”
Zeynep Yıldırım’ı uğurlama yazısını “Bugün son yolculuğunda yanında bile olamadım. O yüzdendir avuçlarım kor yanığı, dişlerimin sızlayanı…” diye sürdüren Türkan Doğan “Armutlu sokaklarının bütün evleri pencerelerini açsın sonuna kadar. Rıza şehrini düşleyen Zeynep’in dalgalı saçlarına karışmış hakikatin narı… Sizin kızınız geçiyor son kez sokağınızdan. Anadolu’nun yoksul evlerinin dertli yüzleri el sallayın Zeynep gidiyor. Hapishane hücresinde görüş bekleyen özgür tutsaklar Zeynep ablamız gidiyor. Şu bahar mevsiminde yeşil hırkasını giyen dağlar kırlar, her ağacın dalında açan çiçekler, ıslak toprağı ittiren solucan kozaya durmuş kelebek Zeynep gidiyor. Hakikat şehrinin devrim hamalı gidiyor…” diyerek bitiriyor.
(HABER MERKEZİ)
Yoruma kapalı.