PİRHA – Türk Tabipleri Birliği (TTB) 14 Mayıs’a ilişkin seçim tutum beyannamesini açıkladı. Yapılan basın toplantısında “14 Mayıs seçimleri 20 yıldır emeğimizi tanımayanlara, sözümüzü duymazdan gelenlere, bizi susturmaya çalışanlara karşı ‘Emek Bizim, Söz Bizim’ deme zamanı” denildi.
Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi, 14 Mayıs seçimlerine yönelik tutum beyannamesini basın açıklaması ile duyurdu.
TTB Genel Merkezinde yapılan açıklamada “Toplumsal Sağlık İçin 14 Mayıs’ta Değişim” mesajı verildi.
TTB Merkez Konseyi Üyesi Ahmet Karer Yurtdaş, yaptığı açıklamada, Türkiye’nin bir “yol ayrımında” olduğunu belirterek “Ya gittikçe kararan çıkmaz bir sokakta kalacak ya da demokrasiye dair umutları diri tutacak bir tercih yapacağız” dedi.
“TOPLUM, DEVLETİN GÖZÜNDE BİR ‘TEHLİKE’ OLARAK GÖRÜLÜYOR”
AKP iktidarının 21 yılda hayatın her alanında krizler yarattığını belirten Yurtdaş, şu açıklamayı yaptı:
“Bugün şehirlerin dışına inşa ettikleri “şehir/şirket” hastaneleri depremlerle enkaz olurken, kalanların sıvası dökülmüş, boş koridorlarında ne doktor randevusu bulunabiliyor, ne eczanelerde ilaç ne de aşı. Yirmi yılın sonunda bize kalan büyük bir yıkım.
AKP’nin mimarı olduğu Sağlıkta Dönüşüm Programı sonrası küçülen sağlık ekibiyle sahadan poliklinik odalarına çekilen, nüfus ve bölge yerine liste tabanlı örgütlenen birinci basamak sağlık hizmetleri önce pandeminin sonra depremin yükü altında tamamen çöktü.
Depremin ardından çok sayıda kamu hastanesi kullanılamaz hale geldi. Depremzedelere aylardır su ve barınma imkânı sağlanamadı.
Bugünün Türkiye’sinde toplum, devletin gözünde bir “tehlike” olarak görülüyor. Toplumsal kesimlerin hiçbirinin en ufak bir sözüne alan tanınmıyor. Kolluk teşkilatına bu sesleri susturması için sınırsız imkanlar sağlanıyor. Meslek örgütleri, sendikalar, sivil toplum siyasi karar mekanizmalarından tamamen dışlanıyor, tasfiyeleri için fırsat kollanıyor.
Tüm bu gidişatı değiştirmek ise bizlerin elinde. Hekimlerin örgütlü gücü olan bizler mesleğimizin ve meslek örgütümüzün tarihsel birikimine güveniyoruz. Nasıl “Emek Bizim, Söz Bizim” sloganıyla meydanlarda, sokaklarda, grevlerde her gün şiddete uğrayan, umudunu yitirmekte olan meslektaşlarımızın sesi olduysak bugün toplumsal sağlığımız için de göreve hazırız.
14 Mayıs seçimleri 20 yıldır emeğimizi tanımayanlara, sözümüzü duymazdan gelenlere, bizi susturmaya çalışanlara karşı “Emek Bizim, Söz Bizim” deme zamanı.
Oyumuzu demokrasiden, barış ve özgürlükten yana kullanma zamanı, oyumuza sahip çıkma zamanı!
“BİLİMSEL VE ETİK İLKELER İÇİNDE HEKİMLİK YAPMAK İSTİYORUZ!”
TTB Genel Sekreteri Vedat Bulut ise “Değişim için… Karanlığa karşı; önlüğümüzün beyazına, özlük haklarımıza, halkın sağlık hakkına sahip çıkıyoruz” diyerek 21 maddelik talepler listesini okudu. Prof. Dr. Vedat Bulut, “Halk sağlığını önceleyen sağlık sisteminde, emeğimiz sömürülmeden ve gelecek kaygısı olmadan, bilimsel ve etik ilkeler içinde hekimlik yapmak istiyoruz!” diyerek şöyle devam etti:
“Toplum sağlığına yönelik politikaların başarısı sağlık emekçilerinin sağlığı, özlük ve ekonomik haklarının sağlanmasıyla gerçekleşebilir.
Güvenli ve sağlıklı çalışma ortamları sağlanmalıdır.
Hekimler/sağlık emekçileri güvencesiz çalışmaya mahkûm edilmemeli, güvenceli çalışma esas alınmalıdır.
İş güvencesi ile birlikte gelir güvencesi olmalı, her ay ne olacağı belirsiz performans/teşvik ödemelerinin gelirin önemli bir kısmını oluşturması değil, emekliliğe yansıyan tek ücret esas alınmalıdır.
Mesleki bağımsızlığı koruyacak, liyakate dayalı görevlendirmeler olmalıdır.
Mesleki bağımsızlığı koruyacak, nicelik baskısı yaşanmayan ve niteliği esas alan kamusal sağlık sistemi bir zorunluluktur.
Kamusal bir sağlık hizmeti için sağlığa ayrılan bütün kaynakların kamu sağlık hizmetlerinin finansmanında kullanılması gerekmektedir.
Özel hastane patronlarına her ne ad altında olursa olsun kaynak aktarılmasına son verilmesi ve kamusal sağlık sisteminin bütün toplumun ihtiyaçlarına cevap verebilecek düzeye yükseltilmesi hedeflenmelidir.
Birinci basamağı parçalayan düzenlemelerden vazgeçilmeli, topluma dayalı ve bölge/nüfus tabanlı, kamuya ait binalarda kamu çalışanlarından oluşan eksiksiz bir ekiple koruyucu sağlık hizmetlerinin yürütülmesini sağlayacak birinci basamak sağlık örgütlenmesi oluşturulmalıdır.
Hekimler için 7.200 ek gösterge, tüm sağlık çalışanları için en az 3.600 ek gösterge ve pandemi süresince çalışılan her yıl için 120 gün yıpranma payı, fiili hizmet süresi zammı verilmelidir.
Haftalık çalışma süreleri yeniden düzenlenmeli ve azaltılmalıdır.
Kışkırtılmış sağlık talebini yaratan, hastayı tüketici/müşteri sayan politikalara son verilmelidir.
Hastalara yeterli süre ayıracak düzenlemelerle, niteliği önceleyen çalışma koşulları sağlanmalıdır.
5 dakikada bir muayene dayatmalarından vazgeçilmeli, mesleki özerkliğe müdahalelere son verilmelidir.
Sağlıkta şiddetin önlenmesi için etkili adımlar atılmalı, Türk Tabipleri Birliği tarafından hazırlanan yasa tasarısı değiştirilmeden kabul edilmelidir.
COVID-19 başta olmak üzere meslek kaynaklı hastalıklara karşı bütüncül bir meslek hastalıkları yasası kabul edilmelidir
Özel sektörde ciro baskısına, şirket kurdurma zorlamasına son verilmeli güvenceli, sendikalı çalışma koşulları oluşturulmalıdır.
İşyeri hekimlerinin eğitimleri, çalışma saatleri, atama ve ücretlendirmeleri konusunda tabip odaları yetkili olmalıdır.
Asistan hekimler nitelikli eğitim almalı, sağlık hizmetinin verilmesinde asli unsurlar olarak görülüp, eğitim dışı angarya işlerde çalıştırılmamalıdır.
OHAL KHK’leri ile hukuksuzca ihraç edilen tüm hekimlerin/kamu emekçileri derhal göreve başlatılmalıdır.
Tüm emekli hekimlerin mesleki saygınlığına uygun, yaşamlarını ekonomik ve sosyal açıdan rahatlıkla sürdürebileceği şartlar oluşturulmalıdır.”
PİRHA/ANKARA
Yoruma kapalı.