PİRHA-TÜM BEL-SEN Genel Sekreteri İzzettin Alpergin, iktidarın kayyım politikasına ilişkin konuştu. Alpergin, “Kayyum bizim açımızdan halkın iradesine, demokrasiye bir darbedir, barışa bir darbedir “dedi. Alpergin belediyelerde örgütlü bir sendika olduklarının altını çizerek, üyelerinin kayyım atanan belediyelerde yaşadıkları sorunları da dile getirdi.
Esenyurt, Mardin, Batman, Halfeti, Hakkari Belediyelerinin ardından Dersim ve Ovacık ve Bahçesaray Belediyelerine de kayyım atandı. Tüm Belediye ve Yerel Yönetim Hizmetleri Emekçileri Sendikası (TÜM BEL-SEN) Genel Sekreteri İzzettin Alpergin, ardı ardına atanan kayyımlara dair PİRHA’ya değerlendirdi.
“TÜRKİYE’DE KAYYIM ALIŞKANLIK HALİNE GETİRİLMEYE ÇALIŞILIYOR”
TÜMBELSEN olarak bütçe mitinginde ‘halkın iradesini yok sayan kayyumlara karşı sesimizi yükseltiyoruz’ şiarıyla yürüdüklerini hatırlatan İzzettin Alpergin, “Başta şunu söylemek lazım kayyımın hiçbir savunulacak tarafı yok. Halkın irade gaspıdır. Dünyada gelişmiş ülkelerde yerel yönetimlerin güçlü olduğu, demokratik olduğu, halka en yakın olduğu kurumlar olarak tanımlarız. Bir yerel yönetimin ne kadar gelişirse, ne kadar yetkileri arttırılırsa, mali ve idari açısından genişletilirse o ülkenin demokrasisi de o ölçüde gelişir. Maalesef Türkiye’de kayyım bir alışkanlık haline getirilmeye çalışılıyor. Kayyım bizim açımızdan halkın iradesine, demokrasiye bir darbedir, barışa bir darbedir” dedi.
“KAYYUM GELDİĞİ GÜNDEN İTİBAREN İŞ GÜVENCESİNİ ORTADAN KALDIRIYOR”
Kayyım atanan belediyelerde örgütlü bir sendika olduklarını belirten Alpergin, “Burada çalışanların hemen hemen çoğu bizim üyelerimiz, arkadaşlarımız, bizim yöneticilerimiz, sendika şube başkanlarımız, şube yöneticilerimiz, genel merkez yöneticilerimiz. Türkiye’de bütün belediyelerde, örgütlü olduğumuz belediyelerde yaptığımız toplu sözleşmelerimiz var, bu toplu sözleşmelerdeki kazanımlarımız hem ekonomik, hem demokratik, hem sosyal kazanımlarımız, hem de kadın kazanımlarımız var. Kadın arkadaşlarımızın ayda bir gün izin, 8 Mart’larda izinli ve kadına yönelik pozitif bazı kazanımlarımız oldu. Emekçilerin bazı ekonomik hakları, toplu sözleşmelerindeki mali hakları var. Kayyum geldiği gün ilk başvurduğu şey toplu sözleşmelerimizi kesmesi, emekçilerin kazanımlarına el uzatması. Bir başka şey kayyyımın geldiği günden itibaren çalışanların iş güvencesini ortadan kaldırıyor” diye konuştu.
“YEREL YÖNETİMLER, BELEDİYELER HALKA EN YAKIN OLMASI GEREKEN KURUMLARDIR”
Mardin’de kayyum atandıktan bir hafta sonra yaklaşık 22 tane yönetici üyelerinin açığa alındığını belirten Alpergin, şunları söyledi:
“Önümüzdeki günlerde hukuksal ve gerekli mücadeleyi yapacağız. Aslında halkın belediyeleri tanımlaması şöyle; kişinin doğduğu gün gittiği kurum ve öldüğü gün başvurduğu yerdir, yani doğumundan ölümüne kadar başvurduğu kurum. Bundan şunu çıkarıyoruz; yerel yönetimler, belediyeler halka en yakın kurumlar, halkın en rahat ulaşabildiği, sorunlarını çözdüğü kurumlar olarak tanımlıyoruz. Maalesef bu kayyımcı anlayış, bu antidemokratik, gaspçı anlayış belediyeleri bir beton bariyerlerle çeviriyor. Halka en yakın kurumlar olması gerekirken beton bariyerlerle halktan uzaklaştırıldığını görürsün. Kayyım atanması aslında mevcut anlayışın rantsal olarak belediyelerdeki kaynaklarını kendine doğru akıtmasıdır. Esenyurt’ta da bakış açısı öyledir, Mardin’e de bakış açısıdır. Mardin kayyımlarının neler yaptığını bütün kamuoyu biliyor. Hediyeler adı altında kasaları nasıl boşalttığını gördük.
Biz kayyım anlayışını halkın bütçesine el atma olarak da tanımlıyoruz. Dolayısıyla bugünlerde biz genel merkezi bütçeye karşı kamu emekçileri olarak sesimizi yükseltiyoruz ama bugünlerde belediyelerde kasım-aralık aylarında, ilçeler kasım, büyükşehirler aralık ayında o belediyelerin bütçelerini yapıyorlar. Bir yıllık o halka yapacakları hizmetleri, bütçenin kalemlerini meclislerle değerlendiriyorlar.”
“KAYYIM DEMEK DEMOKRASİNİN OLMADIĞI BİR ÜLKE DEMEK”
“Kayyımın olduğu bir ülkeyi demokrasinin kırıntılarının da ortadan kaldırıldığı bir ülke olarak tanımlamak lazım” diyen Alpergin, şunları ekledi:
“Batman Belediyesi 46 arkadaşımıza soruşturma açtı son 10 gün içerisinde, Batman yüzde 65’le seçilmiş bir belediye ve bir kadın eş başkan. Her üç kişiden ikisinin oyunu alan bir kadın bakış açısı da burada ortada aslında, bu yaklaşım kadını kabullenmeme, kadınların yönettiği bir anlayışa karşı durma, eş başkanlığa karşı durma, demokrasiye karşı durma anlayışı olarak da tanımlayabiliriz. Dolayısıyla bir bütün olarak aslında kayyumun olduğu bir ülkeyi demokrasinin kırıntılarının da ortadan kaldırıldığı bir ülke olarak tanımlamak lazım. Kayyum demek otoriter yönetim demek, kayyım demek demokrasinin olmadığı bir ülke demek, kayyım demek geri ülkeler sıralamasında olmak demek. Bizim artık bu ülkede kayyumların olmaması için sendika olarak da, konfederasyon olarak da Trakya’sından İzmir’ine, Edirne’den Kars’a kadar bütün üyelerimizle kayyımı kabul etmeyeceğimize dair bir mücadele anlayışımız var. Buna karşı duracağız.”
“KAYYIM ANLAYIŞI BÜTÜN KÖTÜLÜKLERİ İÇİNDE BARINDIRIYOR”
Kayyım anlayışının kendi yasalarına dahi uymadığını belirten Alpergin, “Onların kazanılmış haklarına el atması başta olmak üzere başka yerlere sürgün, ilgisi olmayan işlere gönderme, örneğin bizim Batman’da şube başkanımızı şehrin bilmem kaç kilometre dışına gönderebiliyor. Ya da şube yöneticimizi hiç kendisiyle alakası olmayan başka bir işte görevlendirebiliyor, sürgüne gönderiliyor. Bunların 657’de de yerleri yok. Hem kendi çıkarmış oldukları yasalara da uymuyorlar. Kayyım ve kayyım anlayışı aslında bütün kötülükleri kendi içinde barındırıyor” dedi.
Buse Nehir DEMİR-Cebrail ARSLAN/ANKARA
Yoruma kapalı.