PİRHA – Tuzluçayır’da yaşayan yurttaşlar, hayat pahalılığı sebebiyle yaşadıkları zorluğu dile getirdiler. Yeni yılla birlikte gelen zamlar karşısında çaresiz kaldıklarını belirten yurttaşlar, tüp üstünde tuğla ısıtıp ayaklarına sardıklarını, çorbalık kemiklerle nefislerini körelttiklerini belirtirken, bir yurttaş da dilenmeyi bile düşündüğünü kaydetti.
AKP iktidarının 2021 yılında yurttaşı canından bezdiren zamları yeni yılla birlikte daha da katlanılmaz hale ulaştı. Mamak ilçesine bağlı Tuzluçayır semtinde yaşayan düşük gelirli halk, “Artık yeter, halk sokağa dökülmeli” diyerek tepkisini dile getirdi.
2022 yılında akaryakıt başta olmak üzere elektrik tarifelerinde yüzde 52 ile yüzde 130 arasında değişen oranlarda zam, halkın büyük tepkisine neden oldu. Zaten kara kış yaşayan yurttaş, son olarak doğalgaz faturasına yüzde 25’lik zam ile adeta yoksulluğun dibine vurdu.
“TAVUĞUN ÇORBALIK KEMİKLERİ İLE NEFSİMİZİ KÖRELTİYORUZ”
İşçi emeklisi olan Ahmet Karadağ, halk ekmek kuyruklarındaki artışa dikkat çekerek, halkın tümüyle yoksullaştığını söyledi. Karadağ, evine rahat şekilde gıda alamadığını belirterek zamlara dair şu yorumda bulundu:
“İsterseniz sizi evime götüreyim. Dolapta 4 tane zeytin ve kuru ekmeği bul geri kalanını benim kafama çal. Mesela Kurban Bayramı’ndan bu yana kırmızı et aldığım yok. Bizler sadece tavuğun çorbalık kemikleri var; boyun kısmı, parça parça yapıp onu kaynatıyor ardından da ekmeğimizi içine doğruyoruz. Ancak öyle nefisi köreltiyoruz.
Artık doğalgaz da çok büyük bir darbe vurdu. Gelen faturada yaktığına bakıyorsun 50-60 lira, vergiler falan geldiğinde ise 300 lira para ödüyorsun. Ona rağmen ısınamıyoruz. Elini peteğe vurduğunda buzdolabı gibi. Ancak bir bardak çay için ocağı kullanıyoruz. Onun buharı ile mutfakta battaniyeye sarılıp duruyoruz. Gıda için belediyeye de başvurdum ancak yardım vermedi. ‘Emekliye yardım yok’ dediler.”
“LAMBAYI AÇARSAM ELİM KIRILSIN!”
1976 yılından beri Tuzluçayır’da yaşayan Dilber Ülger ise Hakk’a yürüyen eşinin emekli maaşı ile hayatta kalma mücadelesi veriyor. Ülger, 3 kişilik bir aile olduklarını dile getirerek yaşadığı yoksulluğu şu cümlelerle anlattı:
“Oğlum ve torunumla yaşıyorum. Oğlum ise çalışamıyor, işsiz. 2400 lira maaşla geçinmeye çalışıyoruz. Isınmayı bir kenara bırak, kaçıncı yüzyılda yaşıyoruz halen ayaklarımı ısıtmak için ocakta taş ısıtıyorum. Tüpün üzerinde taşı kızdırıyor ve ayağımın altına koyup öyle ısınabiliyorum. 76 yaşındayım ve evde soğuktan duramıyorum. Kombiyi açacak gücümüz yok. Elektriğe gelen zamlar sebebiyle de sadece televizyon ışığında duruyoruz. Elim kırılsın ki haricinde hiç elektrik yakmam. Ne yiyip içtiğimize gelirsek, sadece ekmek yiyorum. Belediye ekmeğinde sıra bulursam onu alıyorum. Sağlık nedenlerim sebebiyle genellikle gidemiyorum, mahallenin çocuklarından ekmek getirmeleri için rica ediyorum. Kuru ekmek yiye yiye halime baksana. Artık yerimden kalkamıyorum. Doyan zaten doydu, yükünü tutan ise tuttu. Olan her şey fakire oluyor. Tok, açın halinden anlamaz. Çevremdeki ailelerin durumu da benimle aynı.
Aslen Sivas’lıyım, köyümüz de var. Olan tarlaları da süremiyoruz. Çünkü bütün maliyetler arttı. Mazot bu fiyatta iken ben nasıl tarlayı sürüp ekeyim? Toprak var ama işleyemiyoruz. Artık gübre dahi alamıyorsun. Burada aç durmak ondan daha iyi.
Çocuğum da çalışıyordu ancak işten çıkardılar. 2 yıldır iş bulamıyor. İktidara ben ne söyleyeyim, artık beni dinlesin, üzülsün, utansın ve vicdana gelsin. Ama bunlarda vicdan yok. Vicdanı olan fakiri böyle eder mi? Evvel ‘orta direk’ diyorlardı şimdi ise ‘yoksul direk! İçini çürüttüler hep. Yalandan itseler de devrileceğiz. Hatta durum öyle bir hale geldi ki dilenmeyi dahi düşündüm. Tanıdıklar görür diye Bahçelievler tarafına gidip orada avuç açmayı düşünüyordum. Ama gururum var utanıyorum. Aç da durulmuyor ama yavrum.”
“BUNCA ÖMRÜMDE BÖYLE BİR KRİZİ İLK DEFA GÖRÜYORUM”
Muzaffer Karaca da yapılan zamların artık dayanılmaz hal aldığını dile getirdi. “Geçmişte sadece yılbaşlarında zam yapılırdı ama artık her gün” diyen Karaca, derdini şu cümlelerle anlattı:
“Evimizde her türlü elektronik eşya var ama kullanamıyoruz. Akşama kadar marketleri dolaşıyorum, her şey iki katına çıktı. Hiçbir zaman dilediğimiz gibi evi ısıtamıyoruz. Örneğin artık bulaşık makinesi de kullanmıyoruz. Elektrikli eşyaları artık kullanmayı bıraktık.
66 yaşındayım ve bunca ömrümde böyle bir krizi ilk defa görüyorum. Bu karanlıktan çıkmak için halkta birlik ve beraberlik olmalı. Her insan hakkını aramak zorunda.”
“GECELERİ LAMBALARI YAKMADAN TELEVİZYON İZLİYORUZ”
Haydar Başaran isimli yurttaş da doğma büyüme Tuzluçayırlı olduğunu belirterek, tüm semtin yoksul halktan oluştuğunu söyledi. “Artık geçinmek mümkün değil” diyen Başaran, içinde oldukları zorluğu şu sözlerle anlattı:
“Ne hikmetse her sabaha zamla uyanıyoruz. İnsanlar evlerinde battaniyeyle oturuyorlar. Çünkü doğalgaz yakma ihtimalleri yok. Örneğin geceleri lambaları yakmadan televizyon izliyoruz. Çözüm ise halkın sokağa çıkması ile olacak. Bunun için de Alevisi, Sünnisi, AKP’lisi, CHP’lisi değil; tüm halkın sokağa dökülmesi gerekiyor. Buradan ana muhalefete de sesleniyorum, artık yeter! Muhalefet görevini yapmıyor. Şu anda halkın sokakta olması lazım.
Bir emekli maaş ile 3 kişilik aileyi idame ediyoruz. 5 yıldır iş arıyorum.”
“10 GÜNDE BİR ÇAMAŞIR-BULAŞIK MAKİNESİ ÇALIŞTIRIYORUM”
“Geçinemiyoruz” diyen bir diğer yurttaş ise Şekernaz Turgut oldu. Yakın zamanda işten çıkarıldığını belirten Turgut ise içinde olduğu yoksulluğu şu sözlerle ifade etti:
“Şu an bir oğlum çalışmakta ama buzdolabımız bomboş. Artık 10 günde bir çamaşır ve bulaşık makinesini çalıştırıyorum. Haftada bir de süpürge makinesini açıyorum. Fırın kullanmak ise artık imkansız. Eve tek bir maaş giriyor. 500 lira gaz parası geliyor, 250 lira elektrik parası… Şimdi biz ne ile geçireceğiz? Evimize et, süt kesinlikle girmiyor. Eve bir tek yılbaşında meyve ve bir de tavuk alabildim başka da bir şey alamadım. Ancak birlikte olup sırt sırta verip bu devri kaldıracağız.”
Eren GÜVEN/ANKARA
Yoruma kapalı.