PİRHA – Türk Tabipleri Birliği (TTB) ile Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Hatay Deprem Koordinasyonu, deprem bölgesindeki çocukların beslenme sorunlarını gündeme getirdi. Uzmanlar, “Çocuklar ne yumurta ne de süt tüketiyor. Bodurluk artışta. Yokluktan klimadan çıkan suyu kullananlara rastladık” uyarısında bulundu.
6 Şubat Maraş merkezli depremlerin ardından bölge halkının temel yaşam ihtiyaçları ve gıdaya ulaşım sorunu günden güne artıyor.
Türk Tabipleri Birliği (TTB) ile Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Hatay Deprem Koordinasyonu, söz konusu ihtiyaçlara dikkat çekti.
TTB Genel Merkezinde yapılan basın toplantısında, gıda güvencesi ve 5 yaş altı çocukların beslenme sorunları gündeme getirildi.
TTB Merkez Konsey üyesi Dr. Karer Yurttaş, 5 yaş altı çocukların beslenme probleminin tüm toplum sağlığını ilgilendirdiğini belirtti. 100 sayfalık bir çalışmanın ortaya çıktığını belirten Yurttaş, yetkilileri sorumluluk almaya çağırdı.
“11 AY GEÇTİ HALEN YETERLİ YARDIM YOK!”
TTB Merkez Konsey Başkanı Şebnem Korur Fincancı, toplantıya dijital ortam ile katıldı. Fincancı, depremin üzerinden 1 yıl geçmesine rağmen kamu otoritesinin sorumluluk almadığını söyledi. TTB olarak depremin yaşandığı gün itibariyle halk sağlığı konusunda çaba sarf ettiklerini belirten Fincancı “Yeterli ve dengeli beslenme konusunda uyarılar yapmıştık. 11 ay geçmesine rağmen bir değişim olmadı. Bu konu ciddi sorunlar barındırıyor. Hava kirliliği konusunda da ciddi riskleri kamuoyu önüne koymuştuk. 45 bin liralık yoksulluk sınırına ulaşamayan yurttaşların sağlıklı beslenmeye ulaşamadığını da biliyoruz” diye konuştu.
SES Eş Başkanı Nazan Karacabey ise çocukların beslenme durumunun kritik durumda olduğunun altını çizdi. Karacabey, “Gitmediğimiz köy, kasaba kalmadı. Halkın sağlık hakkı için çabaladık. Tüm deprem illerinde yürüttüğümüz bu çalışmalar halkın nitelikli sağlık hakkına kavuşana dek devam edecek. Bölge halkı yanlız değildir” sözlerini ekledi.
DEPREM SONRASI BODURLUK ORANINDA ARTIŞ!
Çalışma grubunda yer alan Dr. Mehmet Zencir, bilimsel bulguları paylaştı. Beslenmenin tek tip olmaması gerektiğini söyleyen Zencir, protein ve vitaminlerin ne kadar verilmesi gerektiği bilgisinin Sağlık Bakanlığı’nda da olduğunu vurguladı. Zencir, çalışmalarının Hatay özelinde olduğunu belirterek şunları söyledi:
“Çocuklara odaklanarak erken uyarı yapıyoruz. Çünkü bu yaş aralığı, çocukların hızlı geliştiği dönemlerdir. 19 Eylül ile 23 Kasım arasında veriler topladık. Çocukların boy ve kilo ölçümlerini de yaptık. 564 çocuğa ulaştık. Ailelerin yüzde 76’sının düzenli işi yoktu. Çocukların 4/1’i erken doğmuşlardı. Travmanın beslenme üzerindeki etkisini de gördük.
Yaşa göre toplamda 100 çocuğun yüzde 6,2’si bodur. Yüzde 8,9 oranında zayıflık söz konusu. 5 yaşa doğru obezite sorununun arttığını görüyoruz. Erkek çocuklarda bodurluğun daha çok olduğunu gözlemledik. Kardeş kaybı ile bodurluk arasında da bir ilişki gördük. Yapılacaklar belli ancak liyakat yok. Bu nedenle çocuklara ne süt ne de yumurta dahi verilemiyor.”
“KLİMADAN ÇIKAN SUYU KULLANIYORLAR!”
Diyet ve Beslenme Uzmanı Dicle Dilan Salman ise deprem bölgesindeki halkın, halen yeterli gıda ve suya ulaşamadığını vurguladı. Beslenme kolileri hazırlanırken çocukların göz önünde tutulmadığını söyleyen Salman, şu bilgileri paylaştı:
“Yaş arttıkça öğün sayılarının azaldığını gördük. Çocukların yarısının anne sütü alamadığını gördük. Birçok anne, depremden sonra yetersiz beslendiği için sütü olmadığını belirtti. 100 çocuktan 22’si sadece aile sofrasında ne varsa onu tüketebiliyor. Çocukların beslenmesinde protein yetersizliğini görebiliyoruz. 5 yaş altı çocuklarda hiçbir çocuğun yeterli protein aldığını söyleyemeyiz. 4 çocuktan ancak 1’inin yeterli proteine ulaşabildiğini görebiliyoruz. Ailelerin yarısının içme suyuna ulaşımı yetersiz durumda.
Tek çeşit beslenme, abur cubur ile beslenme durumuna sıklıkla rastladık. En ucuz markaya yöneldiklerini, en çok makarna tüketildiğini söylediler. En çok problem maddi yetersizlik. Bu nedenle gıda sıkıntısı yaşadıklarını belirttiler. Süt, yumurta alamadıklarını, bazen sadece zeytin yiyebildiklerini söyleyenler oldu. Halk, ‘dayanışma örgütleri olmasaydı açlıktan ölebilirdik’ diyor. Çöplerin toplanmaması, böceklenme olması, fare çokluğu gibi sorunlar da var. Klimadan çıkan su ile yüzlerini yıkayan, böylesi onur kırıcı durumlarla karşılaştık. Acil kamusal politikalara ihtiyaç var.”
ŞEBEKE SUYU KAYNATILIP TÜKETİLİYOR!
TTB aktivisti Leyla Kalın ise hijyen konusuna değinerek şunları söyledi:
“Çadırkent ve konteynerlarda yaşayanların birçoğunda buzdolabı olmadığını gördük. Hijyen açısından bir mutfak düzeni yoktu. Şebeke suyunun kaynatıldıktan sonra tüketildiğini gördük. Çocuklar için marketlerde hijyen malzemeleri yoktu. Konteynerlarda elektrik kesintileri sık olduğu için gıda saklama sorunları var. Konteyner kentlerde aile başına 10 litre su verildiğini gözlemledik. Kimi yerlerde mutfağın bir kısmının banyo alanına dönüştürüldüğüne şahit olduk.”
PİRHA/ANKARA
Yoruma kapalı.