PİRHA – Türk Tabipleri Birliği (TTB) İnsan Hakları Kolu üyesi Ali Karakoç, İsrail ile Hamas arasındaki savaşın “İnsanlığa karşı işlenmiş suç” niteliğinde olduğunu söyledi. Dr. Karakoç, “Sivil ya da Hamas militanları gözetmeksizin bütün yaşam alanları bombalanıyor. Bu Cenevre sözleşmesine aykırı. Bu bir savaş suçudur” diye belirtti.
Uluslararası hukukta insan hakları temelli yapılmış önemli sözleşmelerden biri de 1859 yılında oluşturulan Cenevre sözleşmeleri ya da Cenevre konvansiyonları oldu.
Solferino Savaşı’nda yaşanan vahşete şahitlik eden Jean Henry Dunant’ın çabaları sonucunda oluşturulan sözleşme ile dört maddelik hukuki nitelikli antlaşma sağlandı.
Birinci Cenevre Sözleşmesi’nde “Harp hâlindeki silahlı kuvvetlerin hasta ve yaralılarının vaziyetlerinin ıslahına ilişkin sözleşme” vurgusu yapılsa da İsrail, Filistin topraklarındaki tüm hastaneleri hedef aldı.
Dördüncü Cenevre Sözleşmesi’nde ise “Harp Zamanında Sivillerin Korunmasına İlişkin Sözleşme” vurgusu yer alıyor. Ancak hem İsrail hem de Hamas, her geçen gün daha çok sivilin yaşamını yitirmesine sebep oluyor.
“SALDIRILAR SOYKIRIM BOYUTUNA ULAŞMIŞTIR”
Türk Tabipleri Birliği, durumun yakıcılığına dikkat çekerek İsrail Tabipleri Birliği Başkanı Dr. Zion Hagai’ye 14 Ekim 2023’te bir mektup gönderdi. Söz konusu yazıda, “Çatışmanın tüm taraflarını, çatışma bölgelerinde sivil halkın ve sağlık çalışanlarının korunmasını şart koşan uluslararası insan hakları hukukuna uymaya çağırınız” denildi.
TTB, hastanelere yönelik İsrail saldırısına ilişkin yaptığı açıklamada ise “Hamas saldırısını fırsat bilip işgali tamamına erdirmeyi hedefleyen İsrail’in Filistin’de gerçekleştirdiği saldırılar soykırım boyutuna ulaşmıştır. Temel gereksinimlerin ulaşmasını engelleyerek işlemez hale getirdikleri sağlık kurumlarının açıkça hedef alınarak vurulmasını, çok sayıda sağlık emekçisinin, hastanın ve sivilin katledilmesini lanetliyoruz” ifadelerine yer verdi.
“İSRAİL’İN YAPTIKLARI DA TERÖR EYLEMİDİR”
TTB İnsan Hakları Kolu üyesi Ali Karakoç, 7 Ekim’de Hamas’ın, sivilleri hedef almasıyla başlayan sürece dair PİRHA’ya konuştu.
Karakoç, ‘savaş’ adı altında terör suçu işlendiğini belirterek, şunları kaydetti:
“İsrail 75 yıldır Filistin topraklarını işgal ediyor, her türlü hukuksuzluğu, evrensel insan değerlerini 1948’den bugüne kadar sürekli yayılmacı politikalarla sürdürüyor. İsrail, Filistin’de birçok sivilin, sağlık emekçisinin katliamına da neden oldu. Son dönemde Hamas’ın, sivillere ve askeri personele karşı yaptığı katliamı kamuoyunda çıplak fotoğraflarla sergilemesini asla kabul etmek mümkün değil. Bu evrensel insan haklarına aykırıdır. Uluslararası güçler, bugüne kadar olduğu gibi bugün de İsrail’e karşı hiçbir söylem dile getirmiyorlar. En son İsrail Genelkurmayının, dünya kamuoyu önünde yaptığı bir açıklama vardı, Gazzelilere 24 saatlik bir süre verip şehri terk etmelerini, aynı zamanda utanmadan sağlık kuruluşları da dahil olmak üzere bir an önce boşaltılmasını istemişti. Sonuç itibarıyla bu yapılanların hepsi sivillere karşı istisnasız nerede hangi coğrafyada olursa olsun; Filistin’de, Ukrayna’da, Kuzeydoğu Suriye’de yapılan saldırıların hepsi terör eylemidir. Yüzyıllardır mazlum halkların yaptığı şiddet eylemlerine bu sistem ne yazık ki ‘terör’ olarak lanse ediyor ama devletlerin uyguladığı şiddeti, terörü ise ‘savaş’ adı altında yapıyor. Ve bu yapılanlar savaşın kendi iç hukukuna da uymuyor. Şu anda İsrail’in aleni olarak yaptığı şey budur. Gazze şehri abluka altına alınmış ve insani yardımlar da engelleniyor. Sağlık kuruluşlarının bir an önce boşaltılmasını istiyorlar. Sivil ya da Hamas militanları gözetmeksizin her yer, bütün yaşam alanları bombalanıyor. Bu Cenevre Sözleşmesi’ne aykırı. Bu bir savaş suçudur. Yani insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur.”
“BÜYÜK BİR FELAKET VAR”
Dünyadaki bütün tıbbi meslek örgütlerinin, savaşları bir tür “halk sağlığı sorunu” olarak görmeleri gerektiğini ifade eden Karakoç, şöyle devam etti:
“Türk Tabipleri Birliği’nin 2018 yılında yaptığı açıklama sadece o güne ait değildi; 73 yıllık birikiminden, bugün de aynı şekilde savaşın bir halk sağlığı sorunu olduğunu söylüyor. TTB, Filistin halkının haklı davasını bugüne kadar savunduğunu ancak savaşın bir halk sağlığı sorunu olduğunu hep söylüyor. Dolayısıyla sivil alanların, bütün sağlık kuruluşlarının, yaşam alanları bombalanıyor; sivilleri, yoksulları, kadınları, çocukları katlediyorlar, dolayısıyla insan eliyle yaratılan bir halk sağlığı sorunu, büyük bir felaket var.
İsrail Sağlık Bakanlığı’nın yaptığı bir açıklama vardı; ‘Filistinli yaralılara, hastalara sağlık hizmeti verilmeyeceği’ söylenmişti. Bu tıbbi etik ilkelere uygun değil. Ayrıca bu bir suçtur. Her kim olursa olsun dini, ırkı, cinsiyeti, sosyal konumu ayırt etmeksizin sağlık emekçilerinin, hekimlerin her koşulda savaş da dahil olmak üzere tarafsızca sağlık hizmeti sunması gerekiyor. Gazze’den özel bir hastanenin açıklaması vardı, İsrailli yetkililer, bu hastanenin bir an önce boşaltılmasını söylemişti ama oradaki sağlık emekçilerinin, hekimlerin tavrı bizim için umut vericiydi. Hastaneyi boşaltmayacaklarını söylemişlerdi. Çeşitli basından duyduğumuza göre fosfor bombalarının kullanıldığı aktarıldı. Bu silahların yasak olduğunu ve Cenevre Sözleşmeleri de dahil olmak üzere birçok sözleşmeye aykırı olduğu ortada.”
Eren GÜVEN/ANKARA
Yoruma kapalı.