PİRHA- Hakkında “Örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla üst sınırdan hapis cezası talep edilen TTB Merkez Konsey Başkanı Şebnem Korur Fincancı, tahliye edilmedi, duruşma 29 Aralık’a ertelendi.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Kuzey Irak’ta kimyasal silah kullandığına ilişkin iddiaların araştırılması gerektiğini söyledikten sonra hedef gösterilen ve tutuklanan Türk Tabipleri Birliği (TTB) Başkanı Şebnem Korur Fincancı, yargılandığı davanın ilk duruşması için hakim karşısına çıktı.
“Beyanımın bundan sonrası bu ilginç duruma, adli tıp bildiğini söyleyen savcının iddialarına, o iddiaları benimseyen ve tutuklama kararını veren yargıca, kaçacağım şüphesiyle tutukluluğumun devamına karar verip dosyayı kabul eden sizlere söyleyeceğim sözdür. Yıllarımı verdiğim adli tıbba, hele ki toksik (zehirli) gazlar ve kimyasal silahlar konusunda pek çok ulusal ve uluslararası makale ve kitap yazmış bir bilim insanı olarak, adli tıbbı bildiğini iddia eden savcıdan, kabul edersiniz ki, epeyce fazla vakıf olduğum aşikarken, bilimsel bir tartışma yerine linç girişiminde bulunanlara, tıbbi değerlendirmeye katılmadığını ifade eden tıp dışı insanlara bir çift sözüm var.Memleketini, insanlarını seven hekimler olarak, uzmanlık alanımın da kattığı bilgilerle, devletin işleyişine koşulsuz bağlılık yemini edemeyeceğimi, bizlerin hekimler olarak bağıtımızın insanlık olduğunu bir kez daha anımsatmak boynumun borcudur. Siyasi otoritenin emelleri doğrultusunda erki kötüye kullanabilir. İnsanlık tarihi bu kötüye kullanımlarla, ona karşı mücadelelerin tarihidir zaten. O nedenle biz yurttaşlara düşen sorumluluk da, erkin kötüye kullanılmasını önleyecek tedbirleri almak, bunun için yan yana dayanışmayla durmak ve uygulamaları titizlikle denetlemektir.
“5 KELİMEDEN DOLAYI YARGILANIYOR”
Kaleli, soruşturmaya dair beklenen bir husus olmadığını ve sorgu sürecinde de “suçun” işlendiği ve bittiği yönünde beyanların olduğunu paylaşarak, müvekkilinin iki aydır tutuklu olmasının anlamını sordu. Müvekkilinin adil yargılama hakkının da engellediğini söyleyen Kaleli, müvekkilinin “Terörle Mücadele Kanunun (TMK) 7/2”den yargılandığını ve bunun katalog suç olmadığını hatırlattı. Kaleli, iddianamede Fincancı’nın 5 kelimeden dolayı yargılandığını söyledi. Kaleli, “İddianamede Fincancı’nın konuşması bulunmuyor. Sadece beş kelimeden oluşan bir cümlesi konulmuş. Neden tüm konuşması konulmuyor?” diye sorarak, tepkisini dile getirdi.
TAHLİYE TALEBİ
Fincancı’nın sosyal medya paylaşımlarının da iddianamede yer aldığı bilgisin aktaran Kaleli, Fincancı’nın gözaltı esnasında dijital materyallerinin içinde yer alan bilgilerin usule aykırı bir şekilde incelendiğini ve toplanan veri ve bilgilerin hukuka aykırı olduğunu söyledi. Kaleli, “Müvekkil, hakikati yaşamı boyunca dile getirmeyi hep sürdürmüştür” diyerek, tahliye talebinde bulundu.
‘TRT 1’DE SÖYLESEYDİ SUÇ OLMAZDI’
Av. Meriç Eyüboğlu da, Fincancı’nın tutuklanmasının haksız ve hukuksuz olduğunu söyledi. Fincancı’nın uzmanlığını ve insan hakları savunucusu kimliğini birlikte sürdürdüğünü ifade eden Eyüboğlu, “TRT 1 katılsaydı ve aynı şeyleri söyleseydi dava açılmayacaktı. Ancak Medya Haber’e katıldığı için bugün burada yargılanıyor. Hangi TV’ye katıldığı suçlama konusu yapılamaz” dedi.
Fincancı’nın silah kullanımına dair ön inceleme ve ön tanı yaptığını ifade eden Eyüboğlu, kesin bir kanaat ve sonuca varmanın yolunun inceleme olduğunu söyledi. “Kimyasal toksik gazlar kullanıldığı görülüyor” ifadesi nedeniyle Fincancı’nın yargılandığını hatırlatan Eyüboğlu, kimyasal silah kullanımını yasaklayan Cenevre Sözleşmesine işaret etti. Türkiye’nin de imzacısı olduğunu belirten Eyüboğlu, ayrıca bu bağlamda Anayasa’da yasağın olduğunu dile getirdi.
Bu sözleşmeler nedeniyle denetim mekanizmasının olduğunu ve bu denetimi de Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü’nün (OPCW) sağladığını aktaran Eyüboğlu, sözleşme nedeniyle kullanımının incelemesinin sadece devletlerin başvurusu üzerine el alındığını de paylaştı.
CEZA TALEBİ
Avukatların savunmasından sonra iddia makamına söz verildi. İddia makamı, Fincancı’ya TMK’nin 7/2 maddesi uyarınca üst sınırdan hapis cezasıyla cezalandırılmasını ve tutukluluk halinin devamını talep etti.
“TÜM HALKLARA BORCUM VAR”
Talebin ardından avukatların talebi üzerine duruşmaya ara verildi. Aranın ardından tekrardan başlayan duruşmada söz alan Fincancı, esasa ilişkin savunma yapmayacağını söyledi. Cezaevi şartlarının zor olduğunu ancak kalmanın kendisi için bir sorun olmadığını ve insan hakları savunucuları için bulunmaz bir “nimet” olduğunu belirten Fincancı, şunları kaydetti:
“Cezaevlerinde bulunan mahpusların yaşadığı sorunların ve idari personelin de sorunlarını takip etmeye, gözlemlemeye ve yazmaya devam çalışıyorum. Çalışma alını olarak görüyorum bu nedenle sorun değil” dedi. Tutukluluk halinin devamına gerekçe olarak kaçma şüphesinin gösterildiğini söyleyen Fincancı, bu durumu “aklın ötesi” olarak değerlendirdi. Katıldığı yayında yaptığı değerlendirmeler ardından siyasi parti liderlerine kadar birçok kişi tarafından hakarete maruz kaldığını ifade eden Fincancı, “Dünyanın neresi olursa olsun, adli tıp uzmanı olarak çalışmaya devam edeceğim. Dersler vermeye ve çalışmaya devam edeceğim. Bu topraklarda yaşayan tüm halklara borcum var.”
“TTB, DEVLETİN YANLIŞLARINI ORTAYA SERME ORGANIDIR”
Ceza talepli mütalaaya da dikkat çeken Fincancı, mütalaada TTB’nin devlet kurumu olarak gösterildiğini aktararak, TTB’nin bir devlet kurumu olmadığını ve bu güne kadar devletin verdiği hiçbir görevi yapmadığını vurguladı. Fincancı, “TTB, bir devlet organı değil, bir denetim organıdır. Devletin yanlışlarını ortaya serme organıdır” diyerek, tepkisini dile getirdi. Fincancı, son olarak Adli Tıp Uzmanlığı alanında çalışmalarına devam edeceğini söyledi.
Daha sonra söz alan İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, yargının siyasi atmosferden etkilenmemesi gerektiğine işaret ederek, bu durumu doğru bulmadıklarını söyledi. Türkdoğan, “Avrupa Birliği’ne (AB) bağlı bir ülkede yayın yapan bir TV’ye katılmanın neresi suç?” diye kaydetti. Tutukluluk halinin sonlandırılmasını isteyen Türkdoğan, “Bu davayı dünyanın insan hakları örgütlerinin temsilcileri takip ediyor. Herkes Fincancı’yı tanır. İşkenceye karşı olması ile bilinir. Adli Tıp Uzmanı alanında yaptığı çalışmaları ile bilinir. Herkesin gözü burada bunun için buradan özgürlük çıkmalıdır” ifadelerini kullandı. Türkdoğan, yargıya talimat verenlerin de ve bu talimatlara uyanların da bir gün hesap vereceğini söyledi.
“HALK ADINA KARAR VERİN”
Söz alan Türkiye Barolar Birliği (TBB) Genel Sekreteri Veli Küçük, Fincancı’nın değerlendirmelerinin ardından yaşananlara işaret ederek, adil yargılama hakkının ihlal edildiğini belirtti. Fincancı hakkında soruşturma açıldığı sırada kendisinin yurt dışında olduğunu ve savcıya yazdığı dilekçe ile savunma vermeye hazır olduğunu anımsatan Küçük, “İktidarın ve herkesin sığınacağı yargının bu tür görüntülere alet olmaması lazım. Siz şu anda halk adına buradasınız. Bunun için halk adına karar vermenizi istiyorum” diyerek, tahliye talebinde bulundu.
“BU YARGILAMA OLMAZ TİYATRO OLUR”
Adalet Bakanlığı tarafından İstanbul, Bakırköy ve Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na yazı yazıldığını ve bu yazının da dosyaya yansıdığını anımsatan Av. Meriç Eyüboğlu, bu yazıda bakanlığın “yüksek güvenlik önlemleri” kararı verdiğini ve Fincancı’nın Ankara’dan araba içinde kelepçe ile getirildiğini kaydederek, tepki gösterdi. Ayrıca esas hakkındaki mütalaaya da tepki gösteren Eyüboğlu, müvekkillerinin taleplerinin dinlenmeden hazırlanmasının hukuka aykırı olduğunu söyledi. Eyüboğlu, “Yani iddia makamı, ‘ne olursa olsun ne delil sunulursa sunulsun kararım budur’ diyor. Bu o zaman yargılama olmaz tiyatro olur” şeklinde konuştu.
Eyüboğlu’nun savunması ardından mahkeme, ara kararını açıklamak üzere duruşmaya 15 dakika ara verdi.
FİNCANCI TAHLİYE EDİLMEDİ
Aranın ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti, Fincancı’nın tutukluluk halinin devamına karar vererek duruşmayı 29 Aralık’a erteledi.
(HABER MERKEZİ)
Yoruma kapalı.